Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Uyanın, Kahramanın Şimdiki Zamanı Bizim Geleceğimiz Olabilir!
"Ben keyif aramıyorum. Tanrı'yı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum.’’ (s. 238) 1. Ütopya’dan Distopya’ya Geçiş Distopik bir eseri inceleyebilmek için öncelikle, hem distopyaların ortaya çıkmasında büyük payı olan ütopyayı hem de distopyayı tanımlamak gerekir. Ütopya kelimesi, Yunanca ‘’olmayan/yok/değil’’ anlamlarına gelen öneki ou (oú) ve ‘’yer/ülke’’ anlamındaki topos (τόπος) kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Ütopya, kabaca herkesin mutlu mesut bir şekilde yaşadığı, kötü şeylerin gerçekleşmesinin pek mümkün olmadığı, refah seviyesinin üst sınırlara dayandığı toplum düzenine denir. Tam kelime karşılığı ise ironik bir şekilde ‘’olmayan-yer’’ (outopos) anlamına gelir. Ütopya kelimesini 1516 yılında literatürde ilk kullanan kişi Thomas More olarak bilinmektedir (Bkz:
Ütopya
Ütopya
). Devlet, İdeal Devlet, Güneş Ülkesi, Yeni Atlantis bu türe verebileceğimiz örneklerin en başında geliyor. Distopya kelimesinin etimolojik kökeni ise Yunanca ‘’kötü/hastalıklı’’ anlamındaki dsy/dis (δυσ) öneki ile yine topos kelimesinin birleştirilmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu kelime ise ilk defa 1868 yılında John Stuart Mill tarafından ‘’kötü bir yer’’ anlamına gelecek şekilde kullanılmıştır. Distopya kelimesi, ütopyanın anti-tezi ve karşıtı olarak ele alınmasının yanında, karamsar duruşuyla toplumun gidişatına ve genellikle politik, ekonomik, teknolojik, sosyolojik ve dini problemlerine dikkat çekerek ayna tutmaktadır. Distopik toplumlarda ekseriyetle, baskıcı ve totaliter bir devlet modeli vardır ve bu yönetim biçiminin altında ezilen insanların mutsuzluklarına, bireyselliklerinin yok oluşuna ve özgürlüklerinin kısıtlanışına şahit oluruz. Distopyaya örnek olarak ise türün dört öncüsünü, nam-ı diğer ‘’kara dörtlemeyi’’ örnek verebiliriz: (Biz, 1984, Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit 451) ‘’Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlayamaz.’’ – Çocukluğun Sonu, Arthur C. Clarke İyimser bir atmosferde yazılmış ütopyalardan distopyaya geçişin nedenini anlamak için türün ortaya çıkışında etkili olan gelişmeleri, tarihsel ve bilimsel arka planı ve dönemin gidişatını incelemek yerinde olacaktır. Özellikle Birinci Dünya Savaşı’nın sonrasında insanlığın içine düştüğü olumsuz durumlar ve kötümser duygular, o dönemde kaleme alınmış eserlerin kurgularına ve metinlerin altında yatan anlamlara da nüfuz etmiştir. Başta bilimin hızlı gelişmesi ve endüstrileşmenin sosyo-ekonomik etkileriyle, insanlar gelecekleri ile ilgili büyük bir kaygı kazanına düşmüşlerdir. Nüfusun hızla artışı ve makineleşmenin de yaratmış olduğu korkular insanları pembe ve romantik ütopya rüyasından uyandırmış, kötümser ve kehanet dolu distopya kâbusuna daldırmıştır. Modernite denen sahte gelişmişliğin akışkanlığında geriye doğru kulaç atmak zorunda kalan insanoğlu, artık geleceğe dair öngörülerini bağırmak, insanları uyarmak, geleceğe bir ışık tutmak istemiş ve bazıları da bunu yazı yoluyla gerçekleştirmiştir. İşte az önce bahsettiğim şeyler de Huxley’nin kehanetler silsilesi olan distopik eseri Cesur Yeni Dünya’ya zemin hazırlamış ve var oluş sancılarına gebe olmasını sağlamıştır. ‘’Cesur Yeni Dünya bakış açınıza göre ya kusursuz bir dünya ütopyası ya da onun çirkin bir zıttı, yani bir distopyadır.’’ – Margaret Atwood 2. Kitaba İlham Olan Tarihi Kişilik: Henry Ford ve Fordizm Hegemonyası Henry Ford’un kim olduğu ve tarih sahnesindeki kişiliği hakkında bilgi sahibi olmak, Aldous Huxley’nin bize iletmek istediği mesajları almamızda epey bir yardımcı olacaktır. Çünkü Cesur Yeni Dünya’nın hikâyesi F.S. (Ford'dan Sonra) 632 yılında geçmektedir (Miladi takvime göre 2540). Henry Ford, Amerikalı sanayici, Ford Motor Şirketi’nin kurucusu ve seri üretim montaj hattının baş geliştiricisiydi. T Model otomobilini piyasaya sürmesiyle endüstride devrim etkisi yarattı ve özellikle ‘’yürüyen bant tekniği’’ ile –ki bu kitap için çok önemli- Fordizm’in de temellerini attı. Fordizm, Henry Ford’un öncülüğünü yaptığı ‘’üretim bandının’’ uygulamaya konmasını içeren üretim sisteminin adıdır. Fordizm’in asıl amacı ucuz malları seri üretim yoluyla daha pahalıya rutin bir şekilde satmaktı. Ford’un getirdiği yürüyen bant sistemi –şu an hala çoğu fabrikada kullanılan-, işçileri tek tipleştirmişti. Şöyle düşünün, bir üretim fabrikasında işçisiniz ve önünüzdeki yürüyen bandın üzerinde bir arabanın iskeleti geçmekte ve bütün gün yapmanız gereken tek şey, o iskelet önünüze geldiğinde aracın sağ tekerleğini monte etmek. Tüm gün boyunca –ve muhtemelen ömrünüz boyunca- yapacağınız iş bu. Her bir işçi üretim bandında çok küçük ve vasıfsız bir işle görevlendirilmiş olup, bütünün (yani üretilen ürünün) ne olduğu konusunda bilgisizdirler. Seri üretim sonucunda bir kişilik buharlaşması yaşanmış ve odak bireyselcilikten toplumculuğa kaymıştır. Tüketim çılgınlığıyla birlikte artan talepler ve bunun sonucunda kitlesel üretimin beraberinde standartlaşmayı getirmesi kaçınılmaz olmuştur. Yeni Dünya düzeninde, ‘’maddiyat ve tüketim” yüceltilirken, “insan” bu sistemde sadece bir ‘’ürün’’ olarak yer buluyor. Huxley’i en çok ürküten ve ilgisini cezbeden kısım da burası olmuştur. Bir Amerika ziyareti esnasında Ford’un oradaki yaşayış biçimini ve toplumsal düzeni ne kadar büyük bir şekilde etkilediğini görmüştür. Bu sistematik ve aşırı düzenin kâbusunu herkesten önce gören Huxley, Cesur Yeni Dünya’daki distopik düzenin temellerini Fordizm’in değerleri ve ilkeleri üzerinden şekillendirmiştir. Dolayısıyla Cesur Yeni Dünya’da Henry Ford, insanlığın kaderini belirlediği için Tanrı konumundadır. Hatta alenen, İngilizcedeki ‘’Oh my Lord!’’ (Aman Tanrım!) kalıbındaki Lord kelimesine atıfta bulunularak ‘’Oh my Ford’’ tabiri kullanılmaktadır. Üretilen bant sisteminin icat edildiği tarih de oradaki insanlar tarafından milat olarak kabul edilmiştir tıpkı İsa’nın doğumunun milat kabul edilmesi gibi. Fordizm konusu ayrıca Richard Sennet tarafından Karakter Aşınması kitabında da ele alınmıştır. Konuya ilgililerin mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum. "The price of freedom is eternal vigilance." (Özgürlüğün bedeli ebedi teyakkuzdur) – Aldous Huxley, 1958 tarihli röportajından. 3. Cesur Yeni Dünya: Cemaat, Özdeşlik, İstikrar Cesur Yeni Dünya, 1930'lardaki teknolojinin, bilimin ve totaliterliğin yükselişinden yola çıkarak, insanlığın tüm özgür seçimlerinden mahrum bırakıldığı, genetiğin ve psikolojinin manipülasyonu yoluyla mutluluğa zorlandığı gelecekteki totaliter bir devleti tasvir eden distopik bir bilimkurgu romanıdır. Diğer distopik eserlerde olduğu gibi Cesur Yeni Dünya’da da bireyden ziyade toplum ve toplumun istikrarı önemlidir. Toplumun istikrarını sağlayabilmek için yapılacak olan ilk şey yapılmış; bireye özgü şeyler yok edilmiştir. Aile kavramı zihinlerden silinmiş, duygusallık ortadan kaldırılmıştır. Yeni Dünya halkı tarafından anne, baba, kardeş, evlat gibi kelimeler ayıp bir şeymiş gibi karşılanmaktadır. Bugünkü dünyamızın aksine sevgiyi ifade etme ve aile edinme hakkı tamamen ellerinden alınmıştır. Ailenin yıkımı ve üremenin yok oluşu sebebiyle artık insanlar doğmak yerine tüpler içinde fabrikalarda ihtiyaca göre seri üretiliyorlardır, tıpkı Henry Ford’un fabrikalarında bantlı sistemlerde uygulandığı gibi. Bu ihtiyaçları da birtakım denetçiler belirlemektedir. Ve bu insan üretim fabrikalarında, insanları belli bir kast sistemine göre topluma kazandırmaktadırlar. Bu sistem Alpha, Beta, Gamma, Delta ve Epsilon olmak üzere beşe ayrılmaktadır. Aynı zamanda Yunan alfabesinin ilk beş harfini temsil eden bu sınıflar baştan sona gidildikçe zekâ ve sosyal statü anlamında eksiye düşmektedirler. Örneğin; Alphalar yönetici, Betalar fabrikada çalışan bir hemşire olarak görev yapabilirken, diğer üç sınıf bu üstteki kişilere hizmet etmek için yaşar, tarımcılık ve madencilik gibi sıradan işleri yaparlar. Dünya liderlerinin kullandığı teknolojiyle bireylerin kastları, onlar daha doğmadan önce belirlenir ve sosyal statü ne kadar düşükse bireyler o kadar aptal ve çirkin olarak yaratılırlar. Yani tamamen öjenik –topluma faydası olmayacak genlerin yok edildiği- sistem hakimdir. Ve işin ilginç tarafı; toplumdaki herkes kendi sosyal statüsünden memnundur. Örneğin; bir Epsilon için Alfa olmak tiksindirici bir şeydir. Aynı durum tam tersi için de geçerlidir, bir Alfa asla Epsilon sınıfına ait olmak istemez, aklından dahi geçiremez. Ayrıca her sınıfın kendine özgü bir giyiniş tarzı ve görüntüsü vardır (bkz: images.app.goo.gl/iwA5Dt2qgkE2k1sj9). Bunların yanı sıra, Huxley, bu kast sisteminin alt kısmında bulunanlar hakkında bize pek bir bilgi vermez. Bunu neden yapar acaba? Belki de konfor alanımızdan çıkıp aynaya üç-beş saniye bakmamızı istemiştir, kim bilir? ‘’Kır çiçekleri ve manzara seyretmenin önemli bir kusuru var, bedavalar!’’ (s. 48) Kaderleri tepedekiler tarafından daha onlar tüplerin içinden çıkmadan önce belirlenmiş olan Yeni Dünya insanları birçok farklı yöntemle mutluluğa şartlandırılmış, sonsuz bir mutluluk hapishanesine kilitlenmişlerdir. İnsanlar, Pavlov’un ‘’Klasik Koşullanma’’ yöntemiyle kitaplara ve doğaya karşı olumsuz şartlanmış, Hipnopedya yöntemiyle de uykularında dinledikleri ahlaki(!) mesajlarla zihinlerini devletin istediği şekilde koşullandırmışlardır. Bu Dünya Devleti’nde insanlar asla tek bırakılmazlar çünkü tek kalmak onlara göre düşünmenin tetikleyicisidir. Bu yüzden ‘’Birey hissederse, topluluk sendeler’’ düsturuyla sürekli koyun gibi sürüler halinde ve kontrol altında yaşarlar. ‘’Soma’’ adı verilen haplarla insanlara mutluluk aşılarlar, onları mutlulukla uyuşturup hiçbir şeyi sorgulamamalarını sağlarlar. Dünya Devleti, öncelikle aile kavramını ortadan kaldırarak üç ana ilkesinden biri olan CEMAAT yani toplumu sağlamış oldu, en büyük silahı kast sistemiyle ÖZDEŞLİK yani benzerliği, tek tipliği elde etti ve insanları şartlandırarak İSTİKRAR’ı yani devamlılığı ve seri üretimi devreye soktu. Zihin ve mutluluk hapishanesinde mahsur kalmak sizce de korkunç bir şey değil mi? Clarke’ın dediği gibi her ütopya elbet bir gün distopyaya dönüşecektir… "Fakat şimdilerde insanlar hiç yalnız kalmıyorlar, insanların yalnızlıktan nefret etmelerini sağlıyoruz ve yaşamlarını hiç yalnız kalmayacak şekilde düzenliyoruz." (s. 233) "Bu da, mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek. Tüm şartlandırmaların amacı budur: insanlara, kaçınılmaz toplumsal yazgılarını sevdirmek." (s. 42) 4.
Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret
Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret
’yı Ziyaret Huxley’nin Cesur Yeni Dünya adlı distopik romanı, 1931 yılında okurlarla buluştu. Aradan yaklaşık 30 yıl geçtikten sonraysa, kitabında bahsettiği kehanetlerin dünyamızda ne ölçüde gerçekleştiğini kaleme almaya karar verdi. Ve 1958 yılında, Cesur Yeni Dünya’yı sosyal, politik ve ekonomik temalar ekseninde incelediği denemelerini kurgu-dışı bir kitap şeklinde yayımladı. ‘’1931’de yapılan kehanetler, gerçekleşeceklerini düşündüğüm tarihten çok daha erken gerçekleşiyorlar…’’ – Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret (s. 8) Cesur Yeni Dünya, –sadece bu uygulamada- 40 bin okunmaya sahipken, bu dünyanın tiksindirici gerçeklerinin analiz edildiği bir kitabın 400 okunmada kalması gerçekten şaşırtıcı bir durum. Ülkemizdeki okurlar ana akım kitapları okumakla mı meşguller yoksa gerçekleri mi görmezden gelmektedirler ikilemine düşüren cinsten bir orantıdır… Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret’te, Huxley, genel anlamda ‘’aşırı nüfus artışı’’, ‘’aşırı örgütlenme’’ ve bunların olası olumsuz sonuçlarına odaklansa da günümüzde karşı karşıya kaldığımız birçok problemi irdeliyor. Verimli bir okuma tecrübe etmek isteyen herkese bu iki kitabın art arda okunmasını tavsiye ediyorum. Kitapta geçen denemelerin başlığı ise şu şekilde: 1- Aşırı Nüfus 2- Nicelik, Nitelik, Ahlaklılık 3- Aşırı Örgütlenme 4- Demokratik Toplumda Propaganda 5- Diktatörlükte Propaganda 6- Satış Sanatları 7- Beyin Yıkama 8- Kimyasal İkna 9- Bilinçaltı İkna 10- Hipnopedya 11- Özgürlük İçin Eğitim 12- Ne Yapılabilir? Online bir şekilde İngilizce olarak okumak için: huxley.net/bnw-revisited "Eğer bir ulus hem cahilse hem de özgür olmayı umuyorsa, hiç olmayan ve olmayacak bir şeyi ummaktadır." – Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret (s. 35) 5. Distopyalar ve Dünyamız Her nitelikli distopya ciddiye alınması gereken geleceğe yönelik bir ikazdır. Aslında tüm distopyaların derdi neredeyse aynıdır. Huxley’nin Cesur Yeni Dünya’sı, Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ü, Bradbury’nin Fahrenheit 451’i, Vonnegut’un Otomatik Piyano’su, Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü ve Zamyatin’in Biz’i gibi distopik türün en çok bilinen örneklerine baktığımızda toplumsal ve siyasi hicivler barındırdıklarını rahatça görebiliriz. Orwell’in faşizmi eleştirdiği distopyasındaki kameralar, yalan haberler ve baskıcı totaliter rejim gibi ögeler şu anda neredeyse her yerdeler. Huxley’nin Cesur Yeni Dünya’sındaki gibi bizi tüketime zorlayan reklamlara her gün maruz kalmaktayız veya Zamyatin’in Biz eserindeki tek tipleştirme yaşadığımız dünya düzeninde yok mu dersiniz? Bradbury’nin Fahrenheit 451’indeki itfaiyeciler gibi görevini maksadının dışında kullanan çalışanlar veya yetkililer aramızda değiller mi? Kara Dörtleme’nin her kitabından ayrı ayrı birer alıntı paylaşmak istiyorum: Biz: "Kimse tek değil, herkes bir. Hepimiz aynıyız" (s. 8) Cesur Yeni Dünya: ‘’Kır çiçekleri ve manzara seyretmenin önemli bir kusuru var, bedavalar!’’ (s. 48) Fahrenheit 451: ‘’Düşünmüyorum, söyleneni yapıyorum sadece, her zamanki gibi’’ (s.115) 1984: ‘’Sonunda Parti iki kere ikinin beş ettiğini söyler, siz de buna inanmak zorunda kalırdınız’’ (s. 93) Bu eserleri yazıldıkları yıldan neredeyse yüzyıl sonra bile okuduğumuzda kendimizden ve içinde yaşadığımız düzenden bir parça bile bulabiliyorsak, yazarları amacına ulaşmış, geleceğe dair endişelerini paylaşmış ve bizi uyarmış demektir. Bu durumda bizim üzerimize düşen şey ise kendimizi eğitmek. İnsanları eğitmek, zihinlerini özgür bırakmak ve buna karşı gelenlere direniş göstermek. Uyanın, kahramanın şimdiki zamanı bizim geleceğimiz olabilir. Ve biz ister hazır olalım, ister olmayalım, gelecek bir gün gelecek. Huxley’nin ve onun Cesur Yeni Dünya’sının omuzlarıma yüklediği ağırlığı ancak bu şekilde hafifletebilirdim. Yazıyı burada sonlandırırken Huxley’nin Türkçe altyazılı röportajlarıyla birlikte kitabın düşüncelerini ve incelemeyi özetleyecek bir şarkı bırakıyorum… Keyifli ve verimli okumalar diliyorum herkese. Radiohead - Fitter Happier: youtu.be/dA_orTZI924 Aldous Huxley: "İnsanlık, kişiliğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya": youtu.be/A3Obb8s-DJM Cesur Yeni Dünya'nın yazarı Aldous Huxley, diktatörlük distopyasını anlatıyor: youtu.be/JioEmYIB7lg 6. Ek: ‘’Talihsiz’’ Yeni Dünya Son olarak da kitabın çevirisi ve baskısı hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. İthaki Yayınları bünyesindeki Bilimkurgu Klasikleri serisinin 4. kitabı olan Cesur Yeni Dünya, Ümit Tosun tarafından Türkçeye kazandırılmış. Kapak tasarımı harika; soma hapının içindeki mutluluk hapishanesi çok başarılı bir şekilde yansıtılmış. Daha iyi bir kapak tasarımı düşünülemezdi sanırım. Çeviri konusuna gelecek olursak, başlık dışında her şey gayet iyiydi. Ama maalesef bu kitabın orijinal ismi CESUR Yeni Dünya değil, ironik bir şekilde GÜZEL Yeni Dünya’dır. Kitabın ismini William Shakespeare’in ‘’Fırtına’’ oyunundaki bir monologdan ödünç alan Huxley, ‘’brave’’ kelimesinin ‘’cesur’’ anlamına gelen modern halinden ziyade, Shakespeare gibi eski tabirle ‘’güzel’’ anlamında kullanmıştır. Hatta İngiliz oyun yazarının kullandığı cümle Türkçeye Özdemir Nutku tarafından ‘’güzel’’ anlamında çevrilmiştir: “O brave new world, that has such people in it!” (V, I) ‘’Böyle insanlarla dolu güzel yeni dünyaya merhaba!’’ (V, I) Bu nedenle biraz talihsiz bir çeviri olmuş, Güzel Yeni Dünya, Cesur Yeni Dünya olarak akıllarımıza kazınmıştır… Biz yine de almamız gerekeni alıp yolumuza devam edelim…
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,1bin okunma
··1 alıntı·
14,4bin görüntüleme
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Neden yazar ve eser ismi etiketlediğim zaman incelemeyi paylaşamıyorum? Mavi yıldızdan önce çözülecek daha önemli problemlerimiz var sanırım, ne dersin?
1000Kitap
1000Kitap
1000Kitap Destek
1000Kitap Destek
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Bu arada, incelemeye daha fazla link eklememe izin verilmediği için kitabın uyarlama dizisinden bahsedemedim. Kitabın 2020 yapımı uyarlama dizisine -çerezlik de olsa- mutlaka bir göz atın derim: Brave New World (TV Series 2020): imdb.com/title/tt9814116...
Leman Altıner okurunun profil resmi
Tek kelimeyle muazzam 👏👏👏 İnceleme değil, eser hakkında kılavuz yayın olmuş, keyifle okudum. Eser öncesi öğrenilmesi gereken bilgilerin tümünü paylaşmışsınız, emeğinize sağlık... 💐💫
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Beğenmenize sevindim Leman Hanım. Teşekkür ediyorum yorumunuz için. :) Hakkında ne kadar yazılıp çizilse de eksik kalacak kitaplar vardır, CYD da bunlardan biri... Yine de elimden geleni yapmaya çalıştım. ^^
Pınar okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş... Elinize, emeğinize, kaleminize sağlık... 👍🌸🍀😊
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum yorumunuz için, keyifli okumalar...😊
begüm okurunun profil resmi
Kitabı okurken zorlandığım kısımda ilaç gibi oldu tebrikler çok başarılı 👏👏👏
ZÜMRA okurunun profil resmi
Çok başarılı buldum. Okuma listemde biraz daha öne atıldı✅ Öyle aşırı iyi bir okur değilim ama bir gün,unutmazsam, ben de kitap hakkındaki fikirlerimi bu incelemenin altındaki yorumlara eklemeyi çok isterim. İyi okumalar🤝
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum, merakla bekliyorum sizin de yorumunuzu. ^^
Elif Nazlı Şafak okurunun profil resmi
Çok güzel yazmışsınız kaleminize sağlık şahsen benim çok işime yaradı teşekkür ediyorum
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum, işinize yaradıysa ne güzel. ^^
Bu yorum görüntülenemiyor
okuyanurse okurunun profil resmi
Kendi adıma çok sevindim böyle bir yorumla karşılaştığım için. Gerçekten beğendiğim kitaplar hakkında kaliteli yazıların olması beni çok sevindiriyor. Çünkü kitabı tekrar okumuş kadar heyecanlanıyorum. Teşekkürler🌼
Veysel Çağlayan okurunun profil resmi
HARİKULADE BİR İNCELEME, (BENİM İÇİN:) )
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.