Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Meşrutiyet Dönemi'nde Sanatla Uğraşan Bir Kadının Zorlu Hikâyesi
Benim incelemem biraz uzun olacak. Ama okurken hem o dönemi hem de dönemin kitaba yansımalarını anlatacağım. Yani Udi romanını dramaturji yaparak anlatmaya çalışacağım. Dramaturji ile bir eseri ele almak çok uzun bir süreç. Ama burada makale ya da tez yazmadığımız için önemli noktaları ve kitabın alt metninde ne anlatmak istediğini kısa da olsa aktarmış olacağım. Kitapları okurken mutlaka alt metinlerine ve yazarın yaşadığı döneme de bakmamız gerektiğini unutmayın. Çünkü içinde yaşadığımız çağın izleri mutlaka eserlere yansımaktadır. Udi, müzik aşkının babadan kızına geçtiği, hayatını ut çalarak idame ettiren bir kadının hikâyesini anlattığı için oldukça kıymetli bir kitap. Çünkü o dönemde bırakın kadınların sanatla uğraşmasını, okula gitmesi bile çok zor. Ayrıca kız çocuklarının sanatla uğraşmasına, okumasına, erkeklerden izinsiz kendi başına karar almasına karşı olan bir toplum var. Fakat Bedia bu konuda çok şanslı. Çünkü babası ve abisi tarafından daima büyük bir destek görüyor. 1800’lü yıllarda kadınlar, erkeklerden nasıl destek görebilir? Fatma Aliye’nin
Fatma Aliye Hanım
Fatma Aliye Hanım
yaşadığı dönem Meşrutiyet Dönemi. Bu dönemde kız çocuklarının okuyabilmesi için eğitim alanında yenilikler yapılıyor. Hatta karma eğitim veren okullar bile açılıyor. Bununla ilgili ayrıntılı bilgiyi MEB’in sitesinde bulabilirsiniz. Tüm bunların yanı sıra kadınlar gazete çıkarıyorlar, kendi haklarını savunmak için yürüyüşler düzenliyorlar. Hatta protesto gösterisi bile yapıyorlar. Ama genellikle çoğu söylem radikal bir değişikliğe işaret etmiyor. Daha çok kadınların mevcut düzende yerini iyileştirmek, kadınların anne olarak kıymetinin bilinmesi, evlilik hayatının sürekliliğinin ve çocukların yetiştirilmesinin önemi; kadının kendisini yetiştirmesinin de gelecek nesillere bilinçli bir şekilde hayatı öğretmesi için elzem olduğu, bu yüzden eğitim alması gerektiği anlatılmaya çalışılıyor. Tüm bunların yanında kadın-erkek büyük bir kesim görücü usulü evliliğe de karşı olduklarını defaatle söylüyorlar. Kadınların eğitim alması, erkeklerin yanında yer alması anlamına mı geliyor? Hayır tabii ki! Kadın hareketini destekleyen erkekler; kadınların okuması, onların da iş ve meslek sahibi olması için büyük bir çaba sarf ediyorlar. Burası doğru ve çok kıymetli. Ancak bu aydın kesim kadınların ön plana çıkmasını isterken geleneksel yapının bozulmaması gerektiğinin altını çiziyorlar. Yani kadınlar okula gitsin, edebiyat çevresinde yer alsın; ama aile düzeninden, çocukların bakımından tek sorumlu kişi yine kadınlar olsun; erkeklerin yanında değil, bir adım arkasından yürüsünler, diye düşünüyorlar. Peki, Fatma Aliye nasıl ilk kadın yazarımız oldu? Bu dönemde Fatma Aliye evli ve evliliği boyunca yazar olmak için hiçbir girişimde bulunamıyor. Çünkü kocası buna izin vermiyor. Boşandıktan sonra manevi babam dediği Ahmet Mithat Efendi’nin de teşvikiyle romanlarını yazmaya başlıyor. İlk iş olarak kadın hareketini destekliyor. Gazete ve dergilerde kadınların yaşadığı sorunlarla ilgili yazılar yazıyor. Udi romanı da İkdam gazetesinde tefrika ediliyor. Buraya kadar her şey mükemmel görünüyor. Ama öyle değil. Çünkü Fatma Aliye de -bir kadın olarak erkek desteğini alabilmek için olsa gerek- kadınların geleneksel yapıyı bozacak durumlardan uzak durması gerektiğini savunuyor. Bu kısım kalbimi yaralasa da Fatma Aliye öncü bir yazardır. Özellikle
Refet
Refet
de mutlaka okunmalıdır. Peki, bu dönemde yapılan ve kitaba da yansıyan başka önemli bir değişiklik var mı? İkinci Meşrutiyet’le birlikte, belirli kanun ve kararnamelerle aile yaşamını konu alan değişiklikler yapılıyor. Kadına şartlı boşanma izni, tek eşli olma hakkı gibi küçük ama kadınlar için büyük adımlar atılıyor. Evet, artık Udi’ye gelelim :) Udi romanına baktığımızda öncelikle bu hikâyenin gerçek bir hikâye olması göze çarpıyor. Bedia babası ve abisi tarafından çok sevilen, el üzerinde tutulan bir çocuk. O dönemde çok az görebileceğimiz bir şey bu. Özellikle babası ona kanun, keman, piyano ve ut çalmayı öğretiyor. Saatlerce müzik hakkında konuşuyorlar, nota öğreniyorlar, dünya müziğini tartışıyorlar. Dönemim yansımasını önce görücü usulü evlilik mefhumu üzerinden görüyoruz. Ne demiştik? O dönemde birçok yazar, görücü usulü evliliğin yanlış olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden Bedia babasının istediğiyle değil, kendi seçtiği kişiyle evleniyor. Ve eşinden de yine kendi isteğiyle ayrılıyor. Burada öneml bir nokta var: Bedia eşinin ondan uzaklaşmasının nedenini öğrenmesine rağmen uzun bir süre bekledikten sonra eşinden ayrılıyor. Bir kadın olarak çok üzülüyor. Çünkü aldatılıyor. Kocasının onu aldattığı kişi gayrimüslim bir kadın ve hayatını şarkı söyleyip dans ederek idame ettiriyor. Yazar, Bedia ve Heyula vasıtasıyla ahlak ve iffet ile ilgili bir diyalektik kuruyor. Hem yaşadığı dönemin etkisinde kalan bir Fatma Aliye var hem de kadınlarla empati kurmaya çalışan bir Fatma Aliye var. Kitabı okurken bu kısımları çok iyi anlamak lazım diye düşünüyorum. Bedia, eşini terk ettikten sonra abisinin yanına gidiyor. Ancak çalışmak gibi bir durum hâlâ söz konusu değil. Çünkü ona bakan, göz kulak olan bir abisi var. Bu yüzden Bedia abisi ölene kadar İstanbul’a gidiyor ve büyük bir aşkla tutulduğu udunu daha iyi çalmak için durmadan ders alıyor. Armoni öğreniyor. Ne zaman abisi ölüyor, işte o zaman çalışması gerektiğini anlıyor. Hem kendine hem de yanındaki iki yardımcısına bakması lazım. Ancak bildiği bir meslek yok. Fakat evin erkeği artık mecburen Bedia. “Evin erkeği” olma hissi de karakterin psikolojisinde önemli bir alt metin. Ne diyorduk? Bedia meslek sahibi değil ve bu yaşına kadar hiç çalışmamış. Çünkü ona çalışma şansı verilmemiş. O zaman bildiği en iyi şeyi yapmaya başlıyor: Ut çalmak. Ve sonunda… Artık onu da siz okuyun :) Ve unutmayın: Kadın ya da erkek fark etmeksizin herkes eşit şartlar altında yaşamalıdır. Okumadıysanız bu romanı ve mutlaka Refet'i de okumanızı; dönemi düşünerek olayları derinlemesine incelemenizi öneririm.
Udi
UdiFatma Aliye Hanım · İş Bankası Kültür Yayınları · 2022757 okunma
··
9 artı 1'leme
·
14bin görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Ayuzawa Kaichou okurunun profil resmi
Ben de
Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi
Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi
okuduğumda sizin üzüntünüzü paylaşmıştım. Ama döneminin etkileri ve düşüncelerinden kopmak o kadar da kolay değil maalesef.
Mary Wollstonecraft
Mary Wollstonecraft
da kadın eğitiminin önemini anlatıyor olsa da kitabında, yine kadınların evde kocalarını destekleyen, çocuklarının eğitimine katkı bulunan bir birey olarak resmediyor. Tabii bu 18. yyda yazılmış
Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi
Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi
günümüz gözüyle değerlendirmememiz gerekiyor. İnlemeniz aydınlatıcı elinize sağlık :) #107013430
S. Ali okurunun profil resmi
Ben de uzun yazdığım için bu şekilde yazan birisi olduğunda hoşuma gidiyor. Bunu da beğenerek okudum, elinize sağlık.
Hazel Güney okurunun profil resmi
çok teşekkür ederimmmm :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.