Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
2/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
(Kitapla ilgili yorumlarımı okumak yerine dinlemek/izlemek isterseniz: youtu.be/hUo7lJUHCLI ) Schopenhauer'in kadın düşmanı olduğunu düşünen insanlara sesleniyorum: Haklıymışsınız... Bekliyordum bir şeyler; ama bu kadar kadınları yermesini, aşağılamasını ve hor görmesini beklemiyordum. Beğeni kasmak için süslü cümleler kurmak amacında değilim. Kurmayacağım da. Sadece bazı konulara dikkat çekip gideceğim. Özellikle dikkatinizi çekmek istediğim bir husus var: Schopenhauer ölmüş olabilir; ama onun felsefesine yakın insanlar hala çevremizde "modern beyefendiler" olarak dolaşmaya devam ediyor... Normalde Schopenhauer'i severim. Düşüncelerini de savunurum. Zaten sevmiyor olsam 4 kitabını neden okuyayım... Ama savunduğum düşüncelerinin dışında, kadınlar, aşk, evlilik ve cinsellik üzerine tespitlerinin yer aldığı bu kitabını hiç sevmedim. Zira Schopenhauer'e göre; - Kadınlar zihinsel olarak erkeklerden aşağıdır. - Kadınlar bedensel olarak erkeklerden aşağıdır. - Kadınlar her zaman çocuksu, uçarı ve dar görüşlüdür. - Kadınların ciddi bir şekilde dikkat ve emek sarf ettikleri tek şey, aşk, sevdiklerinin gönlünü kazanma, yahut giyim kuşam, cilt bakımı, dans etme ve bunlarla bağlantılı olan her şeydir. - Doğa kadınlara kendilerini korumaları ve savunmaları için ikiyüzlülük yahut riyakarlık yeteneği vermiştir. Dolayısıyla ikiyüzlülük ve riyakarlık onlarda doğuştandır. - Kadınların var olma sebebi, insan soyunun sürdürülmesidir. - Kadınlar ne müzik ne şiir ne de güzel sanatlar için gerçek anlamda bir duygu ve duyarlılığa sahip değildirler. - Kadınların amacı erkeği elde etmektir. - Kadın ve erkek hukuksal anlamda eşit olmamalıdır. Şahitlikleri bir tutulamaz. - Erkekler çokeşlli bir hayat sürebilir. Fakat çokeşlilik kadınlara göre değildir. - Kadınlar erkekler gibi mirasçı olamamalıdır. - Kadınlar fıtraten itaat etmek için yaratılmıştır, bir efendiye ihtiyaç duyarlar. Yukarıdaki cümleler, art niyetli bir şekilde kitaptan çekilip önünüze servis edilmiş cümleler değil. Schopenhauer, bu cümleleri savunuyor. Hatta birkaç basit örnekleme yaparak kendini haklı çıkarmaya da çalışıyor. Fakat insan ilişkileri, birkaç basit örnekten yola çıkarak neticeye varılacak bir ilişki çeşidi değildir. Bu ilişki karmaşıktır. Birçok değişken vardır. İnsanları bir takım davranışlarda bulunmaya iten milyonlarca sebep, psikolojik durum ve toplumsal şartlar vardır. Basit birkaç örnek göstererek, kadınlar erkeklerden daha dar görüşlü demek bence sığ bir bakış açısıdır... Hatta biraz daha ileri gideceğim, bana göre, kadına yönelik şiddetin, tacizin, tecavüzün, kısacası kadına yönelik her türlü olumsuz eylemin temelinde yatan düşünce şekli tam olarak budur. Dikkatinizi çekmiştir, kadına yönelik olumsuz eylemlerde bulunan insanların çoğunda kadını küçük görme, hor görme, kendi üremesi için kadını araç olarak görme, evde oturan basit itaatkar yaratıklar olarak görme vs. vardır. Bu sebeple Schopenhauer'e ve Oscar Wilde'a geçmişte yazdıklarından dolayı bugün kızalım; fakat günümüzde böyle düşünen zavallıları da yerden yere vurmaktan çekinmeyelim. Kitabın ikinci bölümünde ise Schopenhauer, "aşk" teması üzerinden evlilik, tekeşlilik/çokeşlilik, üreme gibi konulardaki düşüncelerini dile getirmiş. Tabii bu düşünceler de bir hayli çağ dışı düşünceler. Günümüzde bu düşüncelerin pek yeri yok. Zira ona göre, aşk bir içgüdüdür ve amaç tamamen gelecek neslin oluşturulmasıdır. Evlilik ve cinsellik, gelecekteki insan soyunun teminatıdır... Yani ona göre evlenip de çocuk yapmayan insan doğaya aykırı davranmaktadır. Maalesef Schopenhauer'in bu konulardaki düşüncelerini insanlarda uygulanamayacak bir düşünce şekli olarak görüyorum. Ayrıca Schopenhauer'in kadın-erkek ilişkilerinin tümünü üreme ve gelecek neslin yetiştirilmesi açısından ele alması, "haz" kavramına hiç değinmemesi beni bir hayli şaşırttı. Zira insanı bu konularda yönlendiren en önemli hissin haz olduğunu düşünüyorum. Haz olmadan Schopenhauer'in bahsettiği hiçbir şey gerçekleşmez. Salt üreme ve gelecek nesli oluşturma fikri bile insandaki hazzın kaçması için yeterlidir. Hazzın kaçması da çok tehlikelidir. Zira kaçan hazzı yerine getirmek neredeyse imkansızdır. Baştan sona Schopenhauer'i yerden yere vurdum; ama şuna da değinmeden geçemeyeceğim. Adam yaklaşık 200 yıl öncesinin şartlarında bu düşünceleri dile getirmiş. Aynı şekilde Oscar Wilde de onun gibi 200 yıl öncesinden kadınlarla ilgili olumsuz tespitler yapmış. Tabii bu demek değildir ki, yazdıklarında, düşündüklerinde haklıdırlar... Fakat eleştirirken de dönemin şartlarını, toplumsal yaklaşımları, yazarın psikolojik durumunu, kadınlarla ilişkilerinde geçirdiği travmaları göz ardı etmememiz gerekir. Bizim asıl dikkat etmemiz gereken, günümüzde hala böyle düşünen, 200 yıl geriden gelen insanların olmasıdır. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Aşka ve Kadınlara Dair (Aşkın Metafiziği)
Aşka ve Kadınlara Dair (Aşkın Metafiziği)Arthur Schopenhauer · Say Yayınları · 202013,2bin okunma
··1 alıntı·
18,5bin görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Gayet güzel bir inceleme olmuş, geçen günlerde ben de Twitter'da bu konuda bir derleme paylaşmıştım ve bunun dönemin bakış açısından çok filozofların eksik yönü olduğunu düşünmüştüm. Çünkü anakronizmle değerlendirilip geçilecek kadar basit olmamalı bunun cevabı. Bu kadar zeki adamlardan bekleyebileceğimiz türden açıklamalar değil bunlar ayrıca, bir süre sonra şöyle bir beklenti oluşuyor hatta: "Bu adam madem filozof, neden bu konuda tamamen talihsiz açıklamalar yapıyor? Kendi zamanının ilerisini görüp kadınlara böyle şeyler dememesi gerekmez miydi?" Ayrıca fark ettiğim bir diğer şey de, şu incelemeyi yazan kısımda senin adını kapatıp yerine benim adımı koysaydık şimdiye kadar Schopenhauer fanatikleri tarafından ne karakterim kalırdı ne de bilgi ve deneyimim. Buna da "çifte standart" deniyor, içeriğe göre değil yazan kişinin kim olduğuna göre yorum yapıyor bazıları. Bunları sen yazınca gülücükler, yapay tepkiler, alttan almalar ama ben yazsam arkadan konuşmalar, karaktersizlikler ve çiğlikler. Bu site için varlığı önemli bir okursun fakat bu tür samimiyetsiz, çelişkili ve içten pazarlıklı insanların varlığının da farkında olmanı bekliyorum. İncelemen için eline sağlık Semih.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Dönemin bakış açısına uygun olması veya çocukluk döneminde bir takım zorluklar yaşamış olması onun fikirlerini eleştirmeyeceğimiz anlamına gelmez. Bu mantıkla hareket edersek, suç işleyen insanları da ayıplamamız gerekir. Çocukluk döneminde yaşadıkları vs. diyerek mazur görmemiz gerekir... Fark ettiğin konuda hak veriyorum sana. Fakat siteye üye olduğumdan beri geçerli olan bir durum bu. Maalesef okurlar, kişilerin popülaritesine göre yorumlar yapıyor ve beğenilerde bulunuyor. “Popüler” bir insanı eleştirmek bu sitede bir hayli zor. Hele ki çokça takipçisi varsa... Fakat “çok popüler” birini eleştirmek, eksiklerini aramak, hatalarını kollamak ise çok daha değerli görülüyor. Aman bir hata yapsa da linç etsek gözüyle bakılıyor... Sen sanırım ikinci grupta olduğun için böyle tepkiler görüyorsun. Son paragrafında bahsettiğin kişileri tanımıyorum. Sadece birini biliyorum. Onun da değerli bir okur olduğunu düşünüyorum. Sitede birçok niteliksiz insanın yazıları değer görürken, nitelikli okurlar arasına husumetin bulunmasına inan çok üzülüyorum. Çünkü bu tamamen niteliksiz insanların ekmeğine yağ sürüyor. Taraf olmaktansa arayı bulmayı, en kötü ihtimalle arada kalmayı yeğliyorum. Bence sen de seni eleştirenlere fazla takılma. Yaptığın ve yapmaya devam ettiğin kaliteli işlere odaklan dostum. Çünkü seni aşağı çekmek isteyen insanlar her zaman olacaktır. Teşekkür ederim değerli yorumun için.
1 sonraki yanıtı göster
AkilliBidik okurunun profil resmi
Schopenhauer'un kadına olumsuz bakışında, hoppa bulduğu ve kendisini desteklemediği için kızdığı annesi Johanna ile sorunlu ilişkisi büyük rol oynamış. Üstüne üstlük aşırı hırslı ve kıskanç bu iki karakter arasındaki rekabet de had safhada. Bu yüzden annesi nezdinde tüm kadınları canavardan hallice tanımlamış. Yani Schopenhauer'u bile anlayabiliyorum da, günümüzde böyle düşünen "modern beyefendiler"in travması nedir, bilmiyorum.
1 önceki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Elbette annesi ile olan ilişkisinin etkisi vardır. Fakat babası ile ilişkisi kötü olan kadınlar sayıca daha fazladır. O zaman kadınlar da bizimle ilgili böyle düşüncelerin içerisine girmeli :) Süha Bey, sizin yorumunuza katılamıyorum. Evrimsel süreç, uzun süren bir süreçtir; ama değişim kaçınılmazdır. Erkeklerin kadına bakış açısı zamanla değişebileceği gibi -ki Schopenhauer düşüncelerinin günümüzde çoğunlukla benimsenmemesi gibi- kadınların da eleştirilen yönlerini değiştirmeleri mümkün. Çözümü bulunamaz görmek bizi daha büyük bir çözümsüzlüğe götürür diye düşünüyorum.
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
200 yıl önce de erkekler tek eşli değil çok eşliydi. 2020 dünyasında da erkekler hâla çok eşli. Ülkeler istedikleri gibi çağdaşlaşmaya çalışsın, sivil toplum örgütleri istediği kadar tek eşliliği savunsun, bireycilik hiç önemli olmadığı kadar öne çıksın. Bunun adı belki yozlaşma yozlaşmadır, Boşanmaların çok artmış olması ve çocuklu, kariyerli ama boşanmış hâla güzel kalabilmiş kadınların evli erkeklerin ilgi alanında olduğu gibi azımsanmayacak sayıda evlilerin sevgilisi olmaları gerçeğini değiştirmiyor. İstisnalar için bir şey diyemem lakin tek eşlilik erkek doğasına aykırıdır kadın içinde cinsellik temeli ön planda olmayan başkaca sebeplerden dolayı doğalarına aykırıdır. Kadın ve erkekler evlilik kurumunun içine girerek imkansızı başarmaya çalışıyorlar.Sadakat er geç bitecek ama o evlilik devam edecek gereklilikler kişilerin kendi dünyasına göre. Şopenhaur haklı bence hoşumuza gitse de gitmese de.Doğamız budur, yüzyıllardır eğitilmeye çalışılan bir yön bu ama iddia ediyorum 10 evli erkeğin 8 inde sadakat çiğnenmiştir.Öyle tek gecelik de değil..Bence toplumsal yönümüz tek eşliliğe aykırıdır. Bir diğer tesbite de katılıyorum kadınım diye tüm kadınları aklayıp olmadıkları gibi meziyet yükleyemeyecek kadar sığlık ve basitliklerden sıkıldım. Bir çok kadın dış görünüşü, bedeni, cildi, makyajından çıkıpta aklını geliştirmeyle ilgilenmemekte. Çünkü güzellik erdemi hâla en güçlü ve geçerli erdem.. Bu iki tesbitinde haklıdır çoğunlukla.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Tek eşlilik konusunda söylediklerinize katılıyorum. Ben de erkeğin çok eşli olduğuna inanan ve bunu hisseden biriyim. Gerçekten de doğamız budur. Hem sizin bu konuda söylediklerinizin tamamına hem de Schopenhauer’in tespitlerine katılıyorum. Benim katılmadığım konu, kadının yılda yalnızca 1 defa doğurabileceği bilgisi üzerinden kadınların çok eşli olamayacağına yönelik tespitler. Yani kadınla erkeği bir kez daha ayrı tutması... Peki sizce kadınlar tek eşli midir, yoksa çok eşli mi? Kadınların güzellikle ilgilenip aklını geliştirmeye gayret etmemesi konusundaki yorumunuzun da haklılık payı var ama bu durumda vaktinin çoğunu spor salonlarında geçiren erkekleri nasıl konumlandıracağız? Aynı şekilde mi? O zaman kadınlarla ilgili genelleme yaparak onlara haksızlık etmiş olmuyor muyuz? Bu sebeple katılmıyorum. Yoksa çevremde Schopenhauer’in bahsettiği gibi çokça kadın var ama tam tersi kadınlar da var. O yüzden böyle keskin tespitlere karşıyım. Yorumunuz için teşekkür ederim. İlk paragrafta sorduğum soruya vereceğiniz cevabı özellikle merak ediyorum.
Sümeyra Özat okurunun profil resmi
Söylediklerinize ek olarak Schopenhauer'un kadın şemasında, annesi Johanna ile olan ilişkisi belirleyici bir rol oynamıştır. Yazarı seven birinin bu şekilde düşünmesi beni rahatlattı. Kaleminize sağlık Semih Bey :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Mutlaka etkisi vardır evet. Teşekkür ederim Sümeyra Hanım :)
1 sonraki yanıtı göster
Melike okurunun profil resmi
#82599256 Beni çileden çıkaran görüşlerinden biri bu olmuştu. Eristik Diyalektik gibi müthiş bir kitap yazmış, insan psikolojisi ve düşünce tarzı hakkında son derece tarafsız ve gerçekçi gözlemler yapabilmiş biri, nasıl olur da insan ırkını kadın-erkek ayrımı yaparak tanımlamaya gelince bu kadar taraflı yorumlar yapabilir, kadınları nasıl olur da "kötücül cins" olarak tanımlayabilir anlayamamıştım. Bir müddet sonra sizin dedğiniz yere geldim: Hayatındaki kadınlarla ilgili yaşadığı travmalar. Buna ek olarak yaşadığı zamanın etkileri de var tabi. Sonuç olarak Schopenhauer da ennihayetinde etten kemikten ve duygulardan oluşan bir insan. Her insan gibi onun da fikirleri yaşadıklarıyla güdümlü şekillenmiş. Bu kitaptaki tespit ve fikirlerinin pek çoğuna katılmıyorum. Ama sizin de dediğiniz gibi; derdimiz Schopenhauer değil. Derdimiz hâlâ Schopenhauer gibi düşünen kadınlı-erkekli kitle. Üstelik bunların pekçoğu da bu fikirleri benimsemelerini haklı çıkaracak travmalara maruz kalmamış insanlar. Yanlış ön kabul ve şartlanmalarla edilgenleşmiş ve bundan da rahatsızlık duymayan; sorgulamayan, sorgulatmayan, sorgulayanı da ahlaksızlıkla hatta zayıflıkla suçlayan insanlar bunlar. Ve gerçekten sayıca çok fazlalar. Uzattım kusura bakmayın. Yazacak çok şey var ama burada kesiyorum. Schopenhauer'a şeyh gibi tapmayan birinin incelemesini okumak güzeldi. Kaleminize sağlık.
3 önceki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Yorumunuza katılmamak mümkün değil. Katkınız için teşekkür ederim.
4 sonraki yanıtı göster
Ömer Gezen okurunun profil resmi
Kitap hakkında yazdıklarınızda maalesef haklisiniz. Donemi, yaşadıkları onu çok etkilemiş. 2 puan vermekte de haklısınız. Sadece keşke küçük bir not dusseydiniz. Çünkü bana göre gelmiş geçmiş en iyi filozof kendisi ve onun eserlerini okudukça insan daha iyi, kaliteli ve güzel bir hayat yaşamaya başlıyor. Sizin incelemenizden dolayi önyargı ile yaklaşıp okumayanlar çıkacaktır :( Kadınlar hakkında olmayan bütün kitapları çok değerli.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Aslında diğer kitaplarını sevdiğimi ve düşüncelerini savunduğumu belirttim. Önyargı olacağını zannetmiyorum ama senin gibi düşünenler çoğalırsa, dediğin gibi bariz bir ekleme yaparım elbette :)
marie sklodowska okurunun profil resmi
Ben biyolojik olarak aşkın sadece çocuk yapmak için var olduğunu düşünüyorum. Hatta çoğu çiftte çocuk olduktan sonra "heyecan" bitiyor. Doğa adeta görevini yapıp çekiliyor ve hadi şimdi sıkıyorsa devam edin diyor :) Ama diğer yönlerini de ele alırsak her duygu gibi karmakarışık ve asla salt bir amaca indirgenemez. Ayrıca nedense Schopenhauer'ın kadın hakkında fikirlerini okurken rahatsız olmamıştım. Yurtdışında staj yapmış bir arkadaşım orada mühendis bir kadınla tanışmış. Kadın evli, üç çocuk sahibi ve piyanoyu profesyonel bir şekilde çalıyormuş. Evini biraz toz götürüyormuş tabii ama umursamıyormuş. Herkes şok olarak baktı tabii. Bizim gibi ülkelerde ve özellikle doğu ülkelerinde kadın bir birey olamamıştır. O yüzden ben bazı yorumlarına hak vermiştim Schopenhauer'ın. Neden kadınların erkekler gibi kendine ait yaşam alanı yok, hobileri yok diyordum. Bunun sebebini yaşım itibariyle "kadınlığa" vermiştim maalesef. Şimdi şimdi bazı şeyleri anlayabiliyorum. Özellikle her geçen yıl kadınların değiştiğini gördükçe kadınlık değil de problemin başka bir şey olduğunu anladım. Schopenhauer da bu konuda benim düştüğüm hataya düşmüş. E onun zamanında toplum böylesine değişmiyormuş tabii. Zamanla kadın biyolojik olarak mı değişiyor, toplumsal olarak mı bunu hâlâ çözemedim ki bu muhabbet çok su götürür. İncelemen için teşekkürler, cümlelerinin altına imzamı atarım. :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Schopenhauer doğu toplumlarındaki kadınları batı toplumlarındaki kadınlara göre daha doğru buluyor. Onun görüşüne göre batı toplumlarındaki kadınlar, kadın doğasına aykırı bir şekilde “hanımefendi”liğe evrilmiş durumda. Buna karşı çıkıyor ve doğulu kadınları övüyor. Şimdiki zamana göre bayağı ilginç değil mi? :) Teşekkür ederim Marie.
Bu yorum görüntülenemiyor
Esther. Sema okurunun profil resmi
Schopenhauer'ı maalesef ki bu kitabı ile tanıyor birçok kişi ilk okunan kitabı oluyor sonra da şans vermiyorlar. Aslında felsefesi derinlerde çok başka ve kendine has. Kimse dört dörtlük haklı veya doğru fikirleri savunmuyor zaten. Ama incelemede şu cümleye ben de katılmıyor değilim: " aşk bir içgüdüdür ve amaç tamamen gelecek neslin oluşturulmasıdır" Evet en başta bana da kabul edilemez geldi. Hayvansal olabilir. Ancak en derine inildikçe insanların aşık olduğu kişiler sonra evlenme isteği hepsi buraya bağlanıyor gibi geliyor. Tabiki bu benim kendi düşüncem. Kadınlar konusundaki düşünceleri kabul edilemez. Zaten kitabın o kısımlarını yırtıp atası geliyor insanın. Yine de okumaktan vazgeçmeyelim:)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Aşk belki bir içgüdü olabilir ama amaç bence gelecek neslin oluşturulması değildir. Aşkla evlenip çocuk yapmayan insanlar ne oluyor o zaman? Bence amaç karşılıklı alınan haz ve tatmin duygusudur. Elbette senin fikrine de saygı duyuyorum :)
3 sonraki yanıtı göster
34 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.