Ben teşekkür ederim hocam, böyle düşünmene ve incelemelerin veya paylasimlarimin bir faydası olmasına sevindim.
Aynı şekilde, benim için de Atatürk'un inancı mühim değil, neye inanırsa inansin benim için değerli olmasının nedenleri gayet açıktır. Seninle daha önce konuşmuştuk, burada ayrıntısına girmiyorum lakin ben Atatürk'e sevgi ve saygımı kendi çapımda düşünsel bir ateşten geçerek sağladım. Kısaca, ona farklı açılardan bakma imkanım oldu. Bunu şundan belirtiyorum: Ben ne onu dinsiz gösterme ne de dindar gösterme ön kabulü olusturarak okuma yapıyorum veya bu ve benzeri yazıları yazıyorum. Yine bilirsin ki, ve inceleme başında da belirttim, en sevmediğim hususların başında aklimla dalga geçilmesi ve gözümün içine baka baka aldatilmak gelir. Bunu ben din konusunda uzun zaman yaşadım. Evet, kısmen haklı olarak denilebilir ki, ama o insanlar da kendi inandıkları şekilde anlatıyorlar, seni aldatmak gibi amaçları yok. Bir noktaya kadar kabul ederim lakin aynı isimlerin aynı kivirmalari şu an ismini vermek istemediğim aynı kitabın farklı kısımlarında gösteremeyip nasıl bir yüz ifadesine büründüklerini nasıl bir tepki verdiklerini gayet iyi biliyorum. Bilime nasıl bin takla attirdiklarini gayet iyi biliyorum ve aldatilmislik ve aptal yerine konmusluk hissini en çok bu konuda yaşadım zaten. İki bin yıldır mevzu edilmiş ve hepsine tek tek yanıtlar verilmiş felsefi konulari amerikayi yeniden kesfetmis gibi felsefeye uzak halka nasıl da yanli ve çarpitarak anlatip yedirmeye çalıştıklarını da gördüm. İşte din konusunda bu tavır içinde bulunanların tarih konusundaki yani Atatürk konusundaki versiyonları senin '... Atatürkçü geçinip hiç söylemediği söylemleri ona yükleyen ya da söylediği kesin olan söylemleri görmezden gelmeyi bırak saklamaya çalışan da gözümde çomar kere çomardır.' şeklinde çok güzel ifade ettiğin kesimdir. Ekranlara sık sık çıkan, kitaplar yazan, üniversite bitirip unvanlar alan Atatürkcu olmakta yarışan nice isimlerin, Atatürk'u nasıl da kaynakları carpitarak veya tarih metoduna aykırı şekilde nasıl kaynak cambazligi yaparak veya direkt işine gelmeyeni yadsiyarak ve işine gelenleri de ballandira ballandira nasıl anlattıklarıni sürekli görüyorum. Bunlardan birisi, Medeni bilgilerde Atatürk'un 'Türkler Arabın dinine girmeden evvel de...' diye başlayan APAÇIK cümleleri şu şekilde yorumlamis, mealen aktariyorum; Orda onu demek istemiyor, Atatürk Arapların bozduğu dini benimsemiyor ama gerçek İslami benimsiyor. Yahu sen nasıl tarihcisın sen nasıl evine gidince başını yastığa rahat rahat koyabiliyorsun. O müthiş akliyla aklınca Atatürk'un itibarını kurtarıyor beyefendi. Sen önce ülkedeki kutuplasmadan nemalanarak görünuste olan ama gerçekte olmayan itibarını kurtar veya kur. Aynı big tarihcimiz, Atatürk'un ordumla Filistine inerim ha Hristiyan alemi yalanını hem kitabında hem de çıktığı yayınlarda utanmadan anlatıyor. Yalan çünkü kaynak dediği Hakimiyeti Milliye o sene yok. Yani üç sene evvel kapanmış başka isim almış. Bir baska tarihçi değişen isminin tüm yayınlarına bakıyor, yok. Başka dediği belgeyi aktarmasi da hatalı. Bir başka tarihçi olmasa da saygın bir isim, bin küsür sayfa Atatürk biyografisi yazıyor, Atatürk dinsiz miydi diye kisa bölüm yapıp burada birincil kaynakları koymuyor, işine gelen ama o kadar da dayanıklı olmayan olayları anlatarak Ata'nin itibarını kurtarıyor. Böyle tarihcilık olmaz, böyle Ataturculuk de olmaz. Atatürk kendisi demiyor mu gerçekleri dile getirenler olacağız diye. Yahu bari yalan söylemeyın, o yeter bana. Gerceginizi de istemiyorum. Bu arada 1929'da Grace Ellison'a da acik şekilde dinim yok diyor. Bunu Andrew Mango -ki her kesmin saydığı bir isimdir- kitabına alıyor ta ne zaman, keza Ellison da Türkiye hakkında bilgili hatta milli mücadele yıllarında da bulunmuş ve kitap yazmış birisi, ve dikkat edilmesi gereken nokta bence, kadın 1929da yazıyor ilgili yazıyı. Yani hem Ata'nin din sorgulamalarinin arttigi hem de tarih kitapları yazimlarinin vs arttığı yıllarda. öte yandan Atatürk sağ, istese bu yazıya tekzip yazardı. Mesela Amstorng'un Bozkurt'una yazıyor Cengiz Ozakinci anlatmıştı bir yayınında belgesiyle. Hadi Ellison'u da geçelim o ingiliz ajanı hatta Fetocu falan diyelim, Ata'nin yukarıda aktardığım bizzat kendi yazdığı o sözler nedir? Senin de kendinden yola çıkarak örneklendirdigin durum işte. Birazcık objektif yaklasabilen görür. Ayni din konusunda olduğu gibi. Ama nasıl din dogmatikse bu konu da dogmatiklestiriliyor. Ben de Müslüman oldum ve çevrem hep Musluman. Ata'nin dediklerinin onda birini de, bakalım sana Müslüman mı diyorlar başka bir şey mi. Onların demesini geçtim teknik olarak zaten Musluman olamazsın, dinden çıkmış olursun. Bazı noktaları apaçık olan koca İslam'i bile oyuncak ediyorlar ya lastik gibi sündürüyorlar. Abicim, ablacim Kuran'a Muhammed'in yasaları dersen, yani Allahtan geldiğine inanmiyorsan sen müslüman olamazsın. Bunun orda onu demek istemiyorculugu falan olmaz. Veya başka örneklerdeki durumlar, aynı şekilde. Bu nedenle isteyen istediği gibi orda onu demek istemiyorculuk yapsın, kendi hayatı ve fikri. Lakin benim fikrim de net: Atatürk de belli ki bir noktadan sonra dinden çıkmış. Bunu tek bir söze ithafla da demiyorum. Adamı kronolojik olarak takip etmek ve değerlendime sonucunda diyorum. Ee tarih yorumdur lakin mantıkli ve makul yorumdur muteber olan.
Tekrardan teşekkür ederim hocam yorumun için. Gece gece de kafanı şisirdim de affola :)