Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

68 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
6.KOĞUŞ - Kitap İncelemesi
Kim kime göre ; neye göre ‘’Akıllı’’ . . . Kim kime göre ; neye göre ‘’Deli’’ . . . İçeridekiler (Akıl Hastanelerinde Yatanlar) mı ‘’Akıllı’’? Dışarıdakiler mi ‘’Deli’’? Deliler ülkesinde akıl, bir kusur sayılır; Akıllılar ülkesinde ise delilik anormal karşılanır. Her iki taraf da kendini “Akıllı” görüyor; her iki taraf da karşı tarafı ‘’Deli’’ olarak görüyor. Nasıl çıkılacak bu işin içinden? . . . Hem ‘’Aklı’’ hem ‘’Deliliği’’ muallakta bırakan Bir Akıllı/Deli Saçması Roman:
Altıncı Koğuş
Altıncı Koğuş
‘’Akıllı’’ tabir edilene (doktora) göre karşıdaki ‘’Deli’’ ; ‘’Deli’’ tabir edilene (hastaya) göre ise ‘’Akıllı’’ (doktor) deli. Ortada ise tek bir hakikat var: İki tarafın da şartları eşit. Kimse kimseden aşağıda değil. Deli’nin de Akıllı’nın da aynı terazide eşit şartlarda hilesiz hurdasız tartıldığı, çoğu zaman bilinen genel hükümleri ve kanıları devre-dışı bırakan, felsefenin sınırlarını zorlayıp beyin/ruh yakan bir romandır,
Altıncı Koğuş
Altıncı Koğuş
Şu cümlesiyle ne de güzel özetlemiş durumu
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
.Şu cümlenin güzelliğine bakın: "Sizin tecrübeli bir doktor olduğunuz kadar ben de tecrübeli bir hastayım."
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
Satranç tahtası gibi sanki biraz cümle. Satranç tahtasında henüz hiçbir taş hamle yapmamışken sanki bir anda iki şah burun buruna gelmiş gibi duruyor. Geride yerinde çakılı duran diğer taşlar ise bu sıradışı garip durum karşısında adeta buz kesilmiş halde hareketsiz bir şekilde bu iki akıllı/deliyi izliyor. O halde altına bir şuradan bir iskemle çek. Karşıma geç. İki Akıllı-İki Deli karşılıklı sohbet edelim biraz . . . Hazırsanız incelemeye başlıyorum . . . Roman, hastahanenin içler acısı hali ve betimlemelerini okurun içini burkarak başlıyor. İnsana verilen değeri görünce üzülerek başlıyorsunuz satırları okumaya.
Anton Çehov
Anton Çehov
‘un tasvirleri o kadar canlı ki hastane koridorlarının rutubetli duvarlarını yalayarak esen o soğuk rüzgarın bir ara yüzüme çarptığı hissettim. Her ne kadar birkaç kısa cümleyle geçiştirilmiş olsa da betimlediği insan tahlilleri o kadar canlıydı ki hastaların haykırışlarındaki isyankâr çığlıkları sanki odamın duvarlarında yankılanıyor gibiydi. Tımarhane’nin soğukluğunu iliklerinize kadar hissettiriyor, zangır zangır titretiyor satırları. Rus yazarlar, bu işi gerçekten çok iyi yapıyorlar . . . Romanın konusu şöyleydi ya da böyleydi diye yazıp anlatmaya gerek yok. İki boksör ringe çıkmış biri karşısındakine yumruk atıyor diğeri de ona yumrukla aynı şekilde karşılık veriyor. Bu iki boksörün karşılıklı yumruklaşmasını izler gibi felsefi diyaloglarını izliyorsunuz. Bir Gromov oluyorsunuz bir Yefimiç!. Birinin ruhuna giriyor diğerine geçiyorsunuz. Acaba hasta ne diyecek doktor ona ne cevap verecek diyor, hop yürek bir boks maçı gibi izler gibi okuyorsunuz adeta romanı. Zaten çok kısa ve en lezzetli yerinde 68.sayfada şakkk (!) diye bitiveriyor. Yorucu ama oldukça lezzetli, keyifli bir okuma. Eserde çok net bir şekilde doktor karakterinin yalnızlığını görüyoruz; ‘’Doktorun Yalnızlığı’’nı biraz açalım. . . Doktor, zihinsel olarak bir yalnızlık sürmektedir. Bu yalnızlık türü, dört duvar arasında sıkışmış halde kalmaktan çok daha ağır ve yıpratıcı türden bir yalnızlıktır. Lakin kendi düşüncelerinin karşılık bulabileceği bir muhattabını karşısında bulamamakta, bu sıkıntısını çıldırmışcasına kitap okuyarak gidermeye çalışmaktadır. Romandaki bu kısımlarda kitapların özellikle zihinsel yalnızlık çeken kişilere nasıl da dert ortağı olduğunu, acılarını nasıl körelttiği, onlara nasıl teselli verdiğini
Anton Çehov
Anton Çehov
romanında çok başarılı bir şekilde betimlemiş. Günümüzde de bizler, bu gibi durumlara maruz kalınca baba ocağına sığınır gibi kitaplara sığınmıyor muyuz? Ya da daha sütle yumuşatılmış bir tabirle; bir kişiyle sohbet ederken yapılan konuşma sığ kalınca sohbetten keyif alamayınca nezaketen konuşup sohbetin sonlanmasını beklemiyor muyuz? Kitap okuyup karşımızda onun hakkında konuşacak tek bir kimseyi bulmakta zorluk çekmiyor muyuz? Hala çok geçerli ve güncel değil mi bu durum? . . . Devam edelim . . . Kendimizle aynı düşünceyi paylaşmayan kişilere – başka bir deyişle – aynı istikamette yürümediğimiz kişilere karşı neden hep yaftalama yapmak zorunda bırakır kendini insan. Fikirleri çarpıştırarak güçlenmekten niye korkarız? Okuma sonrası aklımda bıraktığı sorular . . . Delilik nedir, Akıllılık nedir? İnsan beyninin suyu taşan bir kova gibi hacminden fazla bilgiyle dolu olması mı ‘’Delilik’’ tabir edilen durumu beraberinde getirir yoksa ‘’Zihinlerin Tekleşmesi Prensibi’’ ile hareket eden kitleleri oluşturan her bir bireyin genel-geçer inandığı yasa-koyucu salt ve değişmez doğrular mı geçerlidir sadece? Sanatoryumda (Akıl Hastanelerinde) tedavi görenlerin hepsi gerçekten de deli midir? Alın size ‘’Büyük Bir Acaba (!) ’’ . . . Acı nedir ve insan acı ile olan ilişkisini hayatında nasıl konumlandırmalıdır? Acıyı hiç yaşamamış ya da acının kıyısında köşesinden acıya hiç değmeden geçmiş birisinin (empati yoksunu kişi) acı hakkında söylediklerinin bir hükmü olabilir mi? Herkesin her şey hakkında söyleyecek bir fikri var ne de olsa . . . Çok mu haksız sizce bu soru? Mesleki bir zorunluluk dışında (psikiyatrist,psikolog, nörolog…vs) bir deliyi karşısına alıp onunla ciddi ciddi konuşan, saatlerce sohbet eden birisi hakkında ‘’Akıllı’’ olarak tabir edilen insanların takındıkları tavır nasıl olmalıdır? * * * Evet, önce acıyı sevmek lazım , ama acıyı sevmeden önce her şey de olduğu gibi acıyı da bilmek gerekir ki bir yorum yapabilir hale gelsin insan. Romanı okurken bana başka okuduğum bir romanda geçen şu cümleyi anımsattı bu eserin konusu:
Haruki Murakami
Haruki Murakami
'nin
İmkansızın Şarkısı
İmkansızın Şarkısı
adlı eserinde geçen şu cümle şöyleydi: ‘’Bulunduğumuz yer dış dünyadan tümüyle farklı. Dışarda insanların çoğu kaçıklığın bilincinde olmadan yaşıyor.’’ . . . (Sanatoryumda yaşayan Reiko karakterinden) (Kitap İncelemesi: #167133991)
Anton Çehov
Anton Çehov
‘un roman karakteri doktor, bulunduğu ortamı değiştirmek adına çaba göstermediği için zamanla tüm olumsuzluklar içinde bir girdaba çekildiği ve bir tükeniş silsilesiyle sürüklenip ziyan olduğunu maalesef üzücü satırlarda okuduk. Takınılan tavır ve bireyin mizacı, kendi hayatının sonuçlarını belirliyor. İnsanlar kendi kaderini kendi seçimleriyle bir yere taşıyor, sonu iyi veya kötü her neyse . . .
Anton Çehov
Anton Çehov
kimin doktor kimin hasta olduğunu muallakta bırakan harika bir konu yakalamış, bu konuyu ense kökünden tutup kıstırmış ona kaçacak yer bırakmamış ancak çok kısa sürede serbest bırakıp salıvermiş gibi gözüküyor. Böyle bir enfes konuyu yakalamışsın, hem de Rus Edebiyatı’nın duayen isimlerindensin , kalemini biraz daha oynatsan ne malzemeler dökülecek bu konudan daha . . . Neden böylesi muazzam bir konuyu 68 sayfalık incecik bir roman kurgusu olarak kısacık kesip atıyorsun hemen. Bazen büyük yazarları anlamıyorum. Kalemini oynatmak zor gelmiş tembellik yapmış diyecem ama o da olmayacak. Elbette 68 sayfalık kısacak bir roman olsa da okurken müthiş bir keyif alıyor ama bu kısmı da vurgulamadan geçmek istemedim. Aynı konuyu bir kere de
Jules Verne
Jules Verne
için yazmıştım,
Zacharius Usta
Zacharius Usta
adlı romanı için yazdığım incelememde. #174672944 Kitabın kapağını kapattığınızda aynı
Franz Kafka
Franz Kafka
‘nın dediği gibi bir türden bir balyoz darbesi indirmesi gerekir > > > #208581736 . . . Bu da böyle bir kitap. Yemek az, porsiyonu ufaktı ama lezzeti çok yoğundu; Fine Dining bir yemek yedim. Daha çok yemek isterdim, masadan tam doymadan kalktım. Aç gönderdin bizi eve
Anton Çehov
Anton Çehov
. . . Olmadı. . . Olmuş olması gereken bir romanı olduramamışsın. Top sakalını uzatacağın kadar şu romanı biraz daha uzataydın iyi olacaktı, Çehov
Altıncı Koğuş
Altıncı Koğuş
Anton Çehov
Anton Çehov
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202269,6bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
379 görüntüleme
Mustafa A. okurunun profil resmi
Bir deliyi karşına oturtup saatlerce konuşmak da delilik sanki. Ve deliliğin ya da akıllığın ölçüsü var mı? Eğer delilik ve akıllık bir sınır ile belirleniyorsa o sınırın neresindeyiz? Belki çoğumuz delilik sınırına yaklaştık ya da delirdik de farkında değiliz. Zaten deliler de farkında olmaz.:) Büyük bir emek var yine incelemende. Özellikle incelemelerini başka yazar ve kitaplar ile desteklemen de takdire şayan. Emeğine sağlık.:)
Engin Mavi okurunun profil resmi
Delilik ve Akıllılık kavramları çok sarmal yapılı konular aslında. Biraz zoom out yapıp yukarıdan nasıl gözüktüğümüze bakma şansımız yok :)
Anton Çehov
Anton Çehov
güzel yerden yakalamış ama kalemini fazla oynatmamış. Tadı damağımda kaldı bu eserin. Evet, başka yazar ve kitaplarla desteklenince güzel bir kombin kıyafet gibi duruyor. Altı-üstü birbirini tamamlıyor. İncelemeye zenginlik katıyor. Mümkün oldukça diğer yazarlarla harmanlamaya çalışıyorum incelemelerimi. Hayranı olduğum
Haruki Murakami
Haruki Murakami
bana bu konuda bolca malzeme veriyor zaten :) Teşekkür ederim
Mustafa A.
Mustafa A.
5 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.