-Kadın dediğin okumaz!
-Kadın dediğin kocasına itaat eder!
-Kadın dediğin gereğinden fazlasını bilmez!
-Kadın dediğinin işi dikip dokumaktır!
-Sakal kimdeyse bütün kuvvet ondadır!
-Erkek kadına kaşlarını çatıp baktı mı, kadının yapacağı şey hemen başını önüne eğmektir!
-Akıllı bir kadın, insanın başına çorap örmekte şeytan gibidir.
Gerçek
HAYAT İŞTE...
Hayat, bir otobüs yolculuğunu andırıyor belki de. Herkes aynı aracın içinde, aynı yöne gidiyor sözde.
Dışarıdan bakıldığında çok benziyoruz. Ama içimizde bir ben daha.
Belki özenle büyütüp, koruyup, sakladığımız..
Belki kimse görmesin diye içimize gömüp sakladığımız..
Belki de emin olamadığımız için sakladığımız..
Ama hep
Yazım yanlışı mı? Değil.
Çünkü 'ben' ben değil.
Peki "Beni tanımak istiyor musun?"
Ben meyve değil, çanta değil ya da zayıflama korsesi değil. Olsa olsa kitap olur ama kitap da değilse hiçbir şey değil.
"Ben senin için önemli biri değil!
İnanmıyorsan. "
Kafan karışmasın, başa dönelim.
ECCE NOVEL..
İşte
Tarifsiz duygular içinde harmanlanıyorum. Gözlerim yaşlı, kafam karışık. Yusuf'un da hissettiği gibi konuşamıyorum. Ağzımın içinde kupkuru bir dil değil herşeyi öğüten ağır bir değirmen taşı taşıyorum. Ne kadar çabalarsam çabalayayım, o taş ne gırtlağımdan aşağı iniyor ne de ağzımdan dışarı çıkabiliyor.
Kitabın son sayfalarını okurken bitsin
Canım, ben, beni sırtında taşıyacak bir erkek aramıyorum. Yanında yürüyebileceğim, elini tutunca mutluluktan havalanacağım bir sevginin erkeğini istiyorum ve o sensin… sensin…
…..bir başkası, bir sevilene “günaydın” diyerek ve öperek, sevişerek uyanmak, bir gece vakti, “güzel uykular” deyip öperek, sevişerek uyumak istiyordu.