Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Mektup ve mektup
"Sevgili asker ağabilerim, Siz olmasaydınız yurdumuzu kim kurtaracaktı. Sizin sayenizde yurdumuz güvende. İyi ki varsınız. Sizler oldukça bizler de buradayız. Sizlerin emekleri sayesinde bizler de varız. Siz olmasaydınız biz ne yapacaktık? Biz size büyüyünce yemek, giysi, mermi ve silah taşıyacağız. Sizin sayenizde biz de mutluyuz. İyi ki buradasınız. Artık bizde bizde meslek sahibi olup asker olup Türkiye'yi kurtaracağız. Sizlere bugüne kadar ne yapdıysanız hepsi için çok teşekkür ederim." Gülsüm Nur Gündoğan 4A Sınıfı Okul : Zafertepe/Çalköy Sevgili Gülsüm, Kalbinin güzelliğini seni hiç tanımasam da görebiliyorum. Bize de senin yaşındayken her gün, vatan sevgisi, yurt aşkı gibi duygular derslerimizde sürekli olarak aşılanmaya çalışılırdı. Aslında bu yazıyı senin okuyamayacağına emin olarak kaleme alıyorum. Biz, yani askeri sistemler, militarist düşünceler, hiyerarşik rütbeler, internetteki görsellerde dağda yurdu için hınca hınç savaşan asker imajı olmasaydı, yurdumuzu More'un Ütopya kitabında anlatılan yurttaşlar arasındaki karşılıklı hoşgörü, sonsuz barış, ortak yaşam ve askere gönüllü olarak gelmek istemeyenlerin birbirine korku aşılamadığı istekli ve gönüllü bir askerlik paradigması kurtaramaz mıydı? Dünyayı güzellik kurtaramaz mı? İçimizdeki kan sadece içimizde kalmakla yetinemez miydi şiddetin askerlerinin merhameti eşliğinde? Güven, burada pek de bizim sayemizde olmuyor gibi. İnsanların gözlerinde bulunan, evren arkadaşlarına karşı beslediği düşmanlığı görebiliyorum çünkü. Daha geçen gün Batman'ın bir ilçesinde çıkan tartışmadan dolayı asker askeri tüfekle öldürdü. Biz seni gerçekten mutlu ediyor olamayız Gülsüm. Eğer yurdumuz bizim sayemizde güvende olsaydı gerek askerlere verilen eğitimlerin yarısından fazlası yürüyüşten ibaret olmayıp silah, atış, kamera, intikal, arazi ve malzeme kullanma eğitimleri de dahil olurdu gerekse de askerde konuşulan muhabbetlerin pek çoğu incir kabuğunu doldurmayan ve yurdun içinde bulunduğu harap ve bitap durumla alakası olmayan muhabbetler de olmazdı ki. Bizler oldukça sizler de her zaman olun fakat sizi, bize yemek, giysi, mermi ve silah taşırken değil, astronomiyle alakalı kimsenin aklına gelmemiş icatlarla uğraşırken, kodlama ve programlamayla, geleceğin bize getireceği her türlü teknolojiyle, robot teknolojileriyle, savaşsız ve şiddetsiz bir geleceğin ihtiyacı olan genç neslin gerektirdiği her türlü düşünceyle haşır neşirken görmek isterdim. Siz büyüyünce hep beraber böyle şeyler için kafa yorsak çok güzel olmaz mıydı ki Gülsüm? Mutluluğunuz bizim sayemizde değil, sadece kendi sayenizdedir. Emin ol Gülsüm, Türkiye'yi şu anki halinden kurtarmak ne meslek sahibi olmakla ne de asker olmakla ilgilidir. Sanıyorsun ki askerlik eline silahı alıp saatlerce vatanını düşmanın gözünden ve ateşinden korumaktan ibaret. Burada askerlere her gün yerlere paspas çektiriyorlar, her yeri süpürtüyorlar, yerden kuş boku kazıtıp, sırtlarını kanatırcasına inşaat molozu taşıtıyorlar, dikenli çimleri çıplak elle bir yerden bir yere attırıyorlar, kazma ve kürekle ağaç tomruğu söktürüp, her türlü ihtiyaç olan yere harç attırıyorlar, çuvallarca at boku taşıtıyorlar senin uykunu bölüp, kitap okumayı sevmeyen uzun dönemlerin hiç de vatan ve yurttaşlık sevgisi içermeyen bakışlarına ve sözlerine maruz bırakıyorlar seni Gülsüm. Buna benzer pek çok işle yüzyüzeyken Türkiye'yi kurtaracak şeyin gerçekten de askerlik olduğunu nasıl söyleyebiliriz ki benim güzel kalpli Gülsüm kardeşim? Hiçbir şey sana söylendiği ve öğretildiği gibi değil maalesef. Meslek sahibi olmanın ülke kurtarmadığı tek ülkedir belki de Türkiye. Mimar mesleğinde bir adamın çaycı, makine mühendisi bir adamın çamaşır makinelerinin başında işçi, inşaat mühendisi adamın boyacı olduğu bir alanda gerçekten de Türkiye'nin bulunduğu uçurumdan kurtulabileceği, 11 yaşındaki o tertemiz kalbine sığıyor mu? Keşke karşımda olsan şu an, keşke kalbine giden damarlarından geçen o hiç pisletilmemiş düşüncelerini karşımdayken de duyabilseydim ve bu dediklerimi de yüzüne söyleyebilseydim. Bizlere bugüne kadar ne yaptıysak teşekkür etmene hiç gerek yok hele. Bugüne kadar vatanımı kurtarmak adına hiçbir şey yapabildiğimi düşünmemekle birlikte ülkeme ait sevgi-zaman grafiğinin doğru orantılı olarak sürekli düşüş içerisinde oluşu yaşadığım Erasmus deneyimleri ve görme şansına eriştiğim Türkiye duvarları dışındaki hoşgörü, görgü ve birbirine kesintisiz saygı kültürü insanımızın esas deneyimlemesi gereken konular. Zira bugüne kadar yaptığım şeylerin arasında şu anda hiçbir işime yaramayan fizik ve kimya formülleri, çözülen testler ve yararsız olduğu bilindiği halde aşılanmaya çalışılan korku ve salt tek din, tek parti, tek tip düşünce diktesi bakış açısının öğretildiği bir ülkeyi sana emanet etmek mi benim teşekkürü hak eden davranışım? Ben de zamanında 4B sınıfındayken sosyal bilgiler dersinde Osmanlı Devleti'nin, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı savaşların sonuçlarını merak ede ede tarih okurdum, tabii ki de hepsini kazanmalarını ben de isterdim. Sonra Einstein, Szilard, Zweig, Pessoa gibi pasifist ve savaş karşıtı insanlarla, bilim, edebiyat ve sanat için emeğini veren ve terini döken insanlarla tanıştım. İnadına savaştan kaçıyorlardı, inadına gelecek için hizmet etmek istiyorlardı geçmişin kanlı prangalarında yaşamamak için. Bul beni Gülsüm, bul beni ve tanıdığım insanlarla tanıştırayım seni. Tertemiz kalpli insanı sevmez bu topraklar, bir damla kan, döküldüğü kalıbın rengini, tadını ve hissini hemen değiştirir. Kan, şiddet ve askerliği değil, doğanın bize sunduğu gündelik hayatın mucizelerini, geleceğe dair ütopya senaryolarını, gelmiş geçmiş bütün çiçek ve hayvan çeşitlerini, sanatı, mimarlığı, edebiyatı ve diğer bütün güzellikleri konuşalım. Kadınların yüzlerindeki altın oranı senle bulalım. Tüfeklerin namlusuna topladığımız çiçekleri koyalım seninle. Bul beni. youtube.com/watch?v=tas5AEq...
··
251 görüntüleme
Semih Doğan okurunun profil resmi
Oğuz sende şöyle bir özellik var: Kitap okuduğunda o kitaptan alınabilecek en doğru mesajı almayı başarıyorsun; film izlemeye kalksan izlediğin filmin en can alıcı sahnesini herkesten iyi görebiliyorsun; askere gitsen askerlikle ilgili en doğru tespitleri yapabiliyorsun. Çok değerli görüşlerin ve fikirlerin var. Demem o ki, çok değerli bir insansın. Keşke bütün Türkiye’ye bu yazıyı okutma şansımız olsaydı. İşte o zaman belki daha aydınlık geleceklere yelken açardık... Eline sağlık, özlemişiz kalemini.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Eksik olma Eskilerin Paul Muad’dibi dostum benim. Arada günlüğe yazdıklarımı paylaşasım geliyor böyle. İlk kez ve son kez gelebileceğim bir yeri düşünsel hayatımın verimliliği için sonuna dek kullanmak istiyorum, başka bir amacım yok. Halil Cibran'ın bir sözü vardır : "İnsan iki çeşittir; biri karanlıkta uyanıktır, diğeri ise aydınlıkta uyuyordur." Ben o dediğin aydınlık geleceklerde uyuyor olmak istemiyorum, ben de seni özledim, ayırdığın vakit ve yorumun için teşekkür ederim kardeşim.
Bu yorum görüntülenemiyor
Necip G. okurunun profil resmi
Mermi kullanan askerle sözcükleri kullanan askerin farkı... Sizce hangisi dünyayı değiştirebilir?
1 önceki yanıtı göster
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Beraberliğimiz değiştirecek dünyayı dostlarım, yaşımız ne olursa olsun her zaman sözcüklerle olmayı isteyeceğim, zira bu bize verilmiş bir nimet herhangi bir mermiden ziyade. Hatta bazen somut bir mermiden daha da etkili...
Roquentin okurunun profil resmi
Acikcasi Gulsum ün mesajını kaygıyla okudum vereceğin cevaptan da korktum , niyeyse halbuki seni biliyorum . Verdiğin cevap düşüncemin kat be katını geçti. Her bir satırın askerliğin aslında sana nasıl yaradığını da gösteriyor. Şahanesin, diyecek çok şey var da sen ger şeyi söylemişsin:) Bitmedi mi?
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Yemekhanenin birine asılmış bu yazı, ben bu yazıyı yaklaşık 5-6 gün her öğünde tekil cümleler olarak aklıma yazıp sonra kağıda geçirerek kaydedebildim. Orada öyle durmasını bile sevmez komutanlar, ne yaptığını sorgularlar çünkü orada o yazıyı okumak için durursan. Diyecek çok şey olmasından öte, düşüncelerine etki etmemiz gereken çok sayıda insan var Elif, gelecekten bunu isteyemeyiz, istememeliyiz. 44 gün falan kalmış sanırım, ben saymıyorum biliyorsun.
3 sonraki yanıtı göster
Ebru Ince okurunun profil resmi
Her kelimen çok güzeldir Oğuzum ama şu "Bul beni Gülsüm" ve devamı içimi titretti .. Görüşmek konuşmak dileğiyle kalbine sağlık ..
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Çok özledim seni Ebru Abla ya... Yaklaşık 2 aya kadar görüşmüş oluruz diye umuyorum, kendine sevgiyle bak. Senin kalbine sağlık.
1 sonraki yanıtı göster
Selman Ç. okurunun profil resmi
Keşke Gülsüm senin mesajını okuyabilse... Daha 11 yaşında bir çocuk. Saf temiz duygular ile mektup yazmış ama işte hayat, gerçekler hiç öyle değil. Oğuz bitir de gel artık.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
44 güne kadar bitmiş oluyor kardeşim, az kaldı az. Bazen iyi ki buraya gelmişim diyorum, bazen de ben neredeyim diyorum... Sanki Testere feminist bir adam olup çıkmış da bütün erkekleri burada esir almış gibi hissetmiyor değilim. Arada da günlüğüme yazılar yazmaya devam ediyorum işte, çünkü beni ayakta tutan buradaki postallar değil, aklımın temelleri dostum. Seni özledim, kendine çok iyi bak.
1 sonraki yanıtı göster
kyrios maldoror okurunun profil resmi
"Çevremize şöyle bir bakalım. Bir tarafta bakanlar, generaller, müdürler, çiftlik sahipleri; diğer tarafta kapıcılar, on ikinci dereceden memurlar, ırgatlar ve bir lokma ekmeği zor bulan sefiller. Hep merak etmişimdir. Bir general, emir verdiği neferden daha mı akıllı ve yeteneklidir? Bir müdür, günde on kere azarladığı kapıcıdan daha mı dürüst ve namusludur?" •Dostoyevski / İnsancıklar Dostoyevski'nin bu dizeleri, hayatıma bazı farkındalıkları beraberinde getirmişti. Şimdi, sizin bu dizelerinizi okuyunca, daha fazla sorgulamam gerektiğini ve 'İnsan' sıfatını, hayatımın odak merkezi haline getirmem gerektiğini, bir kez daha hissettim. Bu ender bakış açınızı, ve gözlemlerinizi bizimle de paylaştığınız için, yürekten teşekkürler. Çok derinden gelen saygılarımla... Yüreğinize, fikrinize sağlık.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Dostoyevski ve Puşkin gibi yazarların düşüncelerini de okuyup bildiğim için onların da bana bu konuda kattığı şeyleri yadsıyamam. Puşkin de askeri sistemlerde rütbe sırasıyla akıl sırasının karıştırılabileceğini söylediği cümleler sarf etmişti. Ben de size teşekkür ederim ayırdığınız değerli zamanınız için. Sevgiyle kalın.
Bu yorum görüntülenemiyor
Ayça okurunun profil resmi
Böyle bir yazı bekliyordum senden ama erken geldi.İşin içine girdiğinde her olay farklılaşıyor sanırım.Bazen bildiğimiz ama kabullenemediğimiz olaylarla karşılaşınca inandıklarımızla gerçekler çatışıyor.Öğretilen bütün her şey çöpe gitmiş oluyor bu durumda. Yazın nokta atışlarıyla dolu.Deneyimlerini hem düşündürücü hem de can alıcı bir biçimde anlatmışsın.Daha çok gelsin böyle yazılar.:)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Öğretilen her şey çöpe gitmiş olmasın Ayça ya, onların üstüne koyarak bir merdiven misali bir öğrenme sürecinde olalım bence. Verdiğin değer için teşekkür ederim, günlük böyle yazılarla dolu ama siteye geçirebilmek için çok kısıtlı zamanım var anca bu kadarı geliyor elimden.
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.