Ayakkabıcılık öğrenmek için Bodö’ye gitti. Ama bir altın bilezik sahibi olmaktan yana tasarıları boşa çıktı. İçindeki şeytan onu avareliğe dürtüyordu. On sekizindeydi, bir şiir yazayım dedi.
valizimi hazırlamama yardım et
kelimeleri sol tarafa koy
söylenmemiş olanları, yürünmemiş yolların yanına
kollarını mavi gömleğimin boynuna
ayrı koy güneşli günlerle karlı günleri
karıştırma
“...yayınevindeki arkadaşlar çok zorlayıcı ve usanç verici buldukları ilk yüz sayfayı kısaltmamı öğütlediler. Hiç kuşkunuz olmasın, reddettim; çünkü, diye öne sürüyordum, bir insan manastıra gidip orada yedi gün yaşamak istiyorsa onun ritmini kabul etmek zorundadır. Bunu başaramazsa, kitabın bütününü okumayı da hiçbir zaman başaramayacaktır. Bu nedenle ilk yüz sayfanın bir kefaret ve başlangıç işlevi vardır; her kim bundan hoşlanmazsa kendi bilir, tepenin eteklerinde kalır.”