ikimiz
tutunacak bir kainat bulamamış o çelimsiz varoluşun magmasında gülümsüyoruz birbirimize. benim ağzımda bir gelincik var sen gözyaşının kristal kesiğini gizlemek için özenlisin yine.
Kuşların, ağaçların, toprağın sesini dinliyorsun sabah , bir dağ yamacındasın, rüzgârın tükenmiş kuşlar, ağaçlar, bulutlar ve bütün kainat sis içinde oysa.
Yalnız sessizlik soluk alıyor yaz mı bahar mı beli değil sabah umut da tükenmiş umutsuzluk da...
Günaydın...
Cemal ve kemal ve ihsan derecatına göre, o muhabbet tezayüd eder. Aşkın en münteha derecesine kadar gider. Hem bu küçük insanın küçücük kalbinde, kâinat kadar bir Aşk yerleşir.
mavi efendim benim
kadırganızı karaya çektim
bundan böyle kendiniz biliniz beni…
uyuyorum, oysa gün geceye deviriyor kendini, yatağın ortasında bir serçe huzuruyla bir kuğuyu bekleyerek. şimdi bizim eş ruhlarımız benim rüyalarımda biryerlerde birbirlerini tamamlıyorlar aşka, ihtirasla, özlemle. birden dudaklarını hissediyorum , yatakta bana