Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1002 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Karamazov Kardeşler İncelemesi
Sonunda bitirdim. Uzun zamandır okumak istediğim ama kendimi hazır hissetmediğim için bir türlü başlayamadığım bir kitaptı.
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
çok derin bir kitap olduğu için incelemeye nereden başlamam gerektiğine karar vermekte epey zorlandım. Ancak öncelikle bu incelemenin bolca spoiler içereceğinden bahsederek başlayabilirim.
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
’le ilgili ilk merak ettiğim şey Karamazov’un ne demek olduğuydu. Yaptığım ufak araştırmaya göre “Kara” kelimesi Türkçe ya da Tatarca’dan alınmış, yani bildiğimiz kara, siyah anlamında. Mazov ise Rusça leke anlamına gelen “Mazat” kelimesinde türetilmiş. Yani Karamazov demek Kara Leke demek oluyor ki kitabın konusunun günahlar ve insan ruhunun karanlık tarafı olduğu düşünülünce oldukça güzel bir isim seçimi. Peki neden Tatarca ve Rusça’nın karışımı bir isim koymuş diye sorarsanız, kanımca Rusya’yı oluşturan iki önemli etnik grubun birleşimine bir atıfta bulunmak istemiş olabilir. İkinci olarak kitabın geçtiği yer dikkatimi çekti. Bu şehrin ismi kitabın sonlarına doğru belirtilmiş. Şehrin adı hayvan pazarı anlamına gelen Skotopringonyevsk. Rusya’nın bir taşra kenti ya da kasabası.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
muhtemelen
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
'i tamamladığı Staraya Russa kentinde esinlenerek böyle bir yer ismi koydu. Ancak benim için önemli olan nokta bu değil. Neden Moskova ya da Petersburg gibi bir yerde değil de Skotopringonyevsk gibi bir taşra şehrinde geçiyor bu kitap? Benim bu konudaki görüşüm şu şekilde; gerçek Rusya demek Moskova veya Petersburg demek değil. Bu şehirler Rus ruhunu yansıtmamakta. İkisi de popüler ve büyük birer şehir. Ancak ne derece Rus ruhunu yansıtıyorlar? Mesela Türkiye’nin ruhu ile alakalı bir film çekmek isteyen bir yönetmen bu filmi İstanbul’da mı çeker yoksa Kırşehir’de mi? Kabul edin ya da etmeyin Türkiye’yi Kırşehir daha iyi temsil eder. Zira İstanbul Türkiye ruhunu çok yansıtmamaktadır. İstanbul artık metropolleşmiş daha doğrusu globalleşmiştir. Kırşehir ise Anadolu hüviyetini halen korumaktadır.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
de muhtemelen olaya bu şekilde yaklaştı.
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
hem psikoloji hem felsefe hem sosyoloji içermekte. Hatta bunlara ek olarak polisiye tadı da var dersek yalan olmaz. Bence felsefi tartışmaları barındırsa da Karamazov Kardeşler bir psikolojik roman. Bu durumda romanın karakterleri önem arz etmekte. İlk olarak baba Fyodor Pavloviç’ten başlamak lazım.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Pavloviç karakterini oluştururken kendi babasından bolca esinlenmiş olduğu söylenir. Zira
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
’nin babası da Fyodor Pavloviç (bu arada
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
’nin romandaki baba karakterine kendi ismini vermesi bence bir ironi) gibi şehvet düşkünü, bencil, sorumsuz, açgözlü biriymiş. Kendinden başka bir şeyi sevmeyen Pavloviç iki evlilik yapmıştır. İlk evliliği statü yükseltmek için yapmış ve bu evlilikten Dimitri dünyaya gelmiştir. Pavloviç’in sorumsuzluğuna ve bencilliğine dayanamayan eşi oğlunu da alıp evi terk etmiştir. Çok geçmeden de ölmüştür. Dimitri annesinin akrabaları tarafından büyütülmüştür. İkinci evliliğini ise genç ve güzel bir kızla yapmıştır. Anlaşılan bir şehvetini giderme evliliğidir. Bu evlilikten ise Ivan ve Alexey dünyaya gelmiştir. Pavloviç bu eşiyle de ilgilenmemiş, genç yaşta hayatını kaybetmiştir bu kadın da. Ivan ve Alexey (Alyoşa) evin kahyası Grigori ve diğer başka insanlar tarafından büyütülmüştür. Pavloviç yüzünden tüm çocuklar anne baba sevgisinden yoksun büyümüşlerdir. Bu satırları okurken aklıma Alfred Adler’in İnsan Tabiatını Tanıma kitabı aklıma geldi. Zira sevgisiz büyüyen çocuklarda aşağılık kompleksi farklı şekillerde ortaya çıkar sıklıkla. Bu aşağılık kompleksinin nasıl ve ne şekillerde ortaya çıktığını sırası gelince anlatacağım. Bu kardeşler ile ilgili en önemli nokta hiçbirinin birbirini doğru düzgün tanımamasıdır. Anne baba aynı olan Ivan ve Alexey bile küçük yaşta ayrı düşmüşlerdir. Kuşkusuz bu durumun nedeni Fyodor Pavloviç’in bencil bir baba olmasıdır. Dimitri “Mitya” Karamazov: Fyodor Pavloviç’in ilk oğlu olan Dimitri karakter olarak babasına benzemektedir. Yani şehvet düşkünüdür, har vurup harman savurmayı sever. Ancak babası kadar kötü kalpli değildir. Bir yanı iyiyken diğer taraftan kötü işler de yapmaktadır. Mesela aşırı fevridir. Para kazanmayı bilmez ama elindeki parayı bir gece de bitirebilir. Kolaylıkla kaba kuvvete başvurur. Ancak yaptıklarından dolayı pişman olur daha sonraları. Vicdan sahibidir yani. Ancak vicdanı geriden gelmektedir. Babasını hiç sevmez. Bunun birçok nedeni vardır tabi ki. İlk olarak çocukken hiç ilgilenmez babası onunlar. Varlıklı biri olmasına rağmen oğlu Dimitri ayakkabısı olmadığı için dışarda yalın ayak gezmiştir. Annesinin akrabaları olmasa sokakta kalacak durumdadır Dimitri. Babasıyla olan anlaşmazlığın ikinci nedeni ise annesinden kalan mirastır. Dimitri babasının bu mirastan hak ettiği parayı vermediğini düşünmektedir. Üçüncü ve asıl neden ise aynı kadına âşık olmalardır, Gruşenka’ya. Gruşenka aslında Dimitri’nin mirastan daha az para alması için babası tarafından kurulmuş bir tuzaktır. Casusların dilinden konuşacak olursak bir bal tuzağıdır. Dimitri de Katerina ile nişanlı olmasına rağmen Gruşenka’ya âşık olur. Bir süre sonra babası da âşık olur Gruşenka’ya. Bu üçlü aşk hikayesi diğer tüm rekabetlerin önüne geçer. Gruşenka soylu bir kız değildir. Polonyalı bir subayla yaşadığı ilişki yüzünde adı çıkmış bir kızdır. Hoppa bir kız diyebiliriz Gruşenka için. Her ikisine de mavi boncuk verir. Bu durum özellikle Dimitri de kıskançlık krizlerine sebep olur. Ancak burada önemli olan nokta şudur. Dimitri, Gruşenka’yı bir tek babasından kıskanmaktadır. Gruşenka ilk göz ağrısı Polonyalı subayla kaçınca, Dimitri bu subayı hiç kıskanmaz. Üzülür ve şoka uğrar ancak kıskanmaz. Onu kıskançlıktan delirten tek şey Gruşenka’nın babası Fyodor Pavloviç’le birlikte olma ihtimalidir. Burada bir Oidipus Kompleksinden bahsedebiliriz. Yukarıda aşağılık kompleksinin değişik şekillerde tezahür ettiğinden bahsetmiştim. Dimitri de bu babasına olan kıskançlık şeklinde ortaya çıkmıştır. Ayrıca Dimitri de ortaya çıkan bir durum daha var ki bu ben de
Anayurt Oteli
Anayurt Oteli
’ndeki Zebercet karakterini anımsattı. Nasıl ki Zebercet, Gecikmeli Ankara Treni ile gelen kadını bir kurtuluş umudu olarak görüyorsa, Dimitri için de Gruşenka bir kurtulma ümidi. İçinde bulunduğu boş hayattan, amaçsız yaşamakta kurtulup bir yuva kurma özleminin adıdır Gurşenka. En büyük hayali Gruşenka’yı alıp Sibirya’da kimsenin adını bilmediği bir şehirde ya da kasabada yaşamaktır. Ancak bu hayalin önündeki en büyük engel babasıdır. Annesinden kalan mirastan hak ettiği parayı vermediği için bu hayalini bir türlü gerçekleştirememektedir. Dimitri’nin Gruşenka haricinde en sevdiği, en güvendiği insan Alyoşa’dır. Ivan Karamazov: Fyodor Pavloviç’in ikinci evliliğinden olan büyük oğludur. Kitaptaki tüm karakterler arasında en zekisi ve aynı zamanda en bilgilisi Ivan’dır. Ivan’ın karizması insanları oldukça etkilemektedir. Özellikle Smerdyakov’u. Ancak Ivan insanları pek sevmez. Çok kibirlidir. O derece kibirlidir ki akıl sağlığını kaybetmeye başladığı zamanlar kafasında uydurduğu şeytanla sohbetinde şöyle bir cümle sarf eder: “Benim gibi büyük bir insanın içine böyle basit bir şeytan nasıl girermiş?” S.819 Ivan özellikle babası ve Dimitri’den hiç hoşlanmaz. Adeta tiksinir onlardan. “Bir sürüngen ötekini yiyecek” diyerek her ikisi hakkında ne düşündüğünü anlatmış olur. Babasına göre de Ivan aralarındaki en kötü kişidir. “Ivan kimseyi sevmez; Ivan gibi insanlar bizden değildir, havaya kalkan tozdur onlar.” S.255. Dimitri’ye olan öfkesinin bir nedeni de Katya’ya olan aşkıdır. Ancak kibri o derecedir ki bu aşkından bile vazgeçmeyi başarabilmiştir. Ivan bir ateisttir. Daha doğrusu Tanrı’nın varlığını kabul etse de işlerin yürüyüşünden şikâyet etmektedir. Bu konuya daha sonra tekrar değineceğim. Ivan aile içinde bir denge noktasıdır. Onu pek sevmeseler de herkes ondan çekinir. Öyle ki işleneceğini herkesin bildiği cinayete (aynı
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı Pazartesi
’deki gibi) ancak Ivan’ın engel olabileceği düşünülmektedir. Ivan ise bir Karamazov olmaktan tiksinmektedir adeta. Uzaklaşmak istemektedir bu ailenin tüm fertlerinden. Bir tek Alyoşa ile konuşur, diğerlerinden özellikle uzak durur. Alexey “Alyoşa” Karamazov: Tüm karakterler içinde en iyi olan insan. Dürüst, alçakgönüllü, yardımsever.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
’nin deyimiyle yüce ruhlu insan. Tanrı inancı olan bir genç. Sanırım Alyoşa’yı en iyi aşağıdaki cümle özetliyor: “Alyoşa, dünyada hiç kimsenin kötülük etmek istemeyeceği, hatta edemeyeceği inancındaydı”. S.166 Yukarıda da görebileceğiniz gibi saflık derecesinde iyi bir insan.
Budala
Budala
’daki Mişkin ile birçok benzer özelliği var. Kitaptaki tüm insanlara yardım etmek istiyor. Ancak her seferinde de insanların karanlık yüzü ile karşılaşıp adeta şok geçiriyor. Anlayamıyor insanları. Roman boyunca Alyoşa’yı birilerine yardım etmeye çalışırken okuyoruz. Kendi faydası için yaptığı hiçbir icraat yok. İnsanlar için kederlenen bir ruha sahip. Kitabın 139. Sayfasında şöyle bir cümle geçmekte: “Karamazovluğun özü şudur zaten: şehvet düşkünlüğü, para hırsı, ermişlik!” Bu cümledeki tek olumlu kelime olan ermişlik, Alyoşa’ya ithaf edilmiştir. Ailedeki tek gerçek manada iyi insan. Smerdyakov: Fyodor Pavloviç’in gayri meşru oğlu. Smerdyakov’un annesi, evsiz, sokaklarda yaşayan saf ya da daha belirginleştirmek adına aklı gitmiş bir kadındır. Kimseye zararı yoktur. Kimseden de yardım istemez. İnsanlar acıyıp ona bir şey verdiklerinde ya geri verir ya da verilen hediyeyi başka birine verir. İşte bu zavallı kadın ile ilişkiye girer Fyodor Pavloviç, muhtemelen tecavüz eder ve bu ilişkiden Smeryakov dünyaya gelir. Bebeği sokağa atmaz Fyodor Pavloviç, eve alır ancak hiçbir zaman da oğlu gibi davranmaz. Evinde bir hizmetçi, bir aşçıdır sadece. Pavloviç’in mirasında hiçbir hakkı yoktur. Kardeşleri de hiçbir zaman kardeş gibi görmezler onu. Aşağılık kompleksini en ağır derecede yaşamaya mecbur bırakılmıştır. Bu da onda sadist bir ruha sahip olmasına sebep olmuştur. “Küçükken kedileri asıp sonra da onları törenle gömmeyi pek severmiş.” S.194 Bazı kötüler vardır, etraflarına zarar verirler. Ama daha kötüleri başkalarını da kötülük yapmaya zorlarlar ya da teşvik ederler. Smerdyakov işte böyle bir kötü. Çocuklara içinde çivi olan ekmek verip, bu ekmekleri köpeklere yedirtmelerini istemek, tam anlamıyla şeytani bir ruha sahip olmayı gerektirir. Kötülüğün yayılmasını isteyen bir sadist var karşınızda. Çok
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
kitabı okudum, çok karakterle karşılaştım ancak böylesini ilk kez gördüm Smerdiyakov ayrıca çok akıllı ve sinsi bir insan. Kendini bir role adamış ve bu rol onun en büyük kamuflajıdır. Fyodor Pavloviç’i çok iyi bir planla öldürüp suçu Dimitri’nin üzerine yıkmayı başarmıştır. Cinayetin her adımını müthiş bir şeytani zekâ ile planlamıştır. Kuşkusuz bu cinayeti işlemeye karar vermesinde Ivan ile yaptığı bir konuşma etkili olmuştur. Ivan’ın “Tanrı yoksa erdem de yok günah da yok” demesi Smerdyakov’u oldukça etkilemiş cinayetin fitilini ateşlemiştir. Ivan’a hayrandır ancak Ivan için Smerdyakov iğrenilecek bir şahıstır. İnsan yerine koymaz onu. Her karşılaşmalarında ona hakaret eder. Smerdyakov için ise Ivan bir suç ortağıdır. Ivan’ın daha sonraları aklını yitirmeye başlamasında bu pişmanlık etkili olmuştur. Bu durum aynı şekilde
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
’nin de başına gelmiştir. Zira
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
de babasını hiç sevmez onun ölmesini dilermiş. Babası bir cinayete kurban gidince de babasının ölmesini istediği için epey vicdan azabı duymuş hatta sara krizleri bu olaydan sonra başlamıştır. Ivan da benzer şekilde cinayette hiçbir suçunun bulunmamasına rağmen ağır bir vicdan azabı çekmektedir. Zira Smerdyakov cinayetten bir süre önce olacakları üstü kapalı bir şekilde haber vermiştir Ivan’a. Ivan ise söylenenleri kale almamış, şehirden ayrılmıştır. Katerina “Katya” Ivanovna: Dimitri’nin nişanlısı ama aynı zamanda Ivan’ı seviyor. Çok hırslı ve çok güzel bir genç kız. Tipik bir
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
karakteri. Zira acı çekmeyi seviyor. Acıya aşık. Ivan’ı sevmesine rağmen ona acı çektirdiği ve toplum içinde küçük düşürdüğü için Dimitri’den vaz geçemiyor. Kitabın sonlarındaki duruşmada kritik bir rolü var. Açıkçası Dimitri’nin kaderine o yön veriyor ve bunu Ivan’a duyduğu sevgi yüzünden yapıyor. Gruşenka: Belki de alt kesimden bir kız olması sebebiyle üst sınıfa mensup insanlara karşı bir hıncı var. Buradaki kurban da Katya. Hem Fyodor Pavloviç hem de Dimitri kendisine aşık ama onlarla eğleniyor adeta. Gerçi cinayetten sonra büyük bir pişmanlık duyuyor ve aklı başına geliyor ama bir çok şey için çok geç oluyor maalesef. Zosima Dede:
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
karakterleri peygambervari özellikle gösterir. Olacaklar içlerine doğar. Bu romanda da en peygambervari kişi Zosima Dede. Dimitri’yi görünce onun başına gelecekler içine doğar ve birden Dimitri’nin ayaklarına kapanır. Daha sonra öğrendiğimiz kadarıyla Dimitri’nin başına gelecek felaketleri öngörmüştür. Buna engel olmak için çok sevdiği rahip adayı Alyoşa’nın kiliseden ayrılıp olacak felaketlerin önüne geçmesini ister. Zosima Dede Alyoşa için bir idol, yolunu aydınlatan ışıktır. Onun kaybı Alyoşa’yı çok etkiler. Özellikle Zosima’nın ölümünden sonra kilisedeki din görevlilerinin Zosima’nın ardından dedikodu yapmaları onu büyük hayal kırıklığına uğratır. Romanda daha birçok karakter var; Lisa, Grigori, Kolya, Rakitin vs..Zaten
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
kitaplarında karakter sayısı hep fazladır bu yüzden bir deftere not etmek de fayda var. Romanın bir de felsefi yönü var ve bu tartışmalar iki bölümde toplanmış diyebilirim. Başkaldırma (s.333) ve Büyük Engizisyoncu (s.342) Başkaldırma bölümünün konusu aslında bildik bir konu: Kötülük Problemi. Bu sorunsalı ilk ortaya atan düşünür
Epikür
Epikür
. Kötülük sorunsalının temelinde şu soru yatar: Tanrı madem iyi ve her şeye muktedir ise neden dünyada kötülük var? Ivan bu problemi acı çeken, eziyet gören çocuklar üzerinden tartışmaya açmaktadır. Eğer bir çocuk eziyet gördüğü sırada Tanrı’ya ona yardım etmesi için yalvarıyorsa Tanrı nasıl sessiz kalabilir? Bu kısım tipik bir teist-ateist tartışması. Teist tarafı Alyoşa temsil ederken, Ivan ise bilindiği üzere ateist fikirleri savunmaktadır. Bu arada Ivan için koyu bir ateist diyemeyiz. Sadece sitemdeki bazı aksaklıklar olduğunu dile getirmekte ve bu aksaklıklar olduğu sürece bir inanca kavuşamayacağını belirtmektedir. Tanrı’yı inkâr ettiğim falan yok, Alyoşa, yalnızca biletimi saygılarımla geri veriyorum o kadar…S.341 Tartışmanın sonundaki şu cümle basit bir cümle gibi gözükse de çok derin bir anlam taşımakta. “Sen şimdi sağa gideceksin Alyoşa, ben ise sola gideceğim.” Bu sözü tam restoran çıkışında bir veda sözü gibi söylese de burada denmek istenen Alyoşa’nın Tanrı yolunda gideceği, Ivan’ın ise şeytanın yolunda ilerleyeceğini ifade etmektedir. Bu kesin bir yol ayrımıdır. Alyoşa’nın Tanrı’yı bulup bulmadığını bilemiyoruz ancak Ivan’ın en azından kafasında yarattığı şeytan ile tanıştığını ilerleyen sayfalar görüyoruz. Diğer önemli kısım ise Büyük Engizisyoncu. Bu kısımda Ivan yazdığı bir şiiri Alyoşa’ya okur. Şiirin konusu ise bir engizisyon yargılamasıdır. Ancak burada yargılanan Hz. İsa’nın kendisidir. Engizisyonun başındaki kardinal İsa’yı birçok şeyle suçlar ama en büyük suçun insanlara özgürlük ve irade vermesinde olduğu ifade edilir. İnsanların özgürlük değil kontrol altında tutulmak istediği insanlara özgürlük vererek onlara en büyük kötülük yapıldığı söylenir. Bu kısımda aslında Hristiyanlığın doğuşundaki felsefe ile mevcut bakış açısı arasındaki derin uçurum gözler önüne serilir.
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
okurda derin izler bırakan bir eser. İnsan ruhunu gözler önüne süren bir başyapıt. Eğer fırsat bulabilirsem ilerleyen yıllarda bir kere okumayı çok isterim. Son olarak özellikle
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
kitapları ile alakalı okuma sıralaması yapmak tavsiye edilir. Evet, ben de bunun faydalı olacağını düşünüyorum. Özellikle
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
’yi tam olarak anlayabilmek için ancak bunu yapmaya zamanınız yoksa
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
öncesinde
Stefan Zweig
Stefan Zweig
’ın
Üç Büyük Usta
Üç Büyük Usta
kitabındaki
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
kısmını okumanızı tavsiye ederim. Size
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
ve kitapları hakkında epey fikir verecek, bir okuma perspektifi kazandıracaktır.
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · İletişim Yayınları · 202034,5bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
391 görüntüleme
Engin Mavi okurunun profil resmi
Açlık şekerimi yükselten, bu kitaba iyice acıktığımı hissettiren bir inceleme oldu. Zaten uzun süredir kütüphanemin rafında kendisiyle gözgöze gelip birbirimizi süzüyorduk, rafından iyice çekip alasım geldi bu kitabı bu incelemeden sonra. Bu kitabı henüz okuyamamış olmanın verdiği bu utanca son vermeyi planlıyorum cok yakın zamanda. Böylesi büyük yazarların büyük eserlerine hazırlık yapmadan çıkmamak lazım. İncelemede özellikle ön-hazırlık safhasına özel bir önem verildiği belli oluyor. Dersine iyi çalışılmış ve iyice ısındıktan sonra sahaya çıkmışsınız. Her bir okurun böylesi bir ciddiyetle büyük eserleri okuması gerekir. Ayrıca ara cümlelerdeki şahsi yorumlar/çıkarımlar da oldukça perspektif kazandırmış 👍🏻 Çok boyutlu ve emek verilmiş değerli bir inceleme. Eline sağlık
Özgün Coşkun
Özgün Coşkun
🙏🏻👏🏻
Özgün Coşkun okurunun profil resmi
Çok teşekkürler yorumunuz için. Evet kitaba başlamadan önce bir ısınma süresi geçirdim. Bu kitabın hakkını vermek için hem kitabı okurken hem de öncesinde bir alıştırma süreci geçirdim. Faydasını da gördüm. En yakın zamanda sizin de okuyup inceleme yapmanızı bekliyoruz
L. G. okurunun profil resmi
Hocam emeğinize sağlik. Kitabı çok güzel özetlemiş, bize sunmuşsunuz.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
kitapları gerçekten muhteşem. Anladığım kadarıyla siz hepsini okumuşsunuz. Güzel karşılaştırmalar yapmışsınız. Ben
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
okudum. Karakterleri biliyorum. Roman olmasına rağmen karakterlere hayranım. Şimdi
Budala
Budala
okuyorum. Gerçekten Rus Edebiyatı muhteşem.
Özgün Coşkun okurunun profil resmi
Merhaba. Öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim. Maalesef tüm
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
kitaplarını ben de okuyamadım. Arada eksikler var. Umarım bir gün tamamlarım. Ancak okuduklarım arasında şu ana kadar beğenemediğim çıkmadı. Hepsinin ayrı yeri var. Mesela sizin okuduğunuz
Budala
Budala
'yı da çok beğenmiştim. Bu arada size katılıyorum, Rus klasikleri gerçekten muazzam.
Furkan Bozdağ okurunun profil resmi
Tebrik ederim. Yine çok güzel bir inceleme olmuş 👏
Özgün Coşkun okurunun profil resmi
Çok teşekkürler yorumunuz için.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.