Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
. . . Rotterdamlı Erasmus . . .
İnsanlığın Tatlı Bir Düşü: ''Dünya Kardeşliği'' Ustam Erasmus’a ithafen; İnsanlığın tatlı bir düşü olarak; kendi engin ufuklarında tahayyül edip tüm ömrünü adadığın dünya vatandaşlarının/kardeşlerinin kucaklaştığı o tertemiz safiyane sahne, gözümün önüne her geldiğinde hissettiğim o çocuksu sevinci, hayal dünyasının dışındaki başka bir dünyada deneyimlemek, ne senin yaşadığın dönemde sana; ne de benim yaşadığım dönemde bana, denk gelmedi ne yazık ki... Değerli Ustam Erasmus; Ben ölmeden önce intihar mektubuma yazdığım son satırda bizim dönemin insanlarına morallerini her daim yüksek tutsunlar diye şöyle bir temennide bulunmuştum; ‘’Artık güneşin doğmasını bekleyecek gücüm kalmadı ama siz yeni doğacak güneşi mutlaka bekleyiniz…" Emanetine layık olmayı her şeyden çok arzu etsem de hayatta iken maalesef bunu başaramadım. İnsanlığın yüceliği, bu umudu her dönemin kasvetli ruhuna rağmen senin yüce idealinin o tatlı düşünü sıcak ve diri tutmaktan geçer. Bu mirasa ortak kader birliği eden tüm dünya vatandaşları, bir gün bir yerde emanetine mutlaka sahip çıkacak ve bu düşü gerçeğe dönüştürecektir. Bu dünyada olmadı ama yine de seni tanımak, fikirlerinin izinden gitmek, tahayyül ettiğin büyük ideali aynı şevk ve heyecanla hayal edebilmek, senin engin ufuklarında gezinebilmek, benim bu dünyadaki cennetimdi zaten. Bir gün, bir zaman, anlaşılman dileğiyle… Ustam Erasmus’a saygı ve minnetle… Stefan Zweig. * * *
Stefan Zweig
Stefan Zweig
‘ın kaleminden yazmak haddime düşmez. Lakin
Stefan Zweig
Stefan Zweig
, şu anda bir mektup kaleme almış olsaydı herhalde aşağı yukarı bu satırlara benzer şeyler karalardı kağıda diye tahmin ediyorum. Şimdi asıl soruya gelelim...
Stefan Zweig
Stefan Zweig
, neden bu kadar
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
ile özdeşlemiş ve onu ‘’Ustam’’ diyecek kadar yüce bir sıfatla konumlandırmıştır?
Stefan Zweig
Stefan Zweig
için;
Sigmund Freud
Sigmund Freud
babası…
Montaigne
Montaigne
ağabeyi…
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
ise ustasıdır… Hayranı olduğu, "Ustam" dediği Rotterdamlı Erasmus'un hayatını anlattığı eserini, "En kişisel, en özel eserim" olarak tanımlar. Bu tanımlamada yatan gizem ise,
Stefan Zweig
Stefan Zweig
hayallerinin ve kişiliğinin
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
‘la birebir özdeşleşmesidir. ‘’Erasmus: Zaferi ve Trajedisi’’ adlı bu eseri ise bu özdeşlemenin getirdiği bir özetin kitabıdır aslında. Bu kitapta
Stefan Zweig
Stefan Zweig
açıkça; “Benim Dünya görüşüm budur.“ der.
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
döneminden çok sonra kendisi gibi aynı hassas ruha ve fikre sahip olan
Stefan Zweig
Stefan Zweig
, II. Dünya Savaşı’nın başladığı tarihte (01 Eylül 1939) intihar edecektir. Zweig, nasıl ki intiharında hayranı olduğu Alman Şair Kleist’a öykündüyse fikir ve yüce ideali açısından da
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
‘a öykünür. Son nefesine kadar bir hümanist yaşayabilen, gerçek bir dünya vatandaşı olarak kalmayı becerebilen ‘’Ustam’’ diye adlandırdığı Erasmus’un biyografisini kaleme alır. * * *
Ahmet Cemal
Ahmet Cemal
’in Önsözü ile okuru hazırlıyor. Bir paragraf ile nokta atışı yapmış emektar çevirmen; ‘’Her koşul altında iç özgürlüğünü koruma uğrunda çaba harcamak. Kimsenin efendisi olmaya kalkışmamak, fakat kimseye de boyun eğmemek; (…) Hiçbir sav ya da düşünceye baştan düşmanca yaklaşmamak, ama buyurgan nitelik almaya başladığı anda her savın ya da düşüncenin karşısına dikilmek; bütün bunlar gerek Erasmus’un, gerek Zweig’ın kişiliklerinde birbirileriyle bütünüyle örtüşen nitelikleridir.’’
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
‘un Kısaca Hayatı: Evlilik dışı dünyaya gelmiş bir din adamının oğludur. Annesi ile babası,
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
daha çok küçükken ölmüşlerdir. Hısımları da doğal olarak bu evlilik dışı çocuğu elden geldiğince para harcamak zorunda kalmaksızın kendilerinden uzak tutmak için çaba göstermişlerdir; kilise ise bu yetenekli çocuğu her zaman kanatlarının altına almaya dünden hazırdır. 1487 yılında da Steyn’deki Augustin Manastırı’na girer. Ancak buraya girişinin nedeni, dine olan eğilimi değil, ülkenin en değerleri eserlerinin bulunduğu kütüphanenin nimetlerinden faydalanabilmektir. En iyi klasik eserler, kitaplığının bu manastırdadır. Yeterince iştahını kabartacak kadar kitaplar arasında kendini bulur. 1488’de rahiplik yeminini de yine burada eder. İncilleri, Yunanca’dan Latince’ye yeniden çevirir; bu,
Martin Luther
Martin Luther
‘in Almanca İncil çevirisi için hazırlayıcı nitelikte ve o çağ açısından onunla aşağı yukarı aynı önemde bir eylemdir.
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
, bilgi birikimi, olgunluğu ve duruşuyla öyle bir saygınlık kazanmıştır ki kendi saygınlığını önemseyen hiçbir prens, hiçbir bilgin geçerken yolculuğuna ara verip bu büyük bilgine saygılarını sunmaya ihmal etmez, çünkü Erasmus’la konuşmuş olmak, artık her yerde kültürel alanda bir tür şövalyeliğe yükseltilme anlamı taşır. Yüksek soylular ve bilginler ondan bir imza almak için hac yolculuğuna çıkarlar. Büyük ustanın bir öğüdü, bütün kapıları açar. ‘’
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
ve
Voltaire
Voltaire
dahil, hiç kimse Avrupa’da tek başına ve salt tinsel varlığı nedeniyle bütün dünyayı bu kadar egemenliği altına alan bir güce sahip olmamıştır.’’ der
Stefan Zweig
Stefan Zweig
eserinde. ERASMUS'UN HÜMANİZMİ: İnsan, ne kimseyi boyunduruk altına almalı ne de kendisi boyunduruk altına alınmalıdır. İnsan, savaştan kavgadan yana değil barıştan yana olmalıydı. İnsanlar; din, dil, ırk ayrımı gözetilmeksizin bir arada yaşayabilmeliydi. Kavgasız, nefretsiz de bu dünyayı beraber yaşamak, pekala mümkündü. Ahlâka uygun düşünen insan, bütün insanlığın ahlâk yoluna yöneltilmesine kendisinin de istek ve eylemleriyle katkıda bulunabileceği gibi teselli edici bir düşünceye, insan ruhunun sınırlarını sonsuz boyutlara götüren bir tutkuya sahip olamadığı sürece, varlığını önemsiz ve yetersiz bulur. O halde yürekleri yakan o büyük soru gelsin… BÖYLESİ TERTEMİZ, BÖYLESİ YÜCE İDEALLERİ KENDİNE İLKE EDİNMİŞ BİR EVREN, NEDEN KALICI OLAMADI? O dönemde Hümanizm ile birlikte düşünce aleminin içine zerk edilen; tek dünya dili, tek bir dünya diniyle tek bir dünya kültürüyle insanlık tarihine hep yıkımlar getirmiş olan o parçalanmışlığa/bölünmüşlüğe son verilmesi öngörülmüştür. Kaba güç kullanma içgüdüsü, bir düşüncenin hizmetine girdiği ya da düşünce bu içgüdüden yararlandığı zaman ortaya çıkar. İşte bu tehlikeli içgüdü, dünyadaki kaosun hep sıcak ve diri olarak sürmesine sebep olmaktadır. Dünyadaki kargaşaların, savaşların, kanlı devrimlerin hatta fakir insanların bu kaotik ortamda daha da fakirleşip ölüp gitmesindeki asıl tetikleyici unsur, yine bu kaba güç kullanma içgüdüsüden kaynaklanmaktadır.
Stefan Zweig
Stefan Zweig
eserinde, ‘’İnsanların toplumunu dost ve düşman, yandaş ve hasım, kahramanlar ve caniler, inananlar ve dine karşı gelenler diye bölen şey, düşüncenin ve zorbalığın birleşmesinden doğma bir piç olan bağnazlıktır.’’ der. Zweig’ın ve onun Ustası Erasmus’un mücadele ettiği şey, uzlaşmak barışmak yerine sürekli kaba güç kullanma içgüdüsüyle hareket eden majör topluluklardır. Zweig, bu tür majör toplulukların tavırlarını ‘’Piç Bağnazlık’’ olarak nitelendirir.
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
göre; insanın en büyük suçu, kitlelerin zorbalığa her zaman hazır olan iradelerine gerekli bahaneyi sağlamaktır; çünkü düşünen insan, böyle yapmakla kendisinin başlangıçtaki düşüncelerini vahşice çiğneyip geçecek ve en temiz amaçlarını yıkacak olan güçleri harekete geçirmiş olur. Tek bir kişi, kitleyi coşkuya sürükleyebilir, ama bir kez zincirlerinden boşalmış olan coşkuyu geri döndürmeyi hemen hiçbir zaman başaramamıştır. Kendi gücü konusunda fazlasıyla aydınlatılmış, bu güçle yeterince donatılmış olan insanlık, artık gelecekte yalnızca kardeşçe yaşamak, ahlâklı davranmak ve doğasının hayvansı yanlarını kesin olarak kurutmak yolundaki ahlâki misyonunun bilincine varmalıdır.
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
‘un Hümanizm Anlayışına Göre: - Her düşünce tiranlığı insanlığın düşünme özgürlüğüne karşı açılmış bir savaştır. - Hümanist bir insan, kendini hiçbir ideolojiye adamamalıdır. - İnsanları birbirinden ayıranlar değil, birleştirenler topluma liderlik etmelidir. Bu üç temel esasa bakıldığında;
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
‘un düşünceleri, aslında pek çok bakımdan modern toplumun düzeninin temel ilkelerini oluşturur. Bu düşünce adamı, içgüdüsünün zorlamasıyla her türlü iktidardan ve uğraştan nefret eder, iktidarın gölgesinde her türlü yükümlülükten uzak yaşamak, sessiz bir köşede iyi kitaplar okuyup eserler kaleme almak, kimseye efendilik ne de uşaklık etmek; Erasmus’un hayatının ideali, işte budur. AYNI DAVA YOLUNDA İKİ FARKLI KAFA: Martin Luther & Erasmus Kitapta önemli bir yer tutan kısım da
Martin Luther
Martin Luther
ve
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
‘un özellikle bakış açılarını karşılaştırıldığı kısım. Burası kitapta özellikle uzun tutulmuş.
Stefan Zweig
Stefan Zweig
okuyucunun Erasmus’u anlayabilmesi için karşısına kasıtlı olarak Luther’i koymuş gözüküyor. Gerçek inancın kaynaklarına geri dönmek, bu kaynakları henüz tanrısal arılıkları içerisinde ve hiçbir dogmayla karışmamış oldukları yerde aramak, Erasmus’un yeni hümanist tanrıbilim için öngördüğü hedef buydu ve zamanın neyi gereksindiğine ilişkin son derece yerinde sezgisiyle, Luther’den on beş yıl önce asıl önemli çabanın bu olduğuna dikkatleri çekmişti.
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
‘un bütün çabalarının son hedefi, düşüncede huzuru ve barışı sağlamaktır.
Martin Luther
Martin Luther
‘nin çabalarının amacı ise duyguları gerilime sokmak ve sarsmaktır. Bu nedenle
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
, en büyük gücünü en açık seçik, en soğukkanlı konuşabildiği zaman; bir coşku insanı olan
Martin Luther
Martin Luther
ise öfke ve nefret dudaklarını en çok yaktığı zaman kazanır.
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
‘un inanca ilişkin konulardaki kararsız ve kaypak tavrından, bir türlü karara varmayı istememeyi istemesinden, gerçek inancının hiçbir zaman saptanamayışından Luther nefret etmekteydi;
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
‘un tavrını açık seçik ortaya koymak yerine, estetik bakımdan kusursuz, ‘’yapay konuşması’’,
Martin Luther
Martin Luther
‘in midesini bulandırıyordu.
Martin Luther
Martin Luther
, hep savaşçı bir kişilik, Tanrı’yla insanlarla ve Şeytan’la sürekli çarpışan, doğuştan kavgacı biri olarak kaldı; Hümanist Erasmus’ta ise düşmanların en taşkın davranışları bile ancak bir acıma duygusu uyandırabilirdi. Aslında ikisinin de koydukları teşhis aynıydı. Biri kilisenin mantıkla, ince alaylarla temizlenmesini önerirken;
Martin Luther
Martin Luther
, neşter kullanıyordu.
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
‘a göre; Kaba kuvvetin her türlüsü onun gözünde iticiydi. Kan dökerek elde etmek yerine, kötü duruma katlanmayı yeğliyordu. SON SÖZ: Rotterdamlı Erasmus: Zaferi ve Trajedisi bir anlamda
Stefan Zweig
Stefan Zweig
’ın dünya görüşünün özetidir. Erasmus biyografisinde
Stefan Zweig
Stefan Zweig
, Batı hümanizminin kurucusu ve hümanistlerin en büyüğü sayılan bu adamın yaşadığı dönemdeki koşulları, 15.yy’dan 16.yy’a geçiş dönemi ile kendi yaşadığı dönem arasında bir bağ kurmuştur. İkisinin de hayal ettiği şey doğduğu/doyduğu kıtanın toprakların insanlarının birleşmesidir. Bu iki Avrupalı, ‘’Avrupa Birliği’’ düşüncesinin gerçekleşebilmesini, insanların bilimin ve kültürün çatısı altında soylu ortaklıklar kurabileceklerinin bilincine varabilmeleri için, aradan dört yüz yılı aşan bir süre geçmesi gerekti.
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
, kendi döneminde bu hayali o kadar içselleştirmiştir ki onu yaşam gayesi haline getirmiştir. Bu düşü, kendi yaşadığı coğrafya için ‘’Avrupa Birliği’’ düşü olarak tecelli etmiştir. Savaşanlara karşı savaş açmış gibi olmuştu. Lakin bu büyük bir kumardı. Kendisi de bu kumarı kaybedeceğini ön gördü ancak O, yine de bir umutla beklemekten yanaydı. İnsanlığa olan umudunu hep sıcak tutmayı yeğledi. Erasmus ve Erasmus gibi düşünenler asla enseyi karartmazlar; Lakin… ‘’Bütün tutkuların kaderi, günün birinde gevşemektir; her türlü bağnazlığın varabileceği nokta, günün birinde kendi başını yemektir. Akıl ise beklemesini ve direnmesini bilir. Kimi zaman, çevresindekiler sarhoşluk içerisinde tozuttuklarında, susmak zorunda kalır. Ama sesini duyuracağı günün de geleceğini bilir; çünkü hep gelmiştir.’’ İnsanoğlunun bir anda kendi çabalarının gerisinde kaldığı ve sonra yine kendisine yetişebilmek için bütün gücünü harcama zorunluğu duyduğu o tipik anlardan biri yaşanmaktadır. Günümüz dünyasında da olduğu gibi.
Rotterdamlı Erasmus
Rotterdamlı Erasmus
Stefan Zweig
Stefan Zweig
Rotterdamlı Erasmus
Rotterdamlı ErasmusStefan Zweig · Can Yayınları · 2019663 okunma
··
834 görüntüleme
Özgün Coşkun okurunun profil resmi
Kitaba başlamadan önce bu incelemeyi okumak benim için çok faydalı oldu. Teşekkürler
Engin Mavi okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim vakit ayırıp okuduğunuz için.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.