Bir adam, elinde merdiven dümdüz bir çölde gölgesiyle birlikte yürüyor. Ön kapak tasarımı...
Kendi zihninin yanına almış bir adam çöl susuzluğunda bir arayış içinde. Ve merdivenini dayayacağı herhangi bir duvar, engebe yok.
Elindeki merdivene sımsıkı sarılmış vaziyette. Elindeki merdiven, onun dünyası ne yazık ki Huzursuz eden bir takım nedenlere gebe. Basamakları çıkabileceği, yüksek çizgiler çizilmemiş...
Ruh durumu ön kapak tasarımında mevcut..
Huzursuzluk bulaşıcı bir hastalık. Gülmek, esnemek gibi... Dokunduğu değdiği yeri tedirgin ediyor.. Ama bu tedirginlik bildiğiniz bir tedirginlik değil. Hah işte "Nasıl bir tedirginlik?" dediğinizi duyar gibiyim. Hikayenin içine girince size de bulaşacaktır. Eminim . Anlayacaksınız.
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,5bin okunma
Kötü olan kalplerinde hiç sevgi ve iyilik barındırmayanlar ve bunun kanserine tutulan insanlar...
Merhaba dostlarım, öncelikle nasılsınız umarım herkes iyidir (ki her birimizin ayrı sorunları vardır muhakkak uğraşması gerektiği biliyorum tıpkı şu an benim sınavlarımın olduğu gibi ama dert değildir diye düşünüyorum hepsi geçici sonuçta :) size
nedir gülmek?
Pasteur: bulaşıcı bir hastalık
Nietzsche: acıya direniş
Bergson: işbirliksel davranış
Freud: sinirsel gerilimden kurtuluş
Aristo: üstünlük hissi içeren
Platon: tehlike
Hobbes: aniden duyulmuş bir gurur
Borelli: fiziksel hareketler çıktısı
( İkisi de aynı an da içeriye girer. Oldukça sinirli bir şekilde aynı anda hareket edip, aynı anda konuşur… )
Kair / Riak – Kahretsin!
Kair / Riak – Hep senin yüzünden!
Kair / Riak – Beni tekrar etmeyi bırak!
Kair / Riak – Lütfen…
( Biri konuşur diğeri sadece ağzını oynatır diğeri konuştuğunda… )
Kair – Tamam.
Riak – Bence