Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Şimdi ben uykusuzum, yalınayağım, kendimle meşgulüm!
Bir ölüm neleri götürür kendiyle birlikte? Bu soruyla başlayalım incelememize. Tarih 6 Şubat, ölümü konuşmak, ölüm üzerine düşünmek hatta ölümden başka hiçbir şey yapmamak günü bugün, istemsizce! Eserin kahramanı intihar eden Başak. Bir söz vardır, “ölenle ölünmüyor,” sormak gerek geriye kalınca da yaşanabiliyor mu, diye. Dışarıdan baktığında nefes aldığın görünüyor ve bu alışverişi “yaşamak” diye adlandırıyorlar. Hatta şairin biri kalkıyor “
Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim
Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim
,” diye roman yazıyor. Yaşayabilene, uğruna yaşadıkları nefes alanlara güzel elbet. Tutunacak dalı toprağın üzerinde kalanlara güzel. “Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürür,” diye bir söz okumuştum. Öyle haklı ki… Bacasında tüten dumandan belli oluyor evin içindeki ölüm kokusu. Ve bir yere o koku sindi mi nasıl havalandırırsanız havalandırın çıkmıyor. Yeri geliyor çıkmasın istiyorsun, odasına dokunmuyorsun mesela, ondan geriye kalan eşyalara hatta evin kapısında duran ayakkabılarına. Özlemek bile kelime olarak yalınkat kalıyor: “Özlemek duvarları en yüksek, kaçılması en zor hapishaneydi. Özlemekti onun hapishanesi.” (s. 14) Burada “umudu üzmek” diye bir deyim kullanıyorlar, umudunu yitirmek anlamında. (s. 18) Saramago’nun bir kitabı var, bilir misiniz:
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
. Eser bölümler halinde kaleme alınmış, geçmiş ve gelecek iç içe bu bölümlerde. Başak bir var bir yok. En çok yok. Artık bu dünyada olmayan biri ile bir diğer bölümde karşılaşıyor ve onu ölüme sürükleyen nedenleri çözmeye çalışıyorsunuz. Ama bir ölümün ardından bunu yapmak öyle zor ki… Sevilen birinin ardından yapılan otopsiyi izlemek gibi. Ölüme engel olamıyor ancak ardında yatanı çözmeye çalışıyorsun. Öyle kolay değil çözmek, hele ki kaleme alan
Barış Bıçakçı
Barış Bıçakçı
olunca. İkinci Yeni topluluğu vardır edebiyatımızda. Amaçları verilen duyguyu anlatmak değil hissettirmektir, anlamdan uzaklaşırlar. Yazarın kalemi de öyle adeta… Sağlıklı bir ruhun anlaması, anlamlandırması hayli zor. Anlayabiliyorsan, hayat senin için bir o kadar daha zor. Yurt Dışı Öğretmenlik Sınavı için Ankara’ya gitmiştim geçen hafta sonu. Sınava girdiğim okulun karşısında bir kafeye benim adıma bırakılmış eser. Üzerinde bir not: “Hatırlamak yalnız bırakır. Ankara.” İnsan nasıl olur da böyle karşılaştığı bir kitabı erteleyebilir? Daha dönüş yolunda başladım okumaya. Hatırlamak mı yoksa hatırlamamak mı yalnız bırakıyor bilemedim. Hatırlanmak, hafızalarda yer edinmek istiyor insan. “Ben hep bir şarkının ellerindeydim,” diye fısıldadı Başak, “bu yüzden aranıza karışamadım.” Kimi şarkılar emin eller değil, tıpkı kimi insanların olduğu gibi. Ve hangi nedenle olursa olsun insanların arasına karışamayan insan o kadar çok ki… “Bir şey sunulmuştu bana, bir hediye, bir meyve. Ama ben o meyveden tadamadım, gök erik gibi kaldı avucumda dünya.” Ne der
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
Dokunmadan isimli eserinde “Ölecektim. Öyle yaşlanıp elden ayaktan kesilince değil üstelik, bugün yarın. Belki yeni bir mevsim göremeden, tek bir yeşil erik dahi yiyemeden, kıymetli defterimin sonuna gelemeden…” Her ölüm erken ölüm derler ama öyle zamansız öyle apansız ki kimi ölümler...
Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra
Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra
Bir ölümün topografisi. Bir ölünün ardında kalanlarda bıraktığı iz. Dolmayan, doldurulamayan boşluk hissi. Ancak yaşayanların anlayabileceği, yakından uzağa yayılan ama herkeste bir parçası var olan duygu. Hani derler ya “anlatılmaz yaşanır” diye. Anlatılamayan ama okunacak bir eser. Duyguyla okunması temennisiyle…
Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra
Bir Süre Yere Paralel Gittikten SonraBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20202,502 okunma
·
1.798 görüntüleme
Nida Yazıcı okurunun profil resmi
Çook güzel bir inceleme olmuş. Kitabı, kahramanını, yazarını, ölümü yazmamış adeta iliklerimize kadar hissettirmişsiniz. Elinize yüreğinize sağlık 🙏🙂
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum. 😊
Piraye okurunun profil resmi
“Dudakların ağzımda gözyaşı mührü.. Ömür hanım öyle bir acı ki bu, ölen yaşayanda her gün yeniden ölüyor. Yaşayan ağlamadan kimseyi sevemiyor.“ der
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
ve ne güzel o acıyı tam olması gereken cümleye oturtmuş diyorum. Kitaba yazılan nota katılıyorum.” Hatırlamak yalnız bırakır…” hediye kitabı paylaştığında da uzun uzun bakakaldım o söze ve çok düşündüm üzerinde. Gerçekten öyle; çünkü hatırlamak zorundaysanız artık o yok, yokluğunu hatırlatan boşluk ve eksiklik hissi…Ve yalnızlığın kaçınılmazlığı… Yazarımızın kalemiyle henüz tanışmadım ama kitaba 9 puan verdiğine göre okumalıyım vakti geldiğinde dedim. Emeğine, kalemine sağlık incelemelerini hep keyifle okuyor olacağım…
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Katkın için teşekkür ederim Piraye...
1 sonraki yanıtı göster
uğur bey okurunun profil resmi
Her zamanki gibi son derece güzel bir inceleme olmuş. Emeğinize sağlık..
Piraye okurunun profil resmi
İnceleme gelmiiş birazdan keyifle okuyacağımmm.
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Şimdiden keyifle Piraye...
Belya N. Çkn okurunun profil resmi
Çok güzel yazmışsınız yine 🙂 bi solukta okudum.
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum. 😊
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.