Ey aşk!
Ne çok kitap yazıldı hakkında...
Ne şairlerden okuduk seni...
Bunların içinde çok güzelleri de vardı.
Ama benim son yıllarda aşka dair okuduğum en güzel satırlar belki de bu eserdeydi.
"Olduğun gibi seviyorum seni. Olmanı istediğim gibi değil!" (s. 145)
İnsanları beğeniyor ve hayatımıza alıyoruz. Sonra yavaş yavaş onları değiştirmeye çalışıyor ve kendi oluşturduğumuz yeni hallerine alışamayıp değişmekle suçluyoruz. Beceremedik gitti olduğu gibi sevmeyi...
Farklı bir kitap.
Nazımlar, nesirler bir arada...
Adeta bir şölen sunuyor okuruna.
Aşk deyince kimi okur ön yargılı olabiliyor. Ben de onlardan biriyim mesela. Vıcık vıcık eserleri sevemedim gitti. Ümit Yaşar öyle değil ama. Oldukça nahif, olgun bir anlatımı var. Mektup türünde bir
Ümit Yaşar Oğuzcan'ı eklerim onların isimlerine.
"Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin." (s. 124)
Bazı satırlar buram buram özlem korkuyormuş. Hem tadı, hem kokusu varmış özlemin. Okurken fark ettim bunu. Hatta öyle ağır bir tat öyle ağır bir koku ki eserden yaptığım alıntılarda o kokuyu hisseden o duyguları benim yaşadığımı sandı. "Anlatılmaz yaşanır," derler ya hani, tam da öyle bir kitap, ben anlatmayayım, siz yaşayın.
Mihriban...
Bu ismi duymak bile insanda hüzün oluşturuyor.
Bir Mihriban da burada çıkıyor karşımıza.
Mihriban'a yazılan, Mihriban diye diye biten mektuplar...
Okurken "Böyle seven kaldı mı hâlâ," diyorsunuz.
Kalmadı. 1984'te uğurladık kendisini...
"Yıl dökümü"
Duydunuz mu daha önce?
Ne anlamlı bir kelime grubu.
Eser yazarın yıl dökümü ile son buluyor.
"Mademki benim olmayacaktın neden seni karşıma çıkardılar?" (s. 121)
Herkes herkese kavuşsa biz böyle anlamlı eserlere kavuşamayacaktık belki de. Belki de herkes herkese kavuşmamalı. Ama biri kavuşmayı hak ediyorsa kuşkusuz eserden sonra bu Ümit Yaşar Oğuzcan olmalı derim.
Ben kısa anlatayım, siz uzun uzun okuyun.
Sevdiniz mi derseniz, sevdim.
Sonlara doğru biraz yormadı desem inkar etmiş olurum ama böyle yorgunluklara değer. Yoran tek şey kitaplar olsun.
Hani
Can Yücel diyor ya:
"Aşk yok gayri memlekette,
Cemal Süreya beri gideli," diye.
Böyle bir duygu uyandırdı bende Ümit Yaşar Oğuzcan.
Kitaptan gayrı yorgunluğunuz olmaması dileğiyle...
İnsanları beğeniyor ve hayatımıza alıyoruz. Sonra yavaş yavaş onları değiştirmeye çalışıyor ve kendi oluşturduğumuz yeni hallerine alışamayıp değişmekle suçluyoruz. Beceremedik gitti olduğu gibi sevmeyi... O kadar haklı bir cümle ki...