Şeyma Nur Gezen

Şeyma Nur Gezen
@gonluendelusi
&Kitaplar bazen insanlardan daha iyi dost oluyor. Ama hangi kitap bir insanın yerini tutabilir?&
öğretmen
ofma mat
uçurumun kenarında
107 okur puanı
Mayıs 2019 tarihinde katıldı
Kardeşimin neyin eksikliğini çektiğini nasıl anlatabilirdim ona? Ben bile, gençliğe ilk adım attığım yıllarda bu evde kendimi bazen kaçış ümidi olmayan bir mahkûm gibi hissetmez miydim? İçimden mobilyaları, misafirleri, duvarları yakıp yıkmak gelmez miydi? Beni bundan alıkoyan ne miydi? Sevildiğimi bilirdim. Kuşkusuz aşırı bir bağlılık vardı, bu da beni olabildiğince uzaklara gitmeye kışkırtırdı, ama ne istediğini bilen, istediklerini kabul ettirebilen, olgun bir adam olunca geri dönmek üzere. Sevildiğimden emin olmasam içimdeki burukluk giderek büyür ve günün birinde, savaşı fırsat bilerek ar damarımı çatlatırdım. Bir cinayete ya da intihara kalkışır gibi; çünkü Salim'in yaptıkları her ikisine de yakındı.
Reklam
Aslında geçmişi unutmuş değilim, unutamam da. Yalnız arayı açmış bulundum, o kadar... Dağlarda bazı pınarlar olur. Yeni yollar açıldıkça buralara uğrayan insanlar azalır; giden gelen azaldıkça da suyun çevresini naneler, dikenler sarar. Bir zaman gelir ki, orada pınar bulunduğunu kimse anlamaz. Ama sıcak bir günde susuzluğunu gidermek isteyen bir yolcu pınarı anımsayıp ana yoldan saparak tepeye doğru yürür. Kaynağın başına varıp yaban otlarını aralayınca gördüğü şeye kendi de şaşar: Kimsenin bulandırmadığı, dupduru, soğuk bir su otlar arasından şırıl şırıl akmaktadır. Suyun durgun yüzeyinde kendini seyreder; güneşi, gökyüzünü, dağları seyreder... Böyle güzel bir yeri çoktandır unutmuş olmasına üzülür, köye gidince arkadaşlarına da söylemeyi düşünür. Düşünmesine düşünür, ama sonra her şeyi unutur. Yaşamda da böyledir işte. Belki de yaşamı yaşam yapan budur...
Sonsuzun Uçları
Acısını unutanın Yıldız dolmuyor gecesine Buydu bizim soylu yalnızlığımız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sonsuzun Uçları
15. Beni unutmaktan koru Beni yalnızlıktan koru İçimdeki merhamet soğumasın Yüzünü çevirme acımdan Beni taşa dönmekten koru.
İki Hayat
Sonsuzluğu bağışladı onlara Eşyaların tanrısı Ölüm uğramayacak evlerine!
Reklam
Kırmızı Bahçe
Merhamet, onurun ilk harfiymiş Bunu da sen yazdın çizgili defterime.
Kül ve Mülk/2
Çengeli mezarına asılı Bir soruyum dünyanın ortasında: İnsan neden ölür Hatice Ölüm neden vardır? Herkes boşluğun fotoğrafı Bir bilen yok.
İpi kopmuş boncuk
... Yazmaya, okumaya ayırdığım zamanlar senin de zamanlarındı.
Engizisyon Mahkemesi, zorla Hristiyanlaştırma politikasının takipçisi olarak Andalusilerin bir âdet ya da davranışlarına bakarak onların Hristiyanlaşmayıp kendi dinlerinde ısrarcı olduklarını tespit edebiliyordu. Bunlar, Müslümanlar için Arapça konuşmak ve yazmak, Müslüman kıyafetleri giyinmek, Hristiyan tarzı masa yerine yerde yemek, yıkanmak, ellerine-ayaklarına kına yakmak, ölülerini Hristiyan mezarlığına defnetmemek ve çocuklarını kiliseye göndermemekti. Yahudiler için ise Cumartesi günleri çalışmamak ve baca tüttürmemek, dinî kıyafet giyinmek ve ibadet etmekti. Bunlara ilâveten, Kuzey Afrika veya Osmanlı Müslümanlarıyla bağlantı kurmak da şiddetle cezalandırılmayı getiriyordu.
Burada öğretilen matematik, yalnızca nesnelerin arasındaki ilişkiyi açıklayan bir bilim değil, aynı zamanda Allah’ın bize bu dünyanın ötesinde bir güzelliğin ideal şekillerini göstermek için kullandığı bir dil olarak ele alınırdı.
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
Farklı ırk, dil ve dine sahip çeşitli milletlerden meydana gelen Endülüs toplumunda asırlar içerisinde ortaya çıkan Endülüs medeniyeti, varlığını Doğu İslam medeniyeti ile İber Yarımadası’nda mevcut olan Suev, Vandal, Roma, Vizigot ve Hristiyan geleneği ve kültürel mirası üzerine bina etmiştir.
Sayfa 183Kitabı okudu
Halkın dini hassasiyeti
Eğer, devlet başkanı dâhil, idareciler dinî kuralları hafife alıp uygulamazlarsa ve yaptığını inkâr etmeyip ısrarcı olurlarsa, o zaman halk ayaklanır ve muhâfızlardan korkmaksızın bunu yapan idarecinin muhkem kasrına girerler, hatta onu beldelerinden kovarlardı. Adaletli davranmadıkları zaman kadıları ve valileri yani idarecileri taşlayarak cezalandırma vakalarına sıkça rastlamak mümkündü.
Sayfa 109Kitabı okudu
Kitapların yakılmasının sebebi, Müslümanları Hristiyanlaştırmanın önünde engel olarak görülmeleriydi. Çünkü Hristiyan idarecilerin inancına göre Müslümanlar Kuran-ı Kerim gibi dinî ve Arapça kitaplar sayesinde dil ve dinlerini kuşaktan kuşağa aktarabiliyorlardı. Ayrıca, Arapça’yı İslâmiyet’in ve Arap Alfabesi’ni de Arap dilinin kapısı olarak telakki ediyorlardı. Bu yüzden Müslümanlar kitaplardan ve Arap Alfabesi’nden arındırılmalıydılar. Bu yüzden önce Gırnata’da ve ardından Müslümanların yaşadığı diğer bütün şehirlerde kitaplar papazlar tarafından toplatılıp şehir meydanlarında yakıldı. Kitapların yakılmasının ardından, Arap Alfabesi yerine Lâtin Alfabesi’nin kullanımı zorunlu hale getirildi.
Müdeccen, Morisko
Müslümanlara, Müslümanlar tarafından Müdeccen denmiştir. İspanyolca’da ‘Mudejar’ şeklinde söylenen bu Arapça kelime, bir yerde ikâmet edip oraya alışan kimse anlamındadır. Müdeccen kelimesi, Osmanlı arşiv belgelerinde Müdeccel, Osmanlı müelliflerince ise hem Müdeccel hem de Mübtecel şeklinde kullanılmıştır. Ayrıca Tagarten kavramı vardır ki, bu da Endülüs göçmenlerinin bir kısmı için sadece Cezayirliler tarafından kullanılan bir addır. Morisko kavramı ise, Hristiyanlar tarafından Müdeccen Müslümanlar için, küçümseme ve aşağılama ifadesi olarak kullanılan bir kavram olmuştur. Yapılan zimmet anlaşmasının Hristiyan krallar tarafından ihlâl edilmeye başlanmasıyla birlikte ortaya çıkmıştır. Mağribli veya Moritanyalı anlamına gelmektedir. Moriskolar, Moriskler, Moorlar (Moors, Moriscos) şeklinde de ifade edilmektedir.
"Endülüs uçan bir kartala benzer ki, pençeleri Tuleytula, göğsü Kal’atü Rebâh (Calatrava la Vieja/Ciudad Real), başı Ceyyân (Jaen), gagası Gırnata’dır, sağ kanadı Mağrib’e ve sol kanadı da Maşrık’a yayılmıştır."
217 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.