Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Kayıp Zamanın İzinde Zaman Kaybı Mı?
Kayıp Zamanın İzinde serisini bitirince bir okur olarak seviye atladığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Bu kitabı daha doğrusu 7 kitabı okumak bana bilmediğim yeni yeteneklerimin olduğunu fark ettirdi. Can sıkıntısına katlanabilme bunların başında geliyor. Uzun ve karışık cümlelerle hınca hınç dolu gibi görünen sayfaları beynim yanmadan okuyabilme ve en önemlisi de, zamanın, geçirilen her anın kıymetini bilme. Bir doğa gezisinin sayfalar sürdüğü, tek bir davette konuşulan konuların tüm ayrıntılarına kadar anlatıldığı bu kitap, “Kayıp zamanın izini sürerken zaman mı kaybediyorum?” diye yer yer şüpheye düşürse de; son ciltte her şey öyle güzel bağlanmış ki, kitaptan önceki ben ile sonraki ben aynı değilim dersem abartmış olmam. Mesela, her gün yanından geçip gittiğim, kitapta geçmese adını da bilemeyeceğim akdikenlerin, ve nice bitkinin farkına vardım. Her gün batan güneşin dünyamıza etkisini, göğün hangi renk tonlarından hangilerine geçtiğini korneama kadar hissettim. Bir melodinin insanda hangi duyguları uyandırabileceğini gördüm. Hülasa kitapta çok tasvir var evet. Bu tasvirler bize “Zaman aslında hızlı geçmiyor, hızlı olan biziz. Durup etrafa dikkatle bakabilirsek zamanı da hakkıyla idrak edebiliriz.” mesajını veriyor. Ihlamura batırılmış madlen kekinin ağzında dağılmasıyla çocukken uykuya dalmadan önce aklından geçenlere kadar hatırlayıp bir de psikolojiye ‘Proust Etkisi’ diye bir kavram kazandıran bir yazardan da böyle olağanüstü bir kitap beklenirdi zaten. Kitap çocukluk zamanlarından başlayıp gençlik yıllarından devam ederek; onu hayata bağlayan hiçbir şey kalmamışken sımsıkı sarılmasına sebep olan motivasyonunu keşfettiği ömrünün son zamanlarında güzel bir sona bağlanıyor. Hayatına giren hemen herkesin kahramanı olduğu bir romanı yani elimizdeki kitabı yazmaya karar veriyor yazar. Bu karakterlerin gerçekten yaşamış olması, internette resimlerine hatta videolarına kadar ulaşabiliyor olmak, kitabı daha da etkileyici kılıyor. Hiçbir şeyden haberi olmayan bu karakterlerin geçirdiği maceralardan sonra bir de son hallerini öğrenince okur kendini daha ayrıcalıklı hissediyor, adeta karakterlere karşı bir üstünlük kazandığını hissediyor; ama dönüp kendi geçmişine ve şu anki hayatına baktığında başına gelecek hiçbir şeyden aslında kendisinin de haberinin olmadığını fark ediyor. Yine onlarca ömür gözlerimizin önünden bir film şeridi gibi geçip gidiyor. Proust’un karakterleri tüm yönleriyle ele alabilmesi, iyinin tamamen iyi; kötünün de tamamen kötü olmaması hatta kendinden bahsederken bile objektif kalabilmesi romanda ilgimi çeken şeylerden biri. Roza Hakmen’e de hakkını teslim etmeden geçmek istemiyorum. Yazarın dehasının yanısıra çevirmenin dehası da kendini hissettiriyor. Uzun cümle kurmak maharet ister elbette ama asıl iş Fransızca kurulan uzun cümleleri dilimize kazandırabilmekte. Son olarak konfor alanınızın dışına çıkıp gelişmek, farkındalığınızı artırmak için okuyun, okutun derim. Buraya kadar okuduysanız zaten ihtiyaç duyacağınız sabır sizde mevcut, bundan emin olabilirsiniz.
Roza Hakmen
Roza Hakmen
Marcel Proust
Marcel Proust
Swann'ların Tarafı
Swann'ların Tarafı
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde
Guermantes Tarafı
Guermantes Tarafı
Mahpus
Mahpus
Albertine Kayıp
Albertine Kayıp
Yakalanan Zaman
Yakalanan Zaman
Yakalanan Zaman
Yakalanan ZamanMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20201,061 okunma
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.