Bir Mezar Taşı:
"Gaspi Ç.
2018 - 2021
Amirin Kızı
Cinayet Büro'nun Gözbebeği"
Ve bu da bir mezar taşıyla başlayan ilk inceleme sanırım. Ziyadesiyle üzen, yoran, duygulandıran bu konuya dair çok şey söylemek geçiyor içimden ama spoiler vermemek adına susuyorum.
Uzun zaman oluyordu Behzat Ç ve ekibiyle uzak düşeli. Kitaplarından, filminden, dizisinden... Kendisini
Ahmet Ümit'in Başkomiser Nevzat'ına benzetirim biraz. Hatta onun da dizi ve film projelerini de bekliyorum desem yalan olmaz. Evgenia ile birlikte muhteşem olurlardı.
Yorgun Behzat Ç.
Yılgın Akbaba
Mutsuz Harun
Ortalıkta hayalet gibi dolaşan Hayalet
Ne ekip ama!
Öyle projeler vardır ki hem güldürür hem ağlatırlar. Tipik Behzat Ç her ikisini de taşımasına rağmen bu eserde daha çok ikinci bölüm ağır basmış. Hayat bazen öyle bir noktaya getiriyor ki artık hiçbir şeyi kaldıracak gücün kalmıyor. Ve hiçbir şey seni artık mutlu etmeye yetmiyor. Öyle kayıplar veriyorsun ki hiçbir kazancın onları unutturacak gücü vermiyor.
"Yoruldum çünkü," dedi Harun. "Yoruldum. Terk edilmekten yoruldum. Sana açık söyleyeyim, ben terk edilmekten yoruldum artık." (s. 120)
Yalnızca insanlar değil ki;
Hayatla mücadele etme gücü terk ediyor insanı,
Umutlar terk ediyor,
Kahkahaları saymıyorum bile, dudaklarımızdaki tebessümler dahi terk ediyor.
İnsan terk edilmeye mahkûm bir varlık.
İnsan buna alışma çabasına mahkûm bir varlık.
Eserdeki en başarılı noktalardan biri de olaylara yalnız cinayet büronun değil suçluların da gözünden bakmataki ustalığı... Banker Bilo diye bir film vardı, orada meşhur bir replik: "Tamam yaptım, ama bir sor bakalım neden yaptım?" Olaylara suçlular gözünden de bakıyor, hayatın zorluklarının insanları sürüklediği noktaları görüyorsunuz. Başkomiser Behzat karakteri bu konudaki hassaslığıyla okurun dikkatini o noktaya çekmeyi başarıyor. Hem hayatın ne getireceği hiç belli olmaz değil mi? Bir gün biz de o pozisyonda olabiliriz.
Farklı farklı olaylar var eserde, yer yer onlar arasında bağlantılar da kurulmuş. Başkahramanlar kadar yardımcı karakter tiplemeleri de ustalıkla çizilmiş. Savcı Belgin, Behzat'ın abisi, Yeliz, Necmi... Yeri geliyor eserdeki kedi bile sizi bir duygudan alıp başka duyguya sürükleyebiliyor. Son okuduğum
Yaşar Kemal kitaplarından birinde şöyle bir cümle geçiyordu: "Kedi sevmeyen hiçbir mahlûkatı sevemez."
"Bütün hayatı boşa kürek çekmekle geçmişti zaten." (s. 130)
Siz de bazen böyle hissediyor musunuz?
Sanki ölsem hiç yaşamamış gibi olacağım.
Sanki birkaç gün sonra her şeyim silinip gidecek, birkaç güzel anı, ardımdan birkaç küfür... Hayatta ölümsüz bir iz bırakmak gerek diye düşünürüm hep ama daha bir şey başarmışlığımız yok. Tükenmez kalemin bile tükendiği hayatta bizden kalan izlerin silinmesi ne kadar sürer ki...
"Bak kızım," dedi sonunda. "Bu hayatta kaderinden daha kuvvetli insanlar gördüm." (s. 88)
Hayata tutunmanın yegâne yolu buydu belki de. Kaderinden güçlü olmak. Yılmamak... Ne güzel yılmama hikayeleri var hayatta. Ne çok paylaşım gördüm "Kanseri yendim," diye atılan. Biz de düşünce dünyamızla, hayatı kendimize zehir edişlerimizle kendi kendimizi kanser ediyoruz anca...
Aynı yazarın daha önce
Hikayem Paramparça eserlerini okumuştum. Şimdi bir yenisi daha eklendi. Eserin sonunda çok sevdiğim bir yazar için de not düşmüş: "Sevgili Dostum
Murat Menteş'e teşekkür ederim."
Okuma sürecimde Ankara'da hissettim kendimi. Eser boyunca hikaye ortamında gezdim durdum. Siz de içinde kaybolacaksınız diye düşünüyorum. Amirime benden selam söyleyin. Gaspi'yi de unutmayın!
Çekiç ve GülEmrah Serbes · İletişim Yayıncılık · 2022906 okunma
Ben de dizisini izlemekte olduğum bu polisiye romanı okumaya değer mi değmez mi diye düşünürken yorumunuza rastladım ve listeye ekledim. Teşekkürler Mikail hocam...