Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
22 Şubat 2018 İstanbul Ahmed abime; Mektubuma yeni başlamış gibi görünüyorum değil mi abi, ilk hitap edişimmiş, ilk cümleye başlayışımmış gibi. Yok ama. Sana mektup yazmayı dördüncü deneyişimdir bu. Sen nasıl yazıyordun ki acaba, canından çok sevdiğin Leylin'e? Hiç düzeltmeden içinden geldiği gibi mi, yoksa törpüleyerek mi? Ah, evet. Okudum onları. Leylâ ablama yazdıklarını. Affet, girdim özeline. Şahit oldum nasıl sevdiğine, fedakarlıklarına, acılarına, hayatına abi. Okuyamadım ama hepsini, mektupların varmış hani; alıcısını bulamayan. Hah işte, onları okuyamadım ben. Ah be, keşke görseydim, okuyabilseydim hepsini. Sövme bana, Leylâ ablamın cevaplarını merak etmedim mi sanıyorsun? Sadece mektuplarını da değil, senin elinden çıkan her şeyi okuyabilseydim keşke. İster miydin ki senin şairliğini böylesine seven bir insan olsun? Senin Leylâ ablamı sevdiğin gibi olamaz belki –belki?!- ama biz de severiz be abi. Seninkinin yanında esamesi okunamayacak olsa da ben de değer verebilirim nihayetinde. Hem de senin gibi görüp tanıyarak, konuşarak da değil. Bak, hiç tanımadan, sadece okuduklarını bilerek hem de. Bu konuda kendimi senden üstte sayabilir miyim? Hayır mı? Öyle olsun. İlk okuyuşum seni. Ne ayıp değil mi ama?! Oysaki sen herkesin -kızma ama evet, herkesin- okuması gereken birisin. Hem de okurken de "bu nasıl aşktır?", "bunu diyebilmek yürek gerektirir", "nasıl bir adamın mektuplarını okuyorum ben" ve "bunların yazıldığı kadın nasıl biri ola ki?" diye sorgulayacağı biri de, aynı zamanda. Aşk, sevgi diyorum ama abi, aşk mıdır seninki? Değildir bence. Hem zaten bizim zamanda aşk ayağa düştü, seninki öyle adlandırılsa seni aşağılamış oluruz. Bambaşka bir şey seninkisi. Yeni paragrafa geçiş yaptım. Çünkü o arada bir sürü kelime karalandı abi. Ne olduğunu bulmaya, adlandırmaya çalıştım senin Leylin'e olan sevgini. Ama yok. Bulamadım. Bulabilecek bir kelime dağarcığına sahip olmamakla birlikte, adlandırmaya gerek de yok hani. Seviyorsun ki işte. Evleneceğini öğrenince, "Evleneceksin demek? Herhal çocuğu sevdin! İnşallah mesut olursun canım." diyecek kadar, kendi üzüntünü yazarken Leylâ ablamın üzüleceğini bildiğinden kısa kesip ondan bahsetmeye devam etmek isteyecek kadar, onun kocasına selam yollayıp "Gözlerinden, burnunun, üst dudağına düşen fark edilmez incecik gölgesinden öperim canım. Öperim ömrüm..” diyebilecek kadar. Bak abi bunu yazınca aklıma ne geldi, ya kocası seninle konuşmasını istemeseydi? Ne yapacaktın o zaman? Hep yazdığın -ve okurken bizi (Ne? Bir okuyan benim mi sandın?) kahreden- gibi; öldürecek miydin kendini? Kıyacak mıydın o mücadeleci, haksızlığa göz yumamayan ve tüm o güzel şiirlerin (evet, ablamdan tavsiye istediğin yerleri de biliyorum, şaşırma artık.) arkasındaki ruha? Neler yaşamışsın, bi Leylâ ablamın düzensiz -hep de geç- mektuplarıyla mutlu olurdun tabii. Sürgünlerden kaldırabilseydin başını, mutluluğu da tadabilirdin belki. Hastalıktan bir de bak. Ne çok hasta oldun be abi, sanki sağlıklı olsan mutlu olacakmışsın gibi sağlığına kavuşamadın bir türlü. İkisi de olamadı zaten. Tekrar geliyorum, anımsatmak olacak biraz ama (Unuttuğunu kastetmiyorum hayır, bir anlığına bile unutacağına inanmam, sen söylesen de inanmam abi. Leylâ ablaya yazdıklarına güvenirim çünkü ona yalan söylemezsin sen.) Nasıl sevdin abi? Sadece mektuplarının sonundaki kelimeleri bile toplasak bir aşk mektubu eder. Hiç mi hiç umut vermemesine rağmen hem de Leylâ ablamın. Hep dost gibiydin onun için sen. Ama o sana neler nelerdi... Senin de dediğin gibi: "Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş... Hepsi. En çok da en ilk de Leylâ'sın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun." Eh, bu sözün üzerine daha ne diyeyim ki ben? Sana sormak istediğim ama cevabını alamayacağım çok soru var. Sevdiğini görmek için delirip onu gördükten sonra ayrılacağınız ve evinize döneceğiniz zamanı düşünerek kahrolmak ne be abi? Herkes seni tutuyor biliyor musun, ah zalım Leylâ diyorlar onun için. (Ben de diyorum ama seni yeni okuduğumdan, duygularımın tazeliğinden abi, kızma lütfen.) Ahmed Arif seni böylesine severken--- Şimdi. Olmadı ki bu. Sanki sen isminle tanınmışsın da meşhur bir adam Leylâ'yı sever gibi oldu. Yok. Öyle demek istemem ben, çünkü sen ona olan sevginle Ahmed Arif olmuş adamsın. Düzeltiyorum bak: "Seni böylesine seven bir Ahmed Arif varken" Nasıl? Daha uygun oldu mu? Senin gibi cümle kuramıyorum affet. Ben de isterdim burada iki mısrâ döktürmek falan ama işte, olmayınca olmuyor. Dönüyorum şimdi tekrar: Seni böylesine seven bir Ahmed Arif varken, sen nasıl onu onun gibi olmasa da –kimse de beklemiyor zaten bunu- beraber olacak kadar sevemedin diyorlar. Diyoruz işte, neyse. Haklılar be abi. Okurken seni, yazdıklarını, düşündüm hep "Leylâ abla ne demiştir ki buna cevaben?" diye. Ne diyebilmiştir ki? Onu sıktığından değil, hayır. Senin yazdıkların öyle şeyler ki ne cevap vereceğini şaşırır insan. Altta da kalır tabii, her türlü. Mütevazı desen nereye kadar, böbürlense nereye kadar. Çok zor duruma düşmüş benim ablam. Sen düşürmüşsün onu bu duruma ama üzülme, biz sendeki mektupları göremesek de –harbi, ne yaptın onları?- eminim ki üzmemiştir o seni. Hem, nasıl üzsün ki, senin gibi seveni bulmak kolay mı, bir de üzme lüksüne sahip olsun? (Bulmak kolay mı dedim de, kim isterdi senin onu sevdiğin gibi sevilmek acaba, istemezdim bak ben. İki tarafa da yazık değil mi?) Biraz önce son cümlelerimi yazarken yavaşladım abi, aklıma geldi çünkü. 15 Ocak 1957. O gün yazdığın mektup. Daha önce hiçbir kitap okurken ağlamadım abi. Bir seninki işte. Dahası da olur tabii ama ilkler unutulmaz ya... Neyse, konudan saptım bak, mektuba gelelim; Leyla ablanın mektubunu ona geri yolladığını söylediğin olan hani. Maddelemiştin bir de tüm diyeceklerini. Üzmüş seni Leylâ abla ("ablam" değil, "abla", hatırladım çünkü kırgınlığımı. Sana ne oluyor deme, ağladım ya işte, önemsedik demek ki canım, sen de!) ben de üzüldüm. Senin amacının kötü olmadığını biliyorum ama ben, Leylâ abla yanlış anlamış sadece. Üzme sen kendini. Üzülmeseydin keşke. Buz tutmuştu o mektubun bak. Yine sevgi doluydu ama mesafe mi sokmuştun biraz, bir şey olmuştu. Hem Leylâ'yı şiir yazmaya teşvik eden sen değil misin? Nankörlüktür bence bu. Öyle demeyeyim mi Leylin'e? Peki tamam. Diyeceğim çok daha ama seni yormak ve de zamanını almak istemiyorum. Ama son bir düşüncemi dile getireceğim sana karşı, bazen düşünüyorum ki; sen mutlu olsaydın da biz seni bilmeseydik mi daha iyi olurdu, yoksa; bu haliyle, senin mutsuz olman sebebiyle bizim seni tanımamız mı daha iyi? Bilemiyorum. Ne burnun kalkıyor hemen? Bi senden bahsetmiyoruz herhalde. Birçok şair için de derim bunları, tek sanma kendini. Yerin de ayrıdır ama artık, bilesin. Sevdim ama seni. Sen Leylâ'dan başkasını sevmeye değer görmezdin belki ama, olsun karşılıksız sevmenin ne düzeyde olabileceğini okudum zaten senin elinden. Diyarbakır'a benden selam olsun. (Karpuz da yollamak istemiştin bak, canım çekmişti. Biz istesek umurunda olur mu hiç?!) Sevgilerimle, (İmza) *** Buraya kadar olan kısım Ahmed abimeydi. Buradan sonrası ise asıl inceleme denebilecek şekilde; kitap hakkında bilgiler, benim birkaç(!) lafım (çoğunluğu bu oluşturuyor, çaktırmayın) ve teşekkürümden oluşuyor. ^^ *** Sitede takip ettiğim bir okurun bu kitabı okuduklarına eklemesiyle başladı her şey. Hayır, hayır. Hikaye anlatmaya geçmiyorum bu sefer de, merak etmeyin. Ahmed Arif'i hiç okumadım daha önce. Okusam da şiirlerinden başlarım diye düşünüyordum ama işte, o paylaşımı görünce ben de eklemek istedim okuyacaklarıma. Ekledim eklemesine de hemen okumayı düşünmüyordum ki, daha okuyacağım bir sürü kitap vardı sırasını bekleyen. Ama
Yaren
Yaren
yorum yaptı, ben de okuyacağım beraber okuyalım diye. Çok mutlu oldum çünkü kendisi sitede sevdiğim okurlardan birisiydi ve birkaç gün sonra da okumaya başladık. Böyle tanıştım işte Ahmed Arif ile, alelacele. Nasıl hazır olunabilirdi bir kitap veya yazar/şair için bilmiyorum ama erteledikçe ertelediğimi düşününce şans eseri sayabiliriz. Kitabın ön sözünün "Mektup, mektubu yazan ve gönderen ile mektubu alan ve okuyan arasındaki gizlidir." diye başlamasıyla birbirini desteklercesine Leylâ Erbil başta yayınlamak istememiş mektupları. Kendisi öldükten sonra basılması düşüncesindeymiş ki sonradan Ahmed Arif'in oğlu Filinta Önal ile tanışıp onun da onayını alınca yayınlanmasını kabul etmiş. İyi ki de etmiş ama ölmeden önce kitabı görmek istediğini dile getiren Leylâ Erbil ne yazık ki kitabın basıldığını görememiş. Hepsini birlikte kitap olarak okuyabilseydi pişmanlıkları olur muydu acaba, insan düşünmeden edemiyor... Mektuplar 1954-1959 yılları arasında ve 1977'de de son bir mektup olarak yazılmış. Ahmed Arif kesinlikle düzgün konuşan birisi değil, kitabın içerisinde sansürlenmiş bir sürü küfür var. Birkaç tanesini de Ahmed Arif'in kendisi sansürlemiş. Genel olarak mektupları okuduğunuzda üzülüyorsunuz onun için evet ama Leylâ'ya yazdıklarıyla Leylâ'ya da üzülüyorsunuz. Özellikle Ahmed'in yüceleştirdiğini okuyunca Leylâ'yı; Leylâ ne hissetmiştir, ne düşünmüştür, ne cevap vermiştir, ne yapmıştır da bunları hak etmiştir gibi düşüncelerde buluyorsunuz kendinizi. Tanrılaştırmak dedim ama, nasıl bir tanrılaştırma? "Seni Tanrı gibi değil, Tanrı kavramını Leylâ gibi seviyorum. Yoksa korkunç bir şey olurdu. Ömrümce; kıyamete dek elimi bile değdiremeyeceğim Tanrıyı neylerim ben?" kendisinin ağzından tam olarak böyle işte. Okurken sürekli sayfa sayıma baktım, nasıl bağlanacak, nasıl bitecek bu mektuplar diye ve okunmadık sayfa sayısı azaldıkça kalp atışım hızlanmaya başladı. Bittiğinde de o duygu yükünü boşaltmam gerektiğine karar verdim ve işte şu an buradayım. Dört yıla yakındır bu sitede olup da tek bir inceleme yapmadan, sadece takip ettiğim okurların incelemeleriyle yoluma devam eden biriydim ben. İnceleme yazmak bir süredir aklımdaydı ama kendime güvenim yoktu ve utancım vardı. Nasıl yazacaktım ben bir kitap hakkında kendi düşüncelerimi de insanlar okuyacaktı onu? Böyle düşünürken tabii çok sevdiğim cânım okurların da teşvikiyle (üstünkörü geçmeyeceğim bu konuyu tabii ki, huyum değildir) yazdığımı yayınlama kararı aldım. İlk inceleme yazdığım kitap da Ahmed Arif oldu, mutluyum. Teşekkürler iki inceleme uzunluğunda olan bu yazıyı okuma zahmetine katlandığınız için -kaç kişi kaldıysanız artık. Benim için asıl önemli kısım burası ama. Beni inceleme yazmaya teşvik eden insanlara teşekkür ettiğim kısım yani. Başlıyorum: Şu an kendisi burada olmasa da başlıca destekçilerimden Beyza (Horselover), ben tam incelemeye başlamışken bana "neden inceleme yazmıyorsun, yazmalısın" diyen
Tubew
Tubew
, kendisinden inceleme yazmamı istediğini duyunca şok olduğum
Semih Doğan
Semih Doğan
abi, yazıp yazıp sildiğim incelemelerimi bilen ve ben okurdum diyen tek kişi olma özelliğini taşıyan
Oğuz Aktürk
Oğuz Aktürk
(güzel inceleme okumak istiyorsan git kendinkilerinin üzerinden geç :p), kendisinin hesabı bulunsa hesabına şu an girmeyen ama vakti zamanında yine ısrarda bulunup cesaretlendirmeye çalışan canım https://1000kitap.com/ulalume/Duvar/'m, ilk tanıştığımız zamanlarda bana söyleyen ama benim o zamanlar hiç oralı olmamamdan ısrarı kesen ve sitedeki profilini ne yazık ki boş tarlaya çevirmiş
Freyja
Freyja
, hiç muhabbetim olmadan sadece takip ettiğim ama bana mesaj atıp yazmalısın diyen, kendisi bilmese de benim için çok değerli olan sayın
zeyneb
zeyneb
, kendisinin ilk incelemesine şahit olduğum ve beni de gaza getirmeye çalışan -ki göründüğü üzere işe de yarayan-
Hayriye Ç.
Hayriye Ç.
ve incelemenin puanlamadan çok daha iyi olduğunu söyleyerek benim de inceleme yazabileceğimi ve yazmamı sabırla bekleyeceğini söyleyen https://1000kitap.com/mukkef/Duvar/. Hepinize çok ama çok teşekkür ediyorum. Artık ben de başkalarını inceleme yazmaya teşvik edebilirim. ^-^ Buraya kadar okuyan –ya cidden, gelen var mı buraya kadar, amma uzun oldu- herkese sonsuz teşekkürler. Sabrınızdan ötürü de seviliyorsunuz ayrıca. *-* Ee, nasıl bitiriyoruz incelemeleri? Öylece bırakmalı mıyım? O kadar mı? İyi, kolaymış. Değilmiş. Buradan benim çenemi açtırmamanız gerektiğini anlamış bulunmaktasınız. Son olarak, ama son olmayarak; (buna last but not least deniyor da Türkçede ifade edemedim) bu ilk ve muhtemelen en uzun incelememi de burada arada tartışmalar yaşasak da en uzun süredir konuştuğum şahsa ithaf ediyorum. Üzerimdeki en büyük destek onunkiydi. Özleneceğini bilsin ve var olsun. ^^
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,2bin okunma
··
1.294 görüntüleme
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Ahmed Arif'e mektup şeklinde kitap incelemesi harika fikir. Ben diyorum gençler çok iyiler diye, maşallah size. Benin en çok sevdiğim şairdir kendisi. Şair hakkında bir sürü kitap okudum da bir bu kitabını okumadım. Kütüphanemde de durur senelerdir. Okumama nedenim üşengeçlik değil. Kitabı her elime aldığımda bir utanma gelir bana. :)))
Yağmur okurunun profil resmi
Teşekkür ederim abi, beğenmene çok sevindim. Senin beğenmen çok değerli benim için, biliyorsun. İki insanın özelini okuyacağımızı düşününce beni de biraz tedirgin etmişti. Ama kitabın basılmasıyla okunması gerektiğini düşünüyorum, okursan eğer senin incelemeni de merakla bekliyor olacağım. ^^ Teşekkürler zaman ayırıp okuduğun için abi, var ol. Saygılarımla. ^^
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Aslında hiç şaşırmadım biliyor musun? Senden böyle bir yazı çıkabileceğini daha en başından beri bildiğimden dolayıydı o ısrarlarımın hepsi. Çünkü biliyorum, insanın yazısının olgunlaşması yaşa bağlı değil, yaşadıklarına ve bu yaşadıklarını nasıl özümsediğine bağlıdır. Sen Ahmed Arif ve kendinin de yaşadıklarını o kadar iyi harmanladın ki Yağmur, eminim ki içinde oluşan duygusal reaksiyonlarının hepsini anlatmaya kalkışsaydın daha bu yazının en az 2-3 katı kadar yazı ortaya çıkardı. Zamanla bu da olacak, bak görürsün. İnceleme türü olarak bu özgün tür, gerek şiire şiirle karşılık veren ya da mektuba mektupla karşılık veren incelemelere dallandığı sürece bu site de binbir çeşit renk ile dolmaya başladı. Sen de bu sitedeki incelemeci renklerinin en parıldayanlarından biri olacaksın, siteye 6 ay giremeyecek olsam da, bunu biliyorum. Esas ben sana teşekkür ederim, böyle bir fikir mühendisliği işi içinde benim de aktif olarak alıcıyı harekete geçirme işlevinde bulunduğumu belirttiğin için. Fakat zaman geçtikçe araç olarak belirlediğin bu yazılar senin amacın haline gelecektir. Çünkü insan potansiyelini keşfettiği sürece yazmaya hatta yazılarıyla yetinemediği sürece başka şeyler de yapmaya devam eder. Uzun olsa da sıkmayarak okunan incelemeler grubunda artık senin de adın altın harflerle yazılıdır. Tebrik ederim, Tuba'nın dediği gibi bu başarı ne kadar orada ismi yazılan okurların ve senin kolektif bir başarısı olsa da, iş hep sende bitiyordu. Ve sen, bugün bunu başardın. Kendini ödüllendirebileceğin en masum duygu bundan sonra saf bir mutluluktur. Sevgiler. :)
Yağmur okurunun profil resmi
Uzun süren ısrarlarına sonuç olarak evet işte oldu sonunda. Okumak her zaman yaptığım bir şeydi de yazmak fiilini herkes beceremez diye düşünüyordum. Ya ben yanlış düşünmüşüm inceleme yazmanın marifet gerektirdiğini ya da yazabiliyormuşum. Veya da hiçbiri; bu insanların hepsi nazik. Bunun 2-3 katını yazsam artık kitap çıkarmaya gidebilirim bence, insan her ne kadar ben yazayım, okumak isteyen çıkmasa da olur diye düşünse de yine de içinden tek bir tane bile olsa okuyucusu olmasını ister ve o uzunlukta olunca pek mümkün görünmüyor. ^^ 3. paragrafının son cümlesi; ilk incelememi Mart'tan sonra paylaşmak istemememin ilk sebebi. Senin adını geçirmesem olmazdı, dediğim gibi büyük desteğin var bu adımı atabilmemde, senin adının yakınlarında bir yere yazıldı yani? Sevindim. Ahmed Arif'in etkisini görmezden gelemeyecek de olsak, teşekkür ederim dediklerin için. Genel olarak da yorumun ve okumaya değer görüp zaman ayırdığın için. Var ol. ^^
Necip G. okurunun profil resmi
Yağmur harika bir inceleme kaleme almışsın. Ama iş yerinde çok hızlı okumak zorunda kaldım:) Oysa daha ağırdan alıp tane tane okumak gerekir bu yazıyı... İçinde o kadar çok şey var ki... Her şeyden önce bize 'başkasının mektubunu okuma' ayrıcalığını yaşatmışsın:) gerçekten de bu mektubu defterinin arasında gizlice bulmuş, okumuş gibiyim:) O kadar içten ve samimi olmuş ki... Ahmed Arif, benim gibi şiirden 10 km uzak yaşayanları bile hiç beklemedikleri anda yakalayan, kendine hayran bırakan bir şair... Gerçekten hakkını teslim etmişsin bu inceleme ile... Kalemine, emeklerine sağlık... Lütfen daha sık yaz... Sevgilerimle...
Yağmur okurunun profil resmi
Necip abi, yazdığın incelemelere hayran olduğumdan bunları senden duymak benim için tarif edilemez bir duygu. Çok da derin okuma ama abi, sevmediğin bir şey bulursun, hiç istemem öyle olmasını. :)) Pek şiir okumayan birisi olarak Ahmed Arif gerçekten de yüreğime taht kurdu. Başka şairler okumadım evet ama okusam da yerini muhafaza edebileceğini bildiğimden çok rahat konuşabiliyorum. Umarım sen de şiirle yakınlaşıp bize güzel incelemeler tattırırsın. Tekrar tekrar teşekkür ederim zaman ayırdığın, okuduğun, yorumun ve güzel düşüncelerin için. İyi ki varsın, saygılarımla. ^^
Semih Doğan okurunun profil resmi
O kadar duygulu olmuş ki, akşam evde tekrar okuyacağım sakin kafayla. Ahmed Arif'e mektup yazmak şahane bir fikir. Ve bu mektup tekrar okunmayı kesinlikle hak ediyor... Açıkçası inceleme yazmak asla bir marifet değil Yağmur. Çok fazla beğeni almak da marifet değil. Birilerine doğru bilgiyi vermek, onların yüreğine dokunabilmek ve birilerinin de o kitabı okumasına yönlendirebilmek marifet bana göre. Sen inceleme yazmadan da bunu başarıyordun. Şimdi ise cümlelerinle başardın. Bu incelemeyi okuyup da etkilenmeyen hiç kimse olmayacaktır bence. Ellerine sağlık. Devamı gelsin lütfen :)
Yağmur okurunun profil resmi
Teşekkür ederim abi, beğenmesini özellikle istediğim birkaç insandan birisin sen de. Dediklerinin değerini söyleyemiyorum bile. :D Evet, yorumlarla vardım bugüne kadar daha çok ama artık incelemelere yönelmenin zamanı geldi de geçiyordu neredeyse. 4 yıl yani bu... Geç bile kalmışım. Önceden okuduklarıma yazmadığıma üzülüyorum ne yazık ki. :c Umuyorum ki gelecek abi, bu uzunluğa rağmen nasıl okudunuz onu anlayamıyorum ama, çok uzundu. :D Teşekkürler desteğin için de, iyi ki varsın. Saygılarımla. *-*
Ferah okurunun profil resmi
Yağmur Hanım, inceleme işini müsait olduğunuz bir zamanda lütfen bana da öğretin. Hakikatten tam anlamıyla anlatma ifade etme özürlüyüm. Kaleminiz siteden eksik kalmasın.
Yağmur okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ferah Hanım. Sizin yazdığınız iletilerde nasıl bir yazma kabiliyetine sahip olduğunuzu biliyoruz, onun için lütfen anlatamadığınızı söylemeyin. :) Benim yazmamın asıl kaynağı da yine Ahmed Arif, yani kitaptır. :)) Teşekkür ederim yorumunuz ve okumaya değer gördüğünüz için. Var olun, efendim. ^^
5 sonraki yanıtı göster
Büşra Nur okurunun profil resmi
Yaa sen gizli bir cevhermişsin de haberimiz yokmuş. *.* Gözüm gönlüm açıldı. Beynim dinlendi incelemeni okuduktan sonra. ^^ Tabii birde bu kadar güzel kalemin varken bir daha inceleme yapmazsan tependeyim bilesin. ;*
Yağmur okurunun profil resmi
Bir yazar adayından bu lafları duymak benim için ne kadar mutluluk verici tahmin dahi edemezsin Muhayyelll. Çok teşekkür ederim güzel düşüncelerin için, önceki yazmadıklarıma pişman olmaya başladım bile. Kesmeyi düşünmüyorum ama bu incelemenin güzelliği kitaba da bağlı tabii. Asıl marifet onun hissettirdiklerinde. Teşekkürler tekrar, cansın. ^^
8 sonraki yanıtı göster
Quidam okurunun profil resmi
Kalemi bir daha elinizden bırakmayın, Yağmur Hanım. Bunu ilk önce kendiniz, sonra insanlık -bizler- için yapın. Şu an ben de duygu yoğunluğuna girdim. Bu da sizin sayenizde oldu. Teşekkür ederim. Yazmalarınızın devamı gelmesi temennisi ile saygılarımı sunuyorum, hanımefendi.
Yağmur okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, yorumunuz benim için çok değerli gerçekten. Ne mutlu bana duygu yoğunluğuna girmenize sebep olmuşum. Umarım sizin de incelemelerinizin sonu gelmez. Tüm içtenliğimle tekrar teşekkür ederim efendim. Saygılar benden. :)
Tubew okurunun profil resmi
Bu başarı hepimizin, bu başarı bu kitabın, bu başarı senin. Yaşasın Yağmur'lu incelemeler! Önceden okuduğum için hava atacaktım ama vazgeçtim, mektuplarına bir mektupla karşılık verdiğin Ahmed Arif de mutludur bence bu inceleme için. 4 yıldır içinde biriktirdiklerine şahit olabildiğim için çok mutluyum (be)! Ellerine, yüreğine sağlık kuzum. Çok çok beğendim. Söylemiştim zaten ama böyle güzel bir incelemenin altını boş geçersem ayıp etmiş olurum. Daha çok incelemeni okumak istediğimin mesajını da verip gidiyorum artık. Seni seviyorum! :*
Yağmur okurunun profil resmi
Yaa gerçekten siz olmasaydınız şu an bu paylaşılmış olmazdı. İyi ki varsınız. Ben de mutlu olduğunu umuyorum, 4 yıl az değil cidden, uzunluğa bakılırsa bayağı da boşaltmışım, BE! :D Teşekkür ederim yorumun için can, ben de seni seviyorum. Var ol. ^^
Yaren okurunun profil resmi
Kitapla ilgili görüşünü çok merak ediyordum ve inceleme yazdığını görünce çok sevindim. Seninle birlikte yaşadım sanki, duyguyu çok güzel hissettirmişsin... Eline, emeğine sağlık. Alıntılarla desteklemen de çok hoş olmuş, 4 yılın acısını çıkardın sanırım. :) Bundan sonra artık hep böyle güzel incelemeler bekleriz ama biz. ^_^
Yağmur okurunun profil resmi
Teşekkür ederim YNT (buraya isminiz gelmeliydi ama yazmayacağım demiştim. ^^) sizin zamanlamanızla oldu belki de bunların hepsi. Bu duyguyu yaşamam için bu zamanda okumam gerekiyordu ve siz de onu sağladınız. Sizin de bu incelemede yeriniz olmalıydı bunun için. Teşekkür ederim okuduğunuz ve yorum yaptığınız için. 4 yılın acısı gerçekten güzel çıkmış ama 6 word sayfası mı neydi. :D İnceleme yazacağım ama bu inceleme tarihimdeki en güzel inceleme olarak kalacak sanırım. İçinde geçen her bir isimden dolayı. İyi ki varsınız, var olun. Sevgilerimle. ^^
4 sonraki yanıtı göster
43 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.