Kör Baykuş'u bilir misiniz?
Birçoğumuzun yazarla tanışma kitabı.
Onunla tanıdık, onunla benimsedik
Sadık Hidayet'i. Ruh hali, melankolisi, ölüme bakışı etkisi altına alır bizi. Bir süre o etkiden çıkmak zor gelir insana. Zira yaşamadığı bir duyguyu anlatmamıştır Hidayet. Kendisi de intihar ederek hayatla vedalaşmış, aslında kendi yürüdüğü yolu kaleme almıştır.
İran edebiyatının dünyaya açılan kapısı... Yaşadığı coğrafyaya göre kendini geliştirmiş, resim sanatıyla uğraşan, Berthoven ve Çaykovski dinleyen bir isim. Hikayeleri de oldukça başarılı. Geçtiğimiz günlerde
Aylak Köpek kitabını ilgiyle okumuş ve yeni bir kitabını daha okumak üzere veda etmiştim esere. Nitelikli yazarlar ele aldığı her konuyu derinlemesine işlemeyi başarıyorlar. Ölüm de olsa, zulüm de olsa...
Zübük kitabını okumuş ya da filmini izlemiş miydiniz? Orada bir İbrahim Zübükzade vardı. Hatta rolü Kemal Sunal canlandırıyordu. Dönemin toplum ve siyasetini ele alan bir yapıttı. Hacı Ağa'yı okurken sık sık geldi aklıma. İran toplumunun Hacı Ağa karakteri üzerinden eleştirisi... Bir "Ali Şan" tiplemesi Hacı Ağa: Üç kağıtçı, paragöz, çıkarcı... Tüm bunlara rağmen kendisini yardımsever, cömert, mübarek görüyor ve içten içe diğer tarafta ödüllendirileceğini düşünüyor.
Hani
Aziz Nesin'in soyadının bir hikâyesi vardır: "Dünyanın en cimrileri 'Eli açık', dünyanın en korkakları 'Yürekli', dünyanın en tembelleri 'Çalışkan' gibi soyadları aldılar. Her türlü yağmada hep sona kaldığım için, güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime 'Nesin' soyadını aldım." Hacı Ağa'nın da Hacı unvanını alması bundan olsa gerek...
1940'lı yılların İran'ında geçiyor eser. O coğrafyadaki kadına ve çocuğa bakış açısını net olarak görebiliyoruz. Hem kadınlar hem çocuklar ikinci sınıf muamelesi görüyor ve "kaşık düşmanı" olarak nitelendiriliyorlar.
Yine o dönemde Avrupa'ya bakış açısını, İkinci Dünya Savaşı'na karşı tutumu net olarak görebiliyorsunuz eserde.
Üzerinden yıllar geçtiği halde çok şey değişti mi sorusunu sormadan edemiyor insan. Geçtiğimiz günlerde futbolcu Ronaldo'nun İran'da Fatemeh Hamami'ye dokunduğu için kırbaç cezası aldığı iddia edildi. İddiası bile çok şeyi gözler önüne sermeye yetiyor.
Hidayet de
Franz Kafka gibi veda ediyor hayata. Ve her ikisi de ölmeden önce müsveddelerini yakıyor. Her ikisi de yaşadığı toplumdan beklediği muameleyi göremiyor ve bunun ruh haline verdiği sıkıntılarla hayata tutunmaya çalışıyorlar. Tabii bu ne kadar mümkünse... Kafka'nın Dönüşüm'ü, Hidayet'in Kör Baykuş'u düşünüldüğünde çok da mümkün gözükmüyor.
Dünya yalnızca hassas kalpler için cehennem değil. Dünya okuyan, düşünen, sorgulayan insanlar için de cehennem. "Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun," diyor
Maksim Gorki Aksi taktirde ya uyuyamazsın ya uyutmazlar!
Hacı AğaSadık Hidayet · Salt Okur Yayınları · 20202,181 okunma