Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1633 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Dünya büyük bir saçmalık
Sefiller kitabını neden okumalısınız? - Bir Fransız klasiği olduğu için mi? - Bir dönem romanı olduğu için mi? - İçe işleyen çok acıklı bir kurgusu olduğu için mi? -
Ebru Ince
Ebru Ince
önderliğinde sitedeki bir grup insan bu kitabı okuduğu için mi? - Bir tuğla bitirmenin verdiği keyif için mi? Size 1630 sayfalık sefaletin içime dokunan hangi kısmından bahsedeyim de okumanız gerektiğine inanın? 2019 yılına girdiğimizden beri Fransa tarihinde, acılarla, fedakarlıklarla, kötülüklerle dolu bir yolculuktayım. Tarihle kurgunun mükemmel bir şekilde kaynaştırıldığı bir kitap okudum. Hatta okumadım satır satır yaşadım. Suç ve ceza dengesinin mükemmel bir eleştirisi, mükemmel bir dönem okuması, harika bir vicdan sorgulaması ve hüzünlü bir hikayeler geçidi. Kitabı okurken sık sık burada da dile getirdiğim şekilde keşke Fransa tarihine, Napoleon’a, Waterloo’ya dair biraz daha bilgim olsaydı da kitaptan extra extra keyif alsaydım. Bu okumaktan aldığım keyfi kesinlikle etkilemese de bir parça sıkıp, bunalttığı da bir gerçek. Tarihi kronoloji kısımlarında sık sık duraksayarak hangi olay ne zaman olmuştu, kim kimden sonra tarih sahnesinin hangi köşesine çıkmıştı gibi google araması yapmak durumunda kaldım. Bu sebeple eğer kitabı hala okumadıysanız okumadan önce aşağıdaki linklerde güzel bir Fransa tarihi özeti bulabilirsiniz. sekerinyeri.wordpress.com/2016/10/13/mode... sekerinyeri.wordpress.com/2016/10/15/mode... sekerinyeri.wordpress.com/tag/1830-devrimi Kitabın yarısında şöyle bir not almışım. “Victor Hugo kesinlikle içinde bulunduğu dönemde ülkesini ve genel gündemi çok iyi takip etmiş. Çok düşünmüş bunlar üzerine, iyi bir analiz çıkarmış. Çok fazla okuma yapmış olduğunu düşünüyorum, acayip birikimli... Siyasi tarihe ve kişilere detaylı değiniyor. Hatta aşırı detaylı bir neden sonuç ilişkisine dayalı bir anlatımı var kitabın. Ülkesine aşık, milletinin ateşli devrimciliğine hayran acayip bir Fransız övgüsü var kitapta. Bir de tabiki Tanrı'ya inancı kuvvetli, tüm olan şeylerin sonucunun (Waterloo, Temmuz Devrimi, 1830 vs.) hak böyle istediği için olduğu vurgusu var ki bunun bir parça hayran olduğu halkına haksızlık olduğunu düşünüyorum.” Az bile söylemişim… Böyle bir Fransa aşkı, böyle bir Paris hayranlığı yok. Bir insan bir şehrin lağımlarının tarihçesini bile anlatacak denli detayı yazabiliyorsa(20 sayfa), bu aşktır. Bir şehre, bir tarihe, bir millete olan aşk! Kusurlarıyla da sevmek deyiminin karşılığı sanırım Victor Hugo. Bir yerde Paris bir gayya kuyusudur derken, diğer yerde Fransa’yı göklere çıkartır. Kitabın başından sonuna kadar zaten bir millet ve Tanrı hayranlığı var. Bir de çok fazla nasihatvari aforizma yazmış, bazen amma uzattın yeter diyesim geldi.
Charles Baudelaire
Charles Baudelaire
önsözde bu kitap bir merhamet kitabıdır demiş. Bence bu kitap bir hüzün kitabı, vicdan kitabı. Bir aşk kitabı. Çocuğa aşk, sevgiliye duyulan aşk, Tanrı'ya aşk, millete aşk, ülkeye aşk... Bir tabir vardır hani “Filler tepişirken olan çimenlere olur.” diye. İşte bu kitap o çimenleri anlatıyor. Napoleon ve Wellington savaşırken ölen altmış bin insanın hikayesi… Bir ülkenin savaşa harcadığı paralar yüzünden yoksul düşmüş, aç kalmış, sefalet içinde yaşayan insanların hikayesi… Bir evi olmadığı için sokaklarda yatan çocukların hikayesi. Kitabın ana hikayesini bilmeyen yoktur sanırım. Aç olan kız kardeşinin çocuklarına ekmek alacak parası olmadığı için ekmek çalıp yakalanan, işlediği suç sebebiyle kürek mahkumu olarak bambaşka bir insana dönüşen Jean Valjean’ın hikayesi. Çok dağınık anlatıyorum farkındayım ama Victor Hugo da bundan farklı bir anlatım yapmamış inanın. Jean Valjean’ın hikayesini okurken birden kendimizi Waterloo Savaşı’nı oluşturan şartları okurken buluyoruz, dönüyoruz Fantine ve Thenardierler’in hikayesine bir göz atıyoruz, birden Cosette ile Jean Valjean’ın kaderi nasıl kesişti kısmından manastırların tarihçesine dalıyoruz. Kitap bizi bilgiye ve detaya boğuyor, bir büyük olayı meydana getiren ufak tefek tüm olayların detaylarını ve tarihin önemsemediği küçük insanların yaşam çizgisini anlatıp, büyük resimde tümünü birleştiriyor. Tarihi kısımda çok hayranlıkla okuduğum iki tane kısım var. Birisi Waterloo Savaşı’nın anlatıldığı kısımdaki “çukur” sahnesi… İkincisi ise “Haziran Ayaklanması” kısmı. Özellikle ayaklanma kısmında direnişi yaşadım. Mabeuf “Yaşasın Cumhuriyet!” diye bağırırken içimden ben de onunla bağırdım. Gavroche tüm alaycı pervasızlığı ile kahramanca düşerken sanki barikatı izliyordum. Barikat ele geçirildikten sonra Enjolras finalinde gözlerim doldu. Karakterler bazında ise şu karakter daha iyi yazılmış diyemeyeceğim, hepsiyle ayrı ayrı ilgilenmiş, detaylıca kurgulayıp sokmuş hikayeye; ama Fantine’i betimlemesi karakteri ete kemiğe büründürmüş, yazar neredeyse yazdığı karaktere aşık olmuş gibi bir tasvir. Tabi Jean Valjean’ın mükemmel vicdan hesaplaşmaları, bir aziz olarak tasvir edilmesi, Javert’in sondaki vicdan muhakemesi ve sistem sorgulaması müthişti. Klasikler neden klasik? Çünkü her dönemde seslenişlerine karşılık bulabildikleri için. “Büyük tehlikelerin güzel yanı şudur ki, birbirlerini hiç tanımayan insanlar arasında kardeşliği gün ışığına çıkarır.” satırlarını okuduğumda gözümde şu kare canlanıyor örneğin. listelist.com/wp-content/uplo... 19.yy’da Hugo’nun umut ettiği iyimser gelecekte yaşıyor olsaydık keşke fakat 21.yy’ın 19.’dan çok da farkı yok. Gelirin eşit dağılımı yok, eğitimde ve sağlıkta adalet yok. Artık savaşlar ovalarda karşılıklı yapılmıyor ama hala çimenler eziliyor. Bourbon Hanedanı yok ama hala açlık çeken, sefalet içinde yaşayan çocuklar var. Hala direniyoruz ama kaybediyoruz. Ben bu satırları yazarken bile bir yerlerde bir kadın geçimini sağlamak için vücudunu satıyor. Geleceğe umut içinde bakmak her geçen gün zorlaşıyor. Eşitlik, özgürlük, kardeşlik sadece birer kelime olarak hayatlarımızda yer almakta. Uzun zaman sonra ilk defa bir kitabı gözyaşlarıyla bitirdim. Yaşayamadan ölen kitap karakterlerine, yaşayamadan ölen insanlara. Gezi parkında, 15 Temmuz’da, yurdumun dört bir yanında yapılan canlı bomba saldırılarında hayatını yitirenlere, Soma faciasında ölenlere, Aylan bebeğe, minik Leyla’ya, karlı bir günde babasının sırtında bir çuval içinde bu dünyadaki son yolculuğunu yapan bebeğe, Suriye Savaşı’nda katledilenlere ağladım. Ben bu satırları sıcacık evimde yazarken kışın soğuğunda sabaha varma savaşı verenlere ağladım. Pastayı paylaşamayan büyük adamların sebep olduğu bir gecede değişen hayatlara ağladım. En son da oturdum kendi hayat keşmekeşimde unutup gideceğim tüm bu şeyler için kendime ağladım. #39467876 Victor Hugo demiş ki “Neyse ki Tanrı, bir ruhu nerede bulacağını bilir.” Soruyorum Tanrım kaybolan tüm ruhların yerini biliyorsun, öyleyse onları bulup geri vermen için insanlık daha ne kadar acı çekmeli? İncelememi kitaptan son bir alıntı ve bir video ile bitireyim. “Tanrı’nın çare bulmaktan yana bu güçsüzlüğü beni şaşırtıyor doğrusu. Olayların çarkını her an yeniden yağlaması gerekiyor. … Bu pis yağ yüzünden Tanrı’nın elleri hep yağlı, kara.” youtu.be/1MhEZizEqVE
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Iletişim Yayınları · 202387,1bin okunma
··
473 görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
1 aylık inceleme perhizinin sonucu olarak beklediğim inceleme geldi senden. Gerek okumamız sırasında beraber konuşmalarımız olsun gerekse de etkilendiğimiz yerleri birbirimizle paylaşmalarımız olsun benim için yeri çok ayrı bir okuma deneyimi oldu diyebilirim rahatlıkla. Zaten kitabı benzer duygularla hatta gözyaşlarına yakın hissiyatlarla okumuş olmamız bile kitaptan ne kadar etkilendiğimizin bir göstergesi Kevsercim. Sefiller, gerçekten de insanın belleğini ve bugüne kadar gördüğü acıları tazeliyor. Sen de seni duygusal ve edebi olarak etkileyen Hugo'nun karakterlerini oldukça isabetli özetlemişsin. Dediğin suç ve ceza dengesini ben romanda kurgu ile gerçeğin mükemmel dengesi diye yorumlamıştım, bu konuda da benzer yorumları sahiplenmişiz. Umarım senle ve
Ebru Ince
Ebru Ince
Abla'yla nice okumalarımız olur beraber, çünkü bir eseri böyle aynı anlarda nitelikli ve sorgulayan okurlarla birlikte okuyunca işte tam da o zaman bakış açılarının sentezinde ortaya çıkan acı, empati, duygu molekülleri bir anlam kazanıyor. Emeğine ve ayırdığın zamanına sağlık.
NigRa okurunun profil resmi
İnceleme yazmaya da ayrı bir zaman ayırmak gerekiyor Oğuz, teşekkürler. Normalde 1 hafta kadar erken bitirmekti başladığımda planım ama hayat planları bozuyor işte başka etkenlerle. :) Çok yoğun bir kitaptı ama hani gözüm alsa yine okumak isterim, biraz daha tarihi bilgi ile ama yordu açıkcası duygusal olarak çok yoğundu, fikirsel olarak çok yoğundu, tarihi kronoloji zaten... konuştuk zaten bunları sen de yeni bitirdiğin için ne demek istediğimi anlıyorsundur. 1700 sayfadan çok minik bir miktarı dışarı yansıtabiliyoruz burada iyiki de okuduk içimiz temizlendi. :)
Ayşe* okurunun profil resmi
Böylesine yoğun okumalar insan ruhunu eskitiyor demek istemiyorum ama melankolik daha içe dönük bir havaya sokuyor. Öylesine güzel anlatmışsın ki, Soma, Aylan bebek, ve her gün binlercesi ölen, öldürülen haksızlığa uğrayan aç kalan insan seli gözümün önünde belirdi. Benim vicdanımla beni sorgulayan tanrı bu olanları görüpte nasıl bir sınav yaptığını düşünüyor bilememekteyim. Son satıra dek direnen yüreğine sağlık. 4-5 yıl evvel çekilen müzikal filmin sonu da buraya çok yakışır, gezi versiyonunu da ayrıca severim. youtu.be/47E2tfK5QAg
NigRa okurunun profil resmi
Müzikal Hugh Jackman'ın başrolde oynadığından sanırım, onu bir türlü bitirememiştim kitap bitince bir izleyeyim diye düşündüm yine bugün. Evet yoğun okumalar melankolik yapıyor haklısın, farkındalığımız bir sonraki unutuşa kadar artmış oluyor. Diyorum hep tuğla okumak zahmetli ama bitirince de bir boşluğa düşüyor insan, çünkü bittiğinde günlerdir yaşadığın o dünyadan kendi zamanına dönmek afallatıyor. Kitap bambaşkaydı ya karakterlerin hangi birisine üzüleceğini bilemiyor insan okurken. :((
10 sonraki yanıtı göster
Ebru Ince okurunun profil resmi
Öncelikle bu kadar çok sevdiğine ve içselleştirdiģine nasıl mutlu oldum bilemezsin :) ❤ sonrasında yüreğini koyarak yazdığın bu inceleme ile gurur duydum emeklerine sağlık .. Çukur benim için de yazılmış belkide en muhteşem savaş tasviridir Buna savaş ve baris gibi bir kitabı da katarak söylüyorum .. Mutlu uyuyacagim bu gece sayende :)) Çok teşekkür ederim :))
NigRa okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim Ebru abla, sayende yine muhteşem bir kitabı öne çekmiş oldum. Bu kitabı sevmemek ne mümkün, ağlaya ağlaya bitirdim gecenin bir yarısı. :) Çukur kısmı da çok güzeldi ama direniş kısmını daha çok sevdim ben. Sonunda biraz Marius'un aptallığına ve Cosette'in vefasızlığına sövdüm ama harika bir hikaye okudum. Beraber pek çok kitap bitirelim, çok amin. :) ❤
1 sonraki yanıtı göster
BLACK JACK okurunun profil resmi
Fransa tarihinin özetini baştan sona okudum. Gerçekten büyük zevk aldım. Bu anlamda planımda olmayan Sefiller'i ciddi anlamda okumam gerektiğini anladım. Özet bilgiler oldukça doyurucu olsa da detaya inmek her zaman çok daha büyük zevk verir kanısındayım. Sevgiler..
NigRa okurunun profil resmi
Detay konusunda nirvanaya varmış bir eser. Mutlaka okunmalı...
3 sonraki yanıtı göster
Saint Simon okurunun profil resmi
Olayları vicdani süzgecinden geçirip çok güzel bir şekilde kelimelere dökmüşsün. Özellikle 584794 jpg anlattıklarını en iyi özetleyen görsel. Kalemine sağlık Kevser...
NigRa okurunun profil resmi
Kitap zaten vicdan üzerine bir kitap olduğu için bana sadece kendi dilimde anlatmak kaldı. Sağolasın Ümit...
Abdullah okurunun profil resmi
Kitabı okurken sizde bıraktığı duyguları ve hislerinize o kadar içten yazmışsınız ki etkilenmemek elde değil. Özellikle Fantine'nin yaşadığı ızdırabı ve çaresizliği okurken ben de duygulanmıştım. Ayrıca Fransa tarihi ile ilgili linkinizi not aldım, kitabı okurken yardımcı olacağını düşünüyorum, teşekkür ederim. Fakat son cümlelerde size katılmadığı belirtmek isterim. Victor Hugo bir sözünde şöyle der: ""Yeryüzünde kanunlar, ananeler yoluyla meydana getirilen sun'i cehennemler, Allah vergisi kaderi uğursuz insanların elinin karıştırdığı cemiyetler bulundukça; asrımızın başlıca üç meselesi —erkeğin yoksulluk yüzünden alçalması, kadının açlık yüzünden düşmesi, çocuğun okumamışlık yüzünden kabiliyetlerinin mahvolması — halledilmedikçe; bazı bölgelerde cemiyetin insanları boğması mümkün oldukça, daha geniş bir zaviyeden başka bir tabirle yeryüzünde cehalet, sefalet bulundukça bu gibi kitaplar faydasız olmayacaktır." (Victor Hugo). Hugo dünyadaki bu adaletsizliği, zulümleri Allah'a değil de insanların yaptıkları fiillere bağlamaktadır. Emeğinize sağlık.
NigRa okurunun profil resmi
Öncelikle teşekkürler... Linkler bana çok yardımcı oldu. :) Bence Hugo zaten bir takım haklar uğruna savaşıp bu uğurda canından olan insanlara da haksızlık etmiş bir parça. Yapılanlara Tanrı böyle istedi deyip geçmesi beni biraz öfkelendirdi okurken. Hugo demiyor zaten Tanrı adaletsiz diye o ilginç bir şekilde sıkı sıkı bağlı inandığı Tanrı'ya, ben diyorum belirttiğim gibi ruhlar nerede Tanrım, daha ne kadar acı çekmeliyiz diye.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.