Mark Manson, Amerikalı bir yazar. Daha doğrusu bir blog yazarı. Yazarı böyle nitelemeyi daha uygun buluyorum... Amerika'da 2 milyondan fazla takipçisi varmış ve kişisel gelişim alanında yazdıklarını bir kitapta birleştirerek paylaşmak istemiş.
Öncelikle kitap, hiçbir şeyi kafaya takmamayı öğütlemiyor. Kitabın isminden yola çıkarak böyle bir düşüncenin içerisine girerseniz yanılırsınız, onu baştan söyleyeyim. Mark Manson da birçok yerde bu açıklamayı yapıyor okuyucuya. Zaten kitabın ana öğretisinin, önemsiz şeyleri kafaya takmayıp enerjimizi önemli şeylerin üzerinde yoğunlaştırmamız tavsiyesi üzerine kurulu olduğunu düşündüğümüzde yazarın bu tavsiyesini gayet makul bulmak mümkün. Gerçekten de asıl mesele neyi kafaya takacağımızı ve neyi kafaya takmayacağımızı seçebilmemizdir.
Bütün kişisel gelişim kitaplarında olduğu gibi, bu kitapta da yazarın ana amacı insanları mutluluğa ulaştırmak. Mark Manson bu kitabıyla kafamıza taktığımız gereksiz şeyleri ve dertleri önemsiz bularak mutluluğa erişebileceğimizi söylüyor. Sanırım bu kitabı diğer kişisel gelişim kitaplarından ayıran temel özellik de son derece güncel konular üzerine tavsiyeler veriyor olması. Ben yazarın vermek istediği mesajların birçoğunun hayatımızın içerisinde yer aldığını ve birçoğunun hepimiz tarafından kafamıza taktığımız gereksiz ayrıntılar olduğunu fark ettim.
Ayrıca yazar hayatın bazı gerçeklerinin bizim tarafımızdan kabul edilmesini istiyor. Diyor ki: "Siz ne yaparsanız yapın,hayat başarısızlıklarla, kayıplarla, pişmanlıklarla doludur ve ölüm vardır." Yani, ne kadar çabalarsan çabala hayatın içerisinde başarısız olabilirsin ve tam başardım derken kafana bir saksı düşüp ölebilirsin...
Kitabın en beğendiğim kısmı ise, sürekli pozitif olmanın hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkar biçimi olduğunun ifade edildiği kısımdı. Kesinlikle katılıyorum yazara bu noktada. Çünkü sembolik ifadesiyle "pollyannacılık" insanları gülümseyen bir ölüye çevirmekten başka bir işe yaramıyor. Son zamanlarda yaygın bir bakış açısı bu. Birçok kişi her şeyi iyi yanından görmenin kendisini mutlu ettiğini söylese de bu bakış açısı bana göre insan doğasına aykırıdır. Zira hayatta mutsuzluk da vardır, başarısızlık da vardır, kaybetmek de vardır. Mutsuz olduğunda veya başarısız olduğunda veya kaybettiğinde hala gülümseyerek etrafa pozitif ifadeler saçıyorsa bir insan, üzgünüm ama insan olmaktan çıkmış gülümseyen bir ruhsuz robota dönmüş demektir.
Kitapla ilgili eleştireceğim tek kısım ise, yazarın son 50 sayfada konudan saparak kendi başarı öyküsünü anlatmaya girişmesiydi. Bu kısımları oldukça gereksiz buldum. Zira benim bu kitabı okumaktaki amacım Mark Manson'un başarıyı nasıl elde ettiğini öğrenmek değildi.
Son 50 sayfasını saymazsak son derece etkileyici buldum kitabı. Pek bana hitap eden bir tür olmasa da okurken sıkılmadım ve verilen örnekleri güncel bulduğumdan keyifle okudum. Sizlere de hitap edeceğini düşünüyorum. Ayrıca kişisel olarak ben geliştim, tamamım artık gibi düşüncelerle sakın kendinizden emin olmayın. Çünkü "Emin olmak gelişmenin düşmanıdır."