Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

480 syf.
9/10 puan verdi
Kıymetli Dostlar Es-Selam… Son günlerde en çok tartışılagelen bir konu, Hadis… Gerçekten sadece Kur’an bize yeterli midir veya Hadise ihtiyaç var mıdır sorularıyla sık sık karşılaşıyoruz. Bu bağlamda öncelikle Hadis ilmi nedir kısaca bahsetmek istiyorum; Müslüman olmak; Hepimizin idrak ettiği gibi Allah'ın (c.c.) varlığına, birliğine ve Muhammed’in (s.a.v.) Allah (c.c.) tarafından gönderilmiş son peygamber olduğuna inanmak demektir. Peygamber Efendimizin Allah’ın (c.c.) seçtiği bir elçi olduğuna iman eden kişi, hayatının her alanında O’nu kendine rehber kabul etmiş sayılır. Onu rehber edinen her Müslüman, inanç esaslarını, ibadetlerdeki kural ve ölçüleri, insanlarla ilişkilerinde dikkat etmesi gereken ilkeleri Resul-i Ekrem’den öğrenmelidir. Kendi hayat tarzını, Peygamberimizden (s.a.v.) öğrendikleri ile şekillendirmelidir. İlmi-hal ,akidevi kitaplarına baktığımızda genel anlamda şu ibareler mevcuttur; Bir Müslüman, hayatını Peygamberimizin (s.a.v.) öğretileri ile şekillendirdiği ölçüde iyi bir Müslüman olur. Bu nedenle kadın, erkek her Müslümanın Peygamber Efendimizi yakından tanıması, doğru anlaması; Allah’ın (c.c.) istediği gibi bir kul olması ve Allah’ı (c.c.) hoşnut edecek bir hayat sürdürebilmesi bakımından olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. Hadis ilmi, tam da bu noktada yani Müslüman kimlik ve kişiliğinin oluşmasında ve korunmasında yapıcı bir görev üstlenir. Çünkü hadis ilmi, Peygamber Efendimizi tanımak ve anlamak ile ilgilenen bir ilim dalıdır. Peygamber Efendimizin sözleri, tutum ve davranışları,güzel ahlakı hadis ilminin başlıca konusudur. Hadisleri öğrendikçe Peygamberimizi (s.a.v.) daha yakından tanımaya başlarız. İnanç esasları ile ilgili bize neler anlattığını bilir, ahiret hayatını ondan öğreniriz. Onun nasıl ibadet ettiğini, nasıl dua ettiğini, neleri sevip nelere kızdığını öğrenmiş oluruz. Nasıl bir baba olduğunu,nasıl bir eş olduğunu, nasıl bir öğretmen olduğunu, nasıl bir devlet adamı olduğunu kavrar, onu daha yakından tanımış oluruz. Resulullah Efendimizi tanıdıkça sever, sevdikçe onun yaşadığı gibi yaşamaya başlarız. Onun gibi inanır, onun ibadet ettiği gibi ibadet eder,onun güzel ahlakına benzeyen güzellikte bir ahlaka sahip olmak isteriz. Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çokça anan kimseler için, Allah’ın elçisinde size güzel bir örnek vardır.” Ahzab,21 Peygamber Efendimiz de: “Ben ahlaki güzellikleri tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur. Muvatta, Husnu’l- Hulk,8 Hadis ilmi, bu içeriğiyle hayatlarında Peygamber Efendimizi örnek almak isteyenler için Allah’ın (c.c.) Resulü ile ilgili doğru bilgi vermeyi amaçlar. Bunun için de onun hikmetli sözlerini ve yaşama biçimini tespit eder. Elde edilen bilgileri konularına göre sınıflandırır ve hadis kaynaklarında bir araya getirir. Böylece Peygamberimizi (s.a.v.) tanımak ve anlamak isteyenler bu kaynaklara başvurmak suretiyle gerekli bilgilere kolayca ulaşırlar. Mesela hadis kitaplarının namaz bölümlerine başvuranlar, Peygamberimizin (s.a.v.) nasıl namaz kıldığını bütün incelikleriyle öğrenebilirler. Ya da hadis kitaplarının tefsir bölümlerini okuyanlar, Peygamber Efendimizin Kur'an-ı Kerim ayetlerini nasıl yorumladığına dair birçok bilgi edinebilirler. Yahut hadis kaynaklarının edep bölümlerini inceleyenler, Resulullah’ın üstün ahlakının değişik yönlerine dair pek çok bilgiye ulaşırlar. Kısaca Hadis ilmi, Peygamber Efendimizi tanımayı ve anlamayı amaçlayan bir ilimdir. Hadis ilmi, insan düşüncesini ve hayatını hurafelerden arındırmayı sağlar. Bir İslam âlimi,hadis olmayan sözleri belirlemeye çalışırken sadece dinî bir görev yerine getirmiş olmaz,aynı zamanda insanî ve ahlaki bir sorumluluk da üstlenmiş olur. Çünkü bu çalışmasıyla, sağlıklı düşünmenin yollarını açar, batıl inançları ve uygulamaları hayattan temizlemiş olur. Hadis ilmi, Peygamber Efendimizle ilgili doğru bilgileri tespit etmeyi amaçlayan bir ilim dalı olduğu için, onun sözlerine ve davranışlarına dair bilgileri aktarırken dikkat edilmesi gereken kuralları da belirlemiştir. Bu kurallar Peygamber Efendimizi görerek ona iman etmiş ilk Müslüman nesil olan Sahabe-i Kirâm tarafından belirlenmeye başlamıştır. Böylece henüz Peygamber Efendimiz hayatta iken onun sözleri, davranışları ve güzel ahlakı Müslümanlar arasında kurallı ve dikkatli bir biçimde, büyük bir titizlikle anlatılmaya başlanmış, her kuşaktan Müslümanlar bu yöntemleri muhafaza edip geliştirmeye gayret etmişlerdir. Dolayısıyla Peygamberimizle (s.a.v.) ilgili bilgi aktarma yöntem ve kuralları da Sahabe Dönemi'nden itibaren hadis ilminin konuları arasında yerini almaya başlamıştır. Demem o ki İslamî ilimlerde bilginin başlıca iki kaynağı vardır: Kur'an-ı Kerim ve sünnettir. Hadis ilmi, diğer İslamî ilimler için kaynak olma özelliği taşıdığı gibi yöntem bakımından da diğer İslamî ilimler üzerinde etkili olmuştur. Peki niçin Peygamber Efendimiz SAV ‘ e ihtiyaç duyulmuştur , niçin böyle ilim ilim hasıl olmuştur? Değerli Dostlar; Allah (c.c.), kullarına doğru yolu göstersinler,hak yoldan sapmışlara yeniden kılavuzluk etsinler ve onları uyarsınlar diye daima peygamberler göndermiştir. Bu peygamberlerden bir kısmının adları Kur'an-ı Kerim’de anılmıştır. Peygamberlerin bazılarına vahiy yoluyla kitaplar verilmiş, bazıları ise daha önceki peygamberlere gönderilmiş olan kitaplarla amel etmişlerdir. Kur'an-ı Kerim’de Peygamber Efendimize çok önemli bir yer verildiği görülmektedir. Yüce kitabımızın yüzlerce ayeti bize onu anlatır ve tanıtır. Allah Teâlâ bütün peygamberlerine kendi adları ile hitap ederken, sadece Efendimize “Ey Resul”, “Ey Nebî” diye hitap eder. İslam âlimlerinden bir kısmı bu özel hitabı, Efendimizin diğer peygamberlere olan üstünlüğüne delil sayarlar ve onlara göre bu durum peygamberler arasında bir derece farkının bulunduğunu da gösterir. Şimdi Kur'an-ı Kerim’in Resul-i Ekrem’i bize tanıtırken dikkatimizi çektiği ayetlerden sadece bir bölümünün anlamlarını vererek konuyu kavramaya ve anlamaya çalışacağız: Allah'ın (c.c.) Resulü bir beşerdir, fakat vahiy alan ve aldığı vahyi insanlara ulaştıran bir beşerdir. “De ki: “Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyedilmektedir.”Kehf,110 “Muhammed yalnızca bir peygamberdir. Ondan önce de pek çok peygamber gelip geçmiştir.”Al-i İmran ,144 Sadece birkaçına işaret ettiğimiz Kur’an ayetleri Peygamber Efendimizin (s.a.v.) konumunu belirleyici niteliktedir. Müminlerin Allah'a (c.c.) ve Resulullah'a karşı görevleri ise şöyle ifade edilir: “Biz seni bir şahit,bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik;Allah'a ve Resulüne iman edesiniz, ona destek olasınız, ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah'ı tesbih edesiniz diye.”Fetih,8-9 Peygambere itaatin, aynı zamanda Allah'a (c.c.) itaat anlamına geldiği şu ayette vurgulanmıştır: “Peygambere itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. İtaat etmeyenlere ise aldırma. Çünkü biz seni onların üzerine bekçi göndermedik.”Nisa,80 Bütün bu ayetlerde dikkat çeken husus, Allah Teâlâ’nın kendisine itaatle Resulüne itaati bir arada anmış olması, Peygambere itaatin Allah'a (c.c.) itaat sayılacağını açıkça beyan etmesidir. Allah Resulünün Veda Hutbesinde de ifade ettiği gibi Sünnet, Kur’an’ın yanında dinin ikinci ana kaynağını teşkil eder. Bu hüküm, Kur’an’ın ilgili ayetleri ve Peygamberimizin (s.a.v.) kendi sünneti ile ilgili beyanları ışığında, bütün İslam mezheplerinin görüşüdür. Konuyla ilgili Kur'an-ı Kerim'de geçen pek çok ayetten sadece bir misal vermek istiyorum; "...Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah'ın azabı çetindir."Haşr,7 Sonuç olarak; Kur’an’ın birçok ayeti muhkemdir, yani hükmü açıktır. Hz. Peygamberin sünnet ve hadislerinin de büyük çoğunluğu bu hükümlere tamamen uygun olup onları teyit eder. Birtakım ayetler ise mücmel, yani anlamı kapalı ve açıklanmaya muhtaçtır. Bu tür ayetleri açıklama görevi de Resul-i Ekrem’e aittir. Namaz emri bunun en açık örneğidir. Kur’an’da namaz birçok ayette emredilir ancak nasıl kılınacağı, kaç rekât kılınacağı, vakitleri, namazda kıraat gibi konular Kur’an’da yer almaz. Namazın kılınışını açıklayan hadisler sayesinde namaz ibadeti yerine getirilir. Zekât da böyledir; hangi maldan ne miktarda zekât alınacağı tamamen Peygamberimizin (s.a.v.) açıklamalarıyla bilinir. Çünkü ayette açıkça vurgulandığı gibi Resulullah müminler için tam bir örnektir: “Andolsun, Allah'ın Resülünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.”Ahzab,21 Bu bağlamda demem o ki Hadisi Kur’an’dan ayrı tutarak, dışlayarak Kur’an bize yeter iddiası ilgili örnekler ışığında tutarsızdır ve asla Hadisler devre dışı bırakılamaz. Bu bakımdan Hadis Usulü ve Arapçaya vakıf olmadan ,islami ilimler anlamında Usul olmadan esas olmaz prensibini uygulamadan lütfen kendi şahsi görüşümüze göre değerlendirmelerde bulunmayalım. Muhammed İKBAL der ki; ‘’Dini konuda her kim bu bana göre böyledir diye delilsiz konuşursa asla ciddiye almayın’’ sözünü şiar edinelim. Son zamanlarda bahsi geçen İsra-Miraç ruh ile mi oldu bedenle mi,Mehdi geldi mi gelmedi mi, Kabir Azabı var mı yok mu gibi soruların peşinden gitmek yerine; Değerli bir hocamızın ifade ettiği gibi bizlere düşen görev; Kitle iletişim araçlarının kullanımının her geçen gün arttığı bir dönemde, din ve irşat dili, anlam ve zarafet boyutuyla daha önemli hale gelmiştir. Din adına sorumsuzca sarf edilen kaba ve gelişigüzel söylemler dine dair farkındalığı örselemektedir. Bu açıdan, dinî konularda konuşan herkesin, sahih kaynaklara dayalı bilginin yanında yapıcı, birleştirici ve kucaklayıcı bir söylemi de kuşanması gerekir. Aksi takdirde, müspet hiçbir dinî içerik arz etmeyen, tekelci, yargılayıcı ve baskılayıcı bir üslubun Müslümanlardan ziyade İslâm’a mâl edilen bir anlayışı beslediği dikkat çekmektedir. Bu itibarla, nebevi metodu ilke edinerek aklıselim ve kalbiselime uygun, güzel ahlak merkezli, yalın, saygın, hassas ve bütüncül bir üslup, dinin insanlarla doğrudan buluşmasında oldukça önem arz etmektedir. Bunun için de İslâm’ın yüce hakikatlerinin tutum, tavır ve eylem olarak aktarılmasında sorumluluk sahibi herkese büyük görevler düşmektedir. Ve hamiş, Kur’ansız sünnet olmadığı gibi, Sünnetsiz Kur’an olmaz. Mani hükmün olmadığı yerde, amir hüküm aranmaz. Allaha emanet olunuz…
Hadis Karşıtları Ne Yapmak İstiyor?
Hadis Karşıtları Ne Yapmak İstiyor?Mehmet Yaşar Kandemir · Tahlil Yayınları · 2018421 okunma
··1 alıntı·
523 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Pol Gara  Yeşim Firûzan okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederiz Sâlih Bey. Çok önemli bir konuyu işlemişsiniz incelemenizde, Allah râzı Olsun. Mehmet Yaşar Kandemir Bey'de kaliteli ve sağlam bir ilim adamı, bir kez daha teşekkürler.
Mutâlî’ okurunun profil resmi
Rica ederim var olun... Hocamız takip edilesi bir ilim adamıdır dediğiniz gibi... Rabbim cümlemizi sünneti seniyyeyi her daim uygulayan içselleştirenlerden eylesin...
Eylül Türk okurunun profil resmi
Salih Hocam, bir ilim meclisinde sohbet dinler gibi okudum tahlilinizi.Ne mutlu sünneti hayata geçiren o Güzin Ashab'a,ne mutlu yaşayan ve yaşatan munis kullara, ne mutlu, Resulullah (s.a.s) Efendimiz'in, "Onlar benim kardeşlerimdir." dediği ahir zaman ümmetine...Ne mutlu ilmiyle amel eden, onu şükür vesilesi kılan Salih kullara... Rabbim razı olsun.
Mutâlî’ okurunun profil resmi
Rabbim sizden de razı olsun Eylül hanım her daim... Ve selam olsun Allah ve Resuluna ittiba’ edenlere.. Sağ olun var olun...
L Büşra A. okurunun profil resmi
Salih hocam emeğinize sağlık, güzel,detaylı ve bilgilendirici inceleme olmuş.. :)
Mutâlî’ okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Büşra hanım eyvalalh var olun:)))
1 sonraki yanıtı göster
Pol Gara  Yeşim Firûzan okurunun profil resmi
"Dînî konularda konuşan herkesin, sahih kaynaklara dayalı bilginin yanında yapıcı, birleştirici ve kucaklayıcı bir söylemi de kuşanması gerekir. Aksi takdirde, müspet hiçbir dinî içerik arz etmeyen, tekelci, yargılayıcı ve baskılayıcı bir üslubun Müslümanlardan ziyade İslâm’a mâl edilen bir anlayışı beslediği dikkat çekmektedir. Bu itibarla, nebevi metodu ilke edinerek aklıselim ve kalbiselime uygun, güzel ahlak merkezli, yalın, saygın, hassas ve bütüncül bir üslup, dinin insanlarla doğrudan buluşmasında oldukça önem arz etmektedir. Bunun için de İslâm’ın yüce hakikatlerinin tutum, tavır ve eylem olarak aktarılmasında sorumluluk sahibi herkese büyük görevler düşmektedir. Ve hamiş, Kur’ansız sünnet olmadığı gibi, Sünnetsiz Kur’an olmaz." Sâlih Turhal-rihle
Pol Gara  Yeşim Firûzan okurunun profil resmi
"Kitle iletişim araçlarının kullanımının her geçen gün arttığı bir dönemde, din ve irşat dili, anlam ve zarafet boyutuyla daha önemli hale gelmiştir. Din adına sorumsuzca sarf edilen kaba ve gelişigüzel söylemler dine dair farkındalığı örselemektedir." Sâlih Turhal-rihle
mithrandir21 okurunun profil resmi
Hz Aişe (r.anha) validemiz, Efendimizin (asm) ahlâkını soranlara; “Siz Kur’ân’ı okumuyor musunuz? Onun ahlâkı Kur’ân’dı.” diye tarif etmiştir. (Müslim 1/514 Hadis no: 746) “Benden Kuran dışında hiçbir şey yazmayın. Kim benden Kuran dışında bir şey yazmışsa imha etsin.” (Müslim, Sahihi Müslim Kitab-ı Zühd, Hanbel, Müsned 3/12, 21, 33) Allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi. (Tirmizi, K. İlm 11) Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve “Yazdığınız şey nedir?” dedi. “Senden işittiğimiz hadisler(sözler)” dedik. Hz. Peygamber dedi ki: “Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.” (El Hatib, Takyid 33) _________________________________________ "Resullah buyurdular ki: Kişi, önğne semer kaşı kadar bir şey bırakmadan namaz kılarsa; (önünden geçtiği takdirde siyah köpek, kadın, eşek namazını bozar" (Müslüm, SAlat 265,(510); Edu Davud, SALAT 110,(702) "Resulullah bizi köyümüzde ziyaret etti O sırada bizim iki küçük köpekle bir dişi eşeğimiz vardı. Bu ikisi önünde bulundukları halde ikindi namazı kıldı. Hayvanları ne azarladı ne de geriye kovaladı." (Ebu Davuf, Salat 144,(718); Nesai, Kıble7,(2,65) --------- "İnsanların en hayırlılar benim çağımda yaşayanlardır." (Buhari, Şehadet, Feailu'l-Ashab 1, Rikak 7, Eyman 27) "Ümmetim bir yağmura benzer. Önünün mü yoksa sonunun mu hayırlı olduğu bilinmez." (Tirmizi, Edeb 81) ---------- "Kim Kur'an okursa isteyeceğini Allah'tan istesin. Zira bir takım insanlar zuhur edecek, onlar Kur'an okuyup, okuduklaru mukabilinde halktan (dünyalık) isteyecekler." (Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 20, (2918) "Üzerine ücret almada en haklı olduğunuz şey Kitabullah'tır" (Buhari, İcare 16) ************ Şeytan zart diye osurur. (Buhari, Ezan, 4; Müslim, Salat,19; Ebu Davud, Salat, 31; Nesai, Ezan, 30; Darimi, Salat, 11; Muvatta, Salat/Nida, 6) "Çocuğu diri diri mezara gömen kadın da, diri diri mezara gömülen çocuk (kendisine ait olan ana) da cehennemdendir." (Ebu Davud, Sünnet 17) “Vallahi Muhammed’in ashabı, O ağzından bir şey tükürdüğü vakit yere düşmeden elleriyle onu havada yakalıyor, teberrüken bunu yüzlerine ve bedenlerine sürüyorlar. Bir şey emrettiği zaman, derhal onu yerine getirmeye çalışıyorlar. Abdest aldığında abdest suyunu almak için birbirleriyle yarışıyorlar. Saçlarından bir şey düşse onu almaya koşuyorlar. Muhammed konuştuğu zaman seslerini kısıyorlar. O’na olan tazimlerinden yüzüne bile dikkatle bakmıyorlar! Bu Zât size hayırlı bir yol sunuyor! O’nu kabul edin!" (uhârî, Şurût 15 (2731, 2732); Ahmed b.Hanbel, Müsned 31/214-212,243); İbn-i Hişâm, Sîre 2/194; İbn-i Asâkir, Târîh 60/25, 26)
Oldi okurunun profil resmi
Çok güzel bir yazı olmuş, yüreğime su zihnime şifa oldu, sağolun.
Mutâlî’ okurunun profil resmi
Rica ederim siz de sağ olun ...
Burak okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık Salih hocam, Allah razı olsun.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.