Selin Şafak yorumladı.
Herkes neden kitap yazmamalı?
youtu.be/q-_bzyWLIGI
Geçen gün herkesin kitap yazma özgürlüğü olmalı diyen birine şiddetle karşı çıktım. Hayır abi, herkes kitap yazmamalı. Survivor yarışmacıları, çay fetişistleri, ruh tacirleri kitap yazmamalı. Kitaplar herkes yazmasın diye varlar
Zaten her önüne gelenin şarkı çıkardığı ülkede yaşıyorken her önüne gelen de kitap çıkartırsa sonucu düşünemiyorum.🙈
Herkesin kitap yazma özgürlüğü vardır. Beğenmiyorsan, hazzetmiyorsan okuma kardeşim.
Benim de sevmediğim, yanlış bulduğum kitaplar ve yazarlar var elbet. Ama kalkıpta o insanların fikirlerine saygı duyarım, geçerim.
Hangi akılla kitap okuyorsunuz çok merak ediyorum?
Bu düşünce yapısıyla biz daha çok çekeriz çok...
Saçmalık. İsteyen istediği kitabı yazma hakkına sahiptir. Okuyup okumamak zaten sizin elinizde. Bu kadar okuyup öğrenmeye çalışan bir insanın, diğer insanların bu özgürlüğe sahip olmamasını talep etmesi de biraz tuhaf. "Survivor yarışmacısı, çay fetişisti" diye sınıflandırıyoruz da bunlar da sonuç olarak bir insan ve çoğu eline kitap almayan insanların bile bir şekilde ilgisini çekip okumasına sebep olabiliyorlar. Kendini geliştirmeyeceklerine dair bir kanı da yok. Kimse anasının karnından yazar olarak doğmuyor.
Asıl sorun her önüne gelenin kitap yazması değil bence. Düşündürücü olan bu kitapların tüketilmesi. İnsanlar zihin olarak daha üst düzeyde olsalar zaten bu kitaplar talep görmeyecek, her önüne gelen de kitap yazmayacak o zaman.
Bence sıkıntı herkesin kitap yazması değil, basılıp dağıtılmasında. Herkes yazsın tabi kendi blogunda yazsın, evinde defterine yazsın, Wattpade yazsın… Yazarsa geri dönüş alır, kendinin ne seviyede olduğunu anlar, kendini geliştirebilir. Yazmak, içten gelen bir duygu işidir ve yazmak isteyene kimse engel olamaz, kendisi bile bu duyguya karşı koyamaz. Hem niye yazmasın?
Bence sıkıntı kitap yazanlarda değil, edebiyat camiasında liyakat olmamasında olabilir ama bu sadece edebiyatın sorunu değil, genel bir yozlaşma sorunu var malesef. Yayınevleri daha geliştirici çalışabilir, amatörler kendi amatör mecralarında takılabilir, survivor yarışmacısıyla usta bir yazar aynı rafta durmaz mesela… Sapla saman birçok şekilde birbirinden ayrılabilir ama biz kitapseverlere yakışan zorba olmamaktır. Hoşgörü damarımızı kestiğimiz anda futbol holiganlarından pek farkımız kalmaz ve vermek istediğimi haklı mesaj haksıza dönebilir.
Orada 500 yıllık konçertolar, Mozartlar Beethoven’lar varken popçular da şarkı söylemesin, rap yasaklansın?! Mı? Yayıncılığın bizim açımızdan bakınca çok büyük liyakatsizlik sorunları var ama onlara da sorarsan ticari açıdan tutunmakta çok güçlük çekiyorlar ve bazı popüler akımlara katılmaya mecburlar.
Yine de en basit romans yazarlarının ve okurlarının bile, gündüz kuşağı izlemekten veya tiktok çekmekten daha iyi bir şey yaptığını kabul edelim. Malesef kötünün iyisi diye bir gerçeklik var, bu ülkede hayatı boyunca hiç ama HİÇ bir şey okumamış milyonlarca insan var. Eğer bir parça olsun kitap okuma sevgisi kazanacaksa romans okusun, vampir kurtadam okusun bana göre hiç yoktan iyidir. (Pornografik içerikler, ensest, kadına şiddet, çocuk istismarı vs hariç) Okuma zevki ve kültürü de okudukça zamanla kazanılır.
Her kitabın bir okur kitlesi vardır. Kimse kimseyi okumaya ya da yazmaya zorlayamaz ve kendi düşüncesini dayatamaz. Siyasi ideolojisi, sosyal ideolojisi, davası ne olursa olsun herkes kitap yazmalı ve kitap okumalı.
Tuna Kiremitçi gibi, işi şovmenlik olan birilerinin yazmasına karşı çıkarken; her gün daha da beter şekilde yeni Ahmet Batman'lar türüyor. Bu da edebiyatı toksik hale getiriyor. Söylediklerinize katılmakla birlikte; kimseye de yazma deme lüksümüz yok. O nedenle içinizden acil başarılı edebiyat eleştirmenleri çıkmalı... Bu alanda en büyük eksik, eleştirmen ve yorumcu eksikliği diye düşünüyorum.
Pek çok sebebi yazabilirim ama çok uzun sürer.En cok Kalbi güzel olmayanlar yazmamali diyerek en kötüyü vurgulamak isterim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.