Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Burhan;
Burhân/delil, kesin sonuç elde etmek için kesinlik taşıyan öncüllerden oluşturulmuş bir kıyastır. Kesinlik taşıyan öncüller ise, altı kısımdır: 1- Evveliyyât (aksiyomlar): Bir, ikinin yarısıdır. Bütün, parçadan daha büyüktür. 2- Müşâhedât (gözlemler): Güneş aydınlatıcıdır. Ateş yakıcıdır. 3- Mücerrebât (deneyimler): Sakmunya safrayı gidericidir. 4- Hadsiyyât (sezgiler): Ay, ışığını Güneşten almaktadır. 5- Mütevâtirât (doğru haberler): Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) peygamberlik davasında bulundu ve mucize gösterdi. 6- Kıyası, kendilerinde olan önermeler: Zihinde mevcut olan “iki eşit parçaya bölünme” ilişkisi gereği “dört, çifttir” dememiz gibi.
İÇ BAKIŞ SÜRECİ
Kadim Yogiler, insan vücudu hakkındaki dikkate değer bilgilerini büyük ölçüde bir iç gözlem süreci yoluyla elde ettiler. Raja Yoga sayesinde kendilerinin o kadar yoğun bir şekilde farkına vardılar ki, büyük kan damarlarını, sinirleri ve organları görmek yerine içsel olarak hissettiler. Bu tür iç gözlemlerden, kundalini'nin tezahür edebileceği
Reklam
Eskiden insanlar; güneş, ay, yıldız ve ateş gibi şeylere taparlarmış. Şimdi nerde değersiz aşağılık kompleksi bir şey varsa ona tapıyor. Mesela; Para, siyasetçiler, partiler ve cemaat gibi. İnsanlık geliştikçe kendi akli dengesini kaybediyor. Vakit geçtikçe Değer verdikleri şeyler daha da basitleşiyor. Basit şeylere değer vermek bir noktaya kadar güzeldir fakat şerefini haysiyetini ona bağlamak aşağılıkça bir harekettir. “Allah seni özgür yaratmışken, başkasının kölesi olma!!” demiş
Hz. Ali
Hz. Ali
SIĞMAZAM.
1. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam 1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.) 2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam 2. (Bütün
Seçime Dair
Hamd göklerin yerin ve ikisi arasındakinin sahibi olan Allah'adır. İnsan kafasını kaldırıp gökyüzüne bakmaz mı yıldızlarla nasıl süslendiğine, Ay'a, Güneş'e, gece ve gündüzün nasıl bir birini kovaladığına bunlarda bu düzende bir eksiklik mi var! Dağlara bakmaz mı insan nasıl görkemli ve yerinde olduklarına, bulutların havada süzülüp
Erdem BEYAZIT Aşk risalesi
Üstadımın (Ruhu şâd mekânı cennet olsun) bu şiirini dinleken gülmüştü ilk önce , alaycı bir şekilde , sonra pür dikkat kesilip dinlerken (... adam doğru söylüyor..) diyerek iç geçirip , tekrar tekrar dinlemişti daha çok severek.. youtu.be/x1cZD5AZnGw?si=... AŞK RİSALESİ Dirilmek yeniden Yerin uyanması gibi,
Reklam
Brahman'da Nirvana
Sufi terimi fena, "yok olma" veya "yok olma" anlamına gelir. Bireysel egonun aşkınlığını ifade eder ve Sufizm'de nirvana , "söndürme" (kelimenin tam anlamıyla bir mumun sönmesi) ile doğrudan eşdeğerdir. Bazı Sufiler, nirvanayı , Budizm'de Boşluğun Berrak Işığı olarak bilinen nur-u fana - Yokoluş Işığı ile
İnşirah
24.02.24' EY TEK GÜÇ VE KUDRET SAHİBİ ; Ruhum susamış suya kalbim özler seni Gözlerimi senin sevdiğin şeylere çevirdim Kulaklarımı seni çağıranın ülkesine bıraktım Ve susayan bir toprak gibi bitkin kaldım Kalbimi senin yoluna koydum Ve ellerimi senin dergahına açtım Bundan sonra da sana gelecek Senden isteyeceğim Güneş ve ay senin nurundan almış nasibini Güneş senin sevginden böyle ateş Ay böylesine mahzun Irmaklar senin hasretinden böyle çağlar Deniz bu ayrılıktan böyle deli böyle dalgalı Ve hüzünlü hep ağlamaklı Kuşların ümidi sen Bitkilerin neşesi Çiçeklerin rengi sen Ve insanların hiç bitmiyen duası sen Mevlam bizi biran olsun terk etme Sevgin içimizde hep uyanık kalsın
Aşk Risalesi
Dirilmek yeniden Yerin uyanması gibi, kımıldaması gibi toprağın Bulutları yarması gibi gün ışığının Yağmurun ansızın boşanması Binlerce kuşun bir anda parlaması havalanması Erimesi gibi karların ve buzulların Patlaması gibi dal uçlarında tomurcukların. Dirilmek yeniden Yüzyıl süren bir berzahtan geçmişiz gibi Kandan kinden öfkeden Üstümüze bir
Biz seninle biriz, Su ve ateş, güneş ve ay, Yerini altı olmadan üstü de olmaz, Ben sana aşık olmaya mecburum, Biz ne vakit bir oluruz, O vakit zaman başlar, hayat akar.
Reklam
Derisi Yüzülerek Vahşice Katledilen Büyük Şair Nesimi Diyor ki:
Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam Yersiz, yurtsuz cevher benim, hiçbir mekana sığmazam Hem sedefim hem inciyim, Sırat’tan da geçiciyim Bunca atlas kumaş ile ben bu dükkana sığmazam Gizli hazine benim işte, göz önünde olan da ben Maddenin cevheri benim, dağa, ummana sığmazam Can ile cihan benim, dünya ile zaman menem Ama ne dünyaya, ne zamana sığmazam Yıldızlara felek benim, vahiy ile melek benim Çek dilini dilsiz kesil, ben bu lisana sığmazam Zerre benim güneş benim; çar penc û şeş sırlar benim Her şey açık ve meydanda, ben bu meydana sığmazam Ateşteki ağaç benim, dönüp duran şu taş benim Bak şu ateş yalımına, ben bu yanana sığmazam Şeker benim, bal da benim. Güneş benim ay da benim Herkese can bağışlarım, ama ben cana sığmazam Gerçi bugün Nesm’ym, Haşm’ym Kureyşî’ym Bundan uludur ayetim; ayete şana sığmazam
Ağacın çizgilerine, içindeki feleklere, cisimlere, mülklere, hükümlere, eserlere ve alâmetlere gelince, yedi kat gök, altına girilip gölgelenilen yapraklar konumundadır.Doğan yıldızlar da ufuklarda açan çiçekler konumundadır.
Muhyiddin İbn Arabi
Muhyiddin İbn Arabi
Varlık Ağacı
Varlık Ağacı
Âlemlerin sayısı on sekiz bindir" diyenler şu bakımdan böyle söylerler: 1. Akl-ı küll ki buna kalem de denir, 2. Nefs-i küll ki buna levh de denir, 3. Arş 4. Kürsî 5. Yedi gök (Satürn, Jüpiter, Mars, Güneş, Venüs, Merkür ve Ay) 6. Dört unsur (Ateş, Hava, Su, Toprak) 7. Mevâlîd-i selâse (Maden, Bitki ve Hayvan) Bunların toplamı on sekiz olur. Bunlar küllî âlemlerdir. Eski hakîmler bunların cüz‘î olanları da dikkate alarak her birini bin âlem olarak saymışlardır. Bu nedenle âleme on sekiz bin demişlerdir. Gerçekte ise âlemler had ve hasra gelmez.Bunu önceden bahsetmiştik
Muhyiddin İbn Arabi
Muhyiddin İbn Arabi
Özün Özü
Özün Özü
Deyan Traykoski
Deyan Traykoski
-
Sadakatsizlik
Sadakatsizlik
Bir zamanlar ne olduğuyla ya da ne olacağıyla ilgilenmiyorum. Geri döneceğini biliyorum. Her zaman döneceğini. Bu benim için yeterli. Bir zamanlar olanı geri almak için bir gece yarısı Ay'a haykırmanı da istemiyorum çünkü olan bir daha asla geri alınmaz ve geleceği birbirimize yardım ederek kazanmak zorundayız.
Hani güzel çocukluk evleri vardı, Görülmemiş rüyalar gördüğümüz, Yıldızlara bürünürdüm üşüyünce, Ay, üşümüş ellerimden kayardı, Dışarda kar yağardı ışıl ışıl.. Aşılası dağlar vardı uzakta, Dağlarda masallardan kopup gelmiş Ateş yakan bin atlı düşünürdüm Ve sonra koşardım pencereme, Pencerem masallara bakardı.. At sürerdim dolu dizgin dağlara, Dağlar uyanırdı ağır uykularından, Alırdım kendimi korkulardan, Biraz daha büyürdüm, biraz daha.. Hülya gibi sessizce kurulmuş Masal sofraları ve bir çocuk Öylesine sevinmiş, doyurulmuş Ki bahçeler, kuşlar ve kahkaha.. Güller açardı parmak uçlarımda, Bakardım güneş avuçlarımda...
570 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.