Yazarın bu kitap için çarşaf giyip İstanbul sokaklarında dolaşması, bazen taksici bazen de dilenci kılığına büründüğünü duymam muazzam derecede merak uyandırmıştı. İyi ki de okumuşum.Bir psikiyatristin rüyasında kendi atalarının hikayesine dalışı anlatılıyor. Yusuf'un kendini arayış hikayesi yani. İstanbul'dan Erivan'a, Rus Çarına, devrime kadar... Göçler,isyanlar, sefalet, dostluk,hırs, isyan, aşk, simya hepsi var. Hem bu kadar masalsı hem de bu kadar gerçek nasıl olabilir diyorsunuz, kendinizi sorguluyorsunuz. Anlatımı, ahengi, müziği alıp götürüyor sizi ve dahi bir solukta okuyuveriyorsunuz. Sosyolojik bir hiciv, sistem eleştirisi aynı zamanda. Yazar çok çok iyi yerlere gelecek. Okumayan kalmayacak bir gün.Anlaşıldı,anlattı.
"....Kendine âmâ birisi tüm dünyaya sahip olsa ne olur."