Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kayıp son umut (Lost last hope)
NOT: Mayıs ayında yoğunluk nedeniyle kaçırdığım hikaye etkinliğini Haziran etkinliği ile birleştirip ortaya karışık yaptım:) Afiyetle okuyun efendim... ---------------------------------------- Altı yıl önceydi... Bir sabah uyandım ve bana kalan tek umudu kaybettiğimi fark ettim. Uyku sersemliğini atınca hızla yataktan kalkıp etrafıma bakındım. Dolabımı, çekmecelerimi karıştırdım. Yatağın altına, yastığın içine hatta radyatörün arkasına bile baktım. Yoktu işte, bunca yıldır titizlikle sakladığım, her gece karşıma alıp bir sevgiliye bakar gibi baktığım, konuştuğum, dert yandığım son umudum beni öylece bırakıp bir not dahi bırakmadan terk edip gitmişti... Yine de inanmak istemedim, panik yapmadan sessizce düşünmeli, umudumu nerede bulabileceğime konsantre olmalıydım. Belki de hiçbir yere gitmemiş, onsuz ne yapacağımı görmek için gizli bir yere saklanmıştı... Sanki onunla hiç ilgilenmiyormuş gibi kendi başıma sessizce oyalandım bir süre... Bir yandan da göz ucuyla etrafı izliyordum. Kendini ne kadar gizlerse gizlesin, küçük bir parçasını dahi görsem tanırdım mutlaka... Ancak bu nafile çabam da fayda etmedi... Hızla odadan çıktım ve koşar adım mutfağa girdim. Annemi her sabah olduğu gibi kahvaltı masasını hazırlarken yakaladım; "Anne umudumu gördün mü?" diye heyecanla sordum. "Nereye koyduysan oradadır" dedi annem... Cevap vermeden hızla mutfaktan çıkıp tekrar odama döndüm. Onu nerede aramam gerektiği konusunda en ufak bir fikrim dahi yoktu. Yine de içgüdüsel olarak onu dışarıda aramam gerektiğini fark ettim ve hızla üzerimi giyip annemin 'kahvaltı hazır' çağrısına kulak asmadan koşar adım dışarı attım kendimi... Yolda başıboş bir şekilde yürürken birden onunla en sık buluştuğumuz yer olan rıhtımdaki çay bahçesi geldi aklıma... Öyle ya, ne günlerimiz geçti orada... Beraber koca bir demlik çay söyler, çayın yanında bir paket sigara devirirdik. Sürekli kandırırdı beni; tüm itirazlarıma, olmazlarıma, hayırlarıma, bitti artık bu işlerime rağmen ne yapıp eder, bir şekilde ikna ederdi beni... Eğer o olmasaydı yanımda, ben buralara kadar tek başıma katiyen gelemezdim... Çay bahçesine vardığımda aklım hala bu düşüncelerle meşguldü. Kafamı dahi kaldırmadan hızla her zaman oturduğumuz masaya oturdum. Bir çay söyleyip ardından bir sigara yaktım. Çay gelene kadar hiçbir şey düşünmeden öylece bekledim. Garson çayı getirdiğinde sigaram bitmek üzereydi. Söndürüp hemen yenisini yaktım. O sessizlikte kalbimin küt küt sesi geliyordu kulağıma... Son umudumu bir daha göremeyeceğim düşüncesi bulduğu boşluklardan aklıma girdikçe hemen defediyordum onları. Böyle bir şeyi kabul etmem söz konusu olamaz! O olmadan ne yapacağımı, nasıl yaşayacağımı hiç düşünmedim bugüne kadar. O beni hayatın içinde tutan tek dayanaktı. Saatlerce bekledim, ne içtiğim çayın ne de içime çektiğim sigaranın tadını alabiliyordum artık. Gelmedi... Masadan kalktım ve nakavt öncesi son darbesini alan bir boksör gibi yalpalayarak ayrıldım çay bahçesinden... Boğazımda bir yumru, gözlerimde tomurcuklanan yaşlar ve bedenimde bir belirip bir kaybolan ağrılarla nasıl vardığımı fark edemeden kendimi evin kapısının önünde buldum. Kimseye görünmeden hızla odama geçtim... Peşine gelen günler de bundan farklı olmadı. Günleri neredeyse ezberden yaşıyor gibiydim. Hayat devam ediyordu ama ben içinde yoktum. Sanki ben gölgemde yaşıyordum ve bedenim, o gölgenin karanlık bir yansımasıydı... *** Bir yıl geçti aradan... Bir sabah uyandım ve pencereden sızan gün ışığını seyrettim bir süre... Yavaşça yatağımdan kalkıp odama şöyle bir göz gezdirdim... Aylar sonra, garip bir şekilde iyi hissediyordum kendimi... Belki de dün gece okuduğum kitabın etkisindeydim hala... Mutfağa girip kahvaltı hazırlayan annemin yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Harika bir kahvaltı sofrası vardı hemen önümde... Ağzıma bir siyah zeytin atıp; "Ellerine sağlık anne" dedim. "Hangi dağda kurt öldü?" diye cevap verdi annem... Masada yenebilecek olan her şeyi mideme gönderecek kadar uzun bir kahvaltı yaptım. Sonra odama çıkıp üzerimi giyindim, saçlarımı taradım ve yıllar önce hediye gelen ama bitmesin diye ayda bir kullandığım parfümümü sıktım. Dışarı çıktığımda güneş tam tepemdeydi. Aklıma bir yıldır yakınından bile geçmediğim rıhtımdaki çay bahçesi geldi. Adımlarımı hızla o tarafa yönlendirdim. Her zamanki masaya geçip bir çay söyledim. Çay gelene kadar sigara yakmadım. Neyse ki çabuk geldi çay, günün ilk sigarası için gerekli olan o ulvi ortam hazırdı. İlk nefeste biraz başım döndü ve gözlerimi kapadım hemen... Açtığımda onu, yani son umudumu hemen karşımda beni seyrederken buldum... Şöyle bir diyalog geçti aramızda; - Neredeydin bunca zamandır, neden bırakıp gittin beni? - Hiçbir yere gitmedim. Hemen yanı başındaydım ve beni aramana yardımcı oldum. Ben olmasaydım, beni bulamazdın. - İyi de ben bulmadım ki seni, sen kendin geldin. - Hayır hiçbir yere gitmediğimi söyledim sana. Beni görmezden gelen sendin ve böyle yaparak belki de ilk defa beni doğru bir şekilde kullandın. - Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum. - Bunda anlaşılmayacak bir şey yok! Bugüne kadar beni bir süs eşyası, bir çanta gibi yanında gezdirdin. Oysa ki, beni taşıman değil de kullanman gerekiyordu. Bunu ilk defa beni kaybettiğini sandığın gün fark ettin. İlk defa beni bulmak için çaba gösterdin, sokakları arşınladın, insanlara sordun, meydanlara çıktın ve beni bulamadığın her gün çok daha fazla hayatın içine girdin... İnan bana ilk defa ger.ekten işe yaradığımı hissettirdin bana... - Tekrar gidecek misin? - Hayır, sanmıyorum. Çünkü artık beni nasıl kullanacağını öğrendin. Tam tersine seninle birlikte kalıp bundan sonra yaşayacaklarının tadını çıkarmak istiyorum. Sen kendi işine bak, bırak ben de kendi görevimi yapayım... Son umudumla yeniden buluşmamız işte böyle oldu. Ne yalan söyleyim, artık onu gerçekten de bir kez daha kaybetmek istemiyorum ve bunu nasıl başaracağımı sanırım artık biliyorum. Ben çaba gösterdikçe, hayatın içinde kaldıkça, harekete geçtikçe o daima benim yanımda olacak... Tam çay bahçesinden kalkmak üzereydim ki, bir piyano melodisi çalındı kulağıma... Bunun en sevdiğim şarkının melodisi olduğunu anlamam birkaç saniyemi aldı... Kalkmaktan vazgeçip bir çay daha söyledim ve şarkıyı dinlerken bir sigara daha yaktım... youtu.be/pWMOLJoBWns
··
104 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Eline sağlık, çok güzel olmuş - her yazın gibi okutuyor kendini, hatta diyalogda bir parça Borges tadı bile aldım. Geçen ay kaybettiğin hikayeyi de burada bulmuşsun:) Umudu da bulmuşsun işte bak hemen, kaybetmemişsin sadece saklanmış. Çok teşekkürler.
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Erhan. Yeterince vakit ayıramadım aslında. Gecenin bir vaktine sıkıştı. Ancak bir şekilde harekete geçmezsem de uzadıkça uzuyor. Hafta içleri zaten iptal. Bu seferlik idare edin:)) Umarım çok daha iyileri de olur...
4 sonraki yanıtı göster
İclâl okurunun profil resmi
Umut hep orada aslında... Umut bir varış noktası değil de, üzerinde gideceğin bir yol gibi sürekli direksiyon başında durmayı istiyor sanki. Keskin virajlari olan, sürekli dikkat, çaba ve hakimiyet isteyen bir yol... Çok beğendim ve keyifle okudum. Çok güzel ve uyumlu bir birleşim olmuş temalar açısından da... Elinize sağlık :)
Necip G. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim İclal hanım:) Birkaç cümle ile ne güzel özetlemişsiniz:) Umudun bir yerlere götürmesi lazım insanı. Sürekli umut ederek yaşamak ve beklemek bir süre sonra umudun da anlamının zayıflamasına neden oluyor. Sağlıcakla kalın...
Metin T. okurunun profil resmi
Kahramanın yitik umudunu bile umutla aradığına şahit oldum. Zaten ben ironi olarak aldım bunu. O kayıp olan şeyi kendi meşrebime göre düşündüm. İzlek oldukça sade olunca sanki farklı bir anlatım bekledim. Daha bir girift şeyler. Mesela zaman atlamasını çabuk yaptığını düşündüm. Oysa umudunu yitirmiş bir insanın psikolojisini daha derin hissettirebilirdin. Bunun için mekanı daha farklı bir atmosfere sokabilirdin. O zaman da çok uzardı öykü ve okuyan olmazdı di mi? :))) Bir de, her şey çok net olmuş. Okura pek bir şey bırakmamışsın. Geçen öykünün piyanosunu işlediğin yer mesela, "Tam çay bahçesinden kalkmak üzereydim ki, bir piyano melodisi çalındı kulağıma..." dediğin yer. "Çalındı kulağıma" demen şart mıydı? Etkinliği çok önemsiyorum. Zaman buldukça da okuyorum. Kalemlerin her seferinde daha bir yetkinleştiğini fark etmek güzel. Kalemine sağlık.
Necip G. okurunun profil resmi
Metin abi her kelimesine katıldığım yapıcı bir eleştiri getirmişsin. Çok teşekkür ederim öncelikle... Şöyle bir izah getireyim yazdıklarına; Öncelikle son 1-2 aydır çok büyük bir zaman problemi yaşıyorum. Bu tarz etkinlikler sayesinde siteye tutunmaya çalışıyorum. Geçen ayki etkinliği kaçırdım. Eğer gecenin bir vakti karar verip yazmasaydım muhtemelen bunu da kaçıracaktım. Umarım birgün gerçek anlamda bir hikaye denemesi yaparım. Bu seferki biraz karalama oldu. Bir nevi çorbada tuzumuz bulunsun durumu:) Zaman geçişleri ve netlik bununla alakalı biraz. Kafamda ilk bölüm çok daha uzundu. Bir anda fikir değiştirip ikinci bölüme geçtim. Üzerinde uzun uzun düşünebilseydim bunun 3-4 katı uzunluğunda ve ayağı daha sağlam yere basan birşeyler çıkarabilirdim sanırım. Etkinlik gerçekten çok faydalı. En azından insanı yazmaya iten ve harekete geçiren bir etkisi var. Sağlıcakla kal abicim, değerli fikirlerini paylaştığın için tekrar teşekkür ederim...
1 sonraki yanıtı göster
Ebru Ince okurunun profil resmi
Bir sürü kelime yazdım -sildim de anlatamadım :)) mükemmel olmuş deyip geçeyim :)) yoksa içimi dışımı dökecegim buraya :) ellerine sağlık ..yüzümde kocaman bir gülümseme oluşturdun :))
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Ebru Hanım, vakit darlığından çok özene bezene yazamadım ama yine de sizin beğenmeniz beni çok mutlu etti:)
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
NigRa okurunun profil resmi
İki etkinlik bir arada olmuş. Eline sağlık Necip abi last hope da güzel olmuş. =)
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Kevser... Hikayenin adını ‘Çorba’ koyacaktım son anda vazgeçtim:)) Her şeyden biraz girdi araya...
Bu yorum görüntülenemiyor
Sezen B. okurunun profil resmi
Umut etmekten asla vazgeçmemiz gerektiğini anlatan harika bir hikaye olmuş. Yüreğinize sağlık. Keyifle okudum. :)
Necip G. okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Sezen Hanım... Beğenmenize çok sevindim:) Derdimi anlatabildiysem ne mutlu bana... Sağlıcakla kalın...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Sen her zamanki masaya geç, çaylar ve sigaralar benden Necip Abi. Yahut çaylar Erhan Abi'den, sigaralar benden olsun :) Şakayı bir yana bırakırsak, çok güzel bir öykü olmuş. Fakat biraz acelecilik ve fazla netlik sezdim. Sanırım okuyucuyu yormamayı ve "umut"landırmayı amaçlamışsın. Eline sağlık :)
Necip G. okurunun profil resmi
Teşekkürler Semih, doğru sezmişsin:) Etkinlikte yer almak adına kısıtlı bir vakitte dediğin gibi kimseyi yormayacak kısa bir hikaye yazmaya gayret ettim. Sonunda umuda bakış açısı konusunda okuyanı bir parça üzerinde düşünmeye itmişse benim için şimdilik ok’dir. Ancak bir gün gerçekten zaman ayırabilir ve uygun şartları yakalarsam daha iyilerini de denemek isterim:)
Osman Y. okurunun profil resmi
"İyi ki varsın Necip" fazlasını söyleyemiyorum. Galiba umudum bir yerlerden sinyal gönderiyor ve benden ilgi bekliyor ,meğer gitmemiş..
Necip G. okurunun profil resmi
Eyvallah Osman, bilmukabele:) Umut, işe yaramadığını hissettiği anda göstermez kendini ama bir yere de gitmez. Sinyali her zaman takip etmekte fayda var:) Çok teşekkür ederim değerli dostum, sağlıcakla kal...
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.