Kervanın konakladığı şehirlerin halkı akın akın gelip hacı adaylarını grup grup evlerine götürüyor, aklanıp paklanmalarını, doyup giyinmeleri için hizmetlerini görüyor varsa Medine’ye ve Mekke’ye birkaç hediyeyi ellerine tutuşturuyorlardı.
Bu durum Osmanlı insanının mürüvvet ve alicenaplığından gelmedir.
Eşref, Paşa’ya hâlihazırda yolda olduğunu ve şu andan itibaren gizliliği korumak için kimseyle görüşmeyeceğini
yazdı. Bir kereliğine de olsa, telgraf hatlarının erişimi dışında kalacağına muhtemelen memnundu. Artık geri dönüş yoktu. Bir sonraki gün, bölgedeki son Osmanlı ileri karakolu olan Ebu el-Naam’ı terk edip çöle doğru ilerlediler. Kaledeki
Kerbela'dan Kûfe'ye, Kûfe'den Şam'a
Hz. Hüseyin Kerbela'da şehit edildikten sonra bedeni, düşman ordusundan on kişilik bir grubun atlarının ayakları altında ezildi. Ehl-i Beyt'in bulunduğu çadırlar yağmalandı, ateşe verilip yakıldı. Peygamberin kızları başı açık ve yalın ayak esir düştü. Şehitlerin hepsinin başı kesildi.
Ömer bin Sa'd, Hz. Hüseyin'in kesik
Sayfa 79 - KRİPTOKitabı okudu
SAVAŞ ESİRİ
Eşref gibi yerinde duramayan savaşçı bir karakter için tutsaklığa dayanmak zordu. Teslimiyet; hareket kabiliyetini yitirmek, eylemsizliğe zorlanmak ve eski düşmanlarının elinde tutsak olmaktan kaynaklanan sayısız rahatsızlık anlamına geliyordu. İlk önce Arabistan’da, ardından Kahire’de ve son olarak Malta’da olmak üzere neredeyse üç yıl boyunca