#gözyaşlarıveazizler 1937 yılında Cioran'ın yirmi beş yaşındayken ve Fransa’ya gitmek üzereyken yayımladığı, dördüncü kitabıdır. Kendine özgü tarzında, her zaman olduğu gibi radikal ve kışkırtıcı bir dille yazılmış en çok önemsediği eseridir.
FAZLASIYLA ENDORFİN HORMONU SALGILATAN BİR BAŞYAPIT :)
Müthiş derecede bir çoşku hissi bırakıyor, Cioran’ın tarzını sevenler ne demek istediğimi anlayacaktır.
Hayatının bir kırılma noktasında yazdığı ve
Nietzsche'nin “İyinin ve Kötünün Ötesinde" kitabından ilham alarak kaleme aldığı bu kitapta ilk önce Fransızca çevirisi var. Ek olarak ilk Rumence yayımlanan, ama Cioran’ın isteği üzerine acımasızca kısaltılmış hali mevcut. Aradaki fark dünya kadar, Fransızcası bıçak kadar keskin ve benim favorim.
Kitap, Tanrı, müzik tutkusunu, ölümü gözyaşlarıyla birleştiriyor. Nietzsche'yi izleyerek, azizlerin hayatında gizli olan politik unsura odaklanıyor. Acıya olan ihtiyaçları, dayanma yeteneklerinden ve hayırsever eylemlerinden çok daha ilginçtir. Acı çekmelerinin ve her şeyden vazgeçme konusundaki esrarengiz yeteneklerinin arkasında, Cioran fanatik bir güç iradesi sezinliyor. Sesli çoşkunun sınırlarındaki tanrısallığı Bach ve Mozart’tan daha iyi anlatabilecek bir şeyin olmadığını söylüyor.
Mevlâna, Assisi’li Françesko, Rembrandt, Van Gogh, Dostoyevski, Rilke, Eckhardt, ve Schopenhauer gibi tanınan isimlerin ölüm ve inanç üzerine düşüncelerine yer vermiş.
Kitap, istisnasız her şeyi sorgulatan, ürktücü derecede çağdaş bir sese sahip.
Cioran’ı, duygularımın tercümanı ilân ediyorum
Mutlaka okuyun