Lübb'ül-Lübb

Özün Özü

Muhyiddin İbn Arabi
Bu eser, aşk, vecd içinde yanan ,mana zenginliği ile dolan bir büyük zatın eseridir. Onun derinliği,bilinen bir gerçektir. O aşk ile doğmuş, vecd ile yaşamış bir insandır. O ölmeyen varlığı arayan ve daima hayır yüklü kafayı taşıyan olmuştur.Kapısını çalan bir dilenciye ,evini bağışladığı bilinir. Madde,insanların putu olduğu gün;ayağını yere vurdu: -İşte putunuz;onu bırakın. Dedi: Maddi eşya onun için bir hiç. Çünkü her şey ,ezeli sahibinin elinde .. O bunu biliyor ;ateşin yakmadığını ,asıl yakanın ,onun özünde saklı ilahi kuvvet olduğunu isbat ediyordu…
110 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

103 syf.
10/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Aldığımız her nefes "NEFİSLE" mücadeleden geçiyor. Hakikat arayışı bu mücadelenin akabinde, içinde, dışında.. Tecelliyat-ı Hudâ iledir kamû dü-cihân Cemâl-i Hakk’a nazar kıl, pây-i veche kân (İki âlemin tamamı Hakk’ın tecellîsi iledir. Hakk’ın cemâline nazar et) Hakkın cemaline nazar etmek... O’nun cemal ve kemali, zât’ının güzelliği, esmâsının güzellikleri, sıfatlarının nihayetsizliğine nasıl erişilir.. Erişilir mi? Ancak kusur kişinin kendindedir ki, isti‘dâdını ziyan eder... Hakikati aramaya çalışmaz bile.. E tez‘umu enneke cirmun sağîrun Ve fîke intave’l-âlemu’lekber (Sen kendini küçük bir cisim sanırsın, hâlbuki âlem-i ekber sensin ve o sende gizlidir.) Peki arayanlar... Şeribtu’l-hubbe ke’sen ba‘de ke’sin Femâ nefide’ş-şerâbu ve mâ raveytü (İlâhî aşkı kadeh kadeh içtim. Ne şarap tükendi, ne de ben kandım.) "Hakk’tan her neyi talep ettilerse talep ettikleri şey kendilerine feyzolunmuştur." İman ediyorum ya Rab. Talep ediyorum ya Rab. Adalet, iffet, kemal ve istikametine talibim. Gönül Hakk Teâlâ'nın servetidir. Gönül zikrin, tefekkürün, aşkın yurdudur.. Şer, gönülden uzak ola... De ki: ‘Eğer benim Rabbimin kelimelerimi yazmada bütün denizler mürekkep olsaydı denizler tükenirdi de Rabbimin kelimeleri yine de tükenmezdi’" (Kehf, 109) Bir kelimeden bin mana üreten İbn Arabiye ve özün özünü arayan, arayışta olanlara selam olsun. Allah en doğrusunu bilir!
Özün Özü
Özün ÖzüMuhyiddin İbn Arabi · Hayykitap · 2010691 okunma
110 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ramazan ın ilk günü bitirdim kitabı. An itibariyle demekki bazı yerleri okumak ve anlamak için kalıbın sindirim için efor sarfetmeden tüm gücünü kalp ve akla yönlendirmesi gerekiyormuş diye düşündüğüm bu hoş kitap için incelemeden ziyade bir kaç kelam da ben edeyim niyetiyle birşeyler yazacağım inş. 16 gün önce okumaya başlamışım. sitenin güzelliği her türlü kaydı tutması :) lakin zaman koşuyor adeta.ne çabuk geçti 16 gün.. 110 sayfalık bu özün özü yani damıtılmış bir nevi, bilgileri okumam kolay olmadı açıkçası. bi bitiremediniz diyenlere ismi lazım değil (ismail yk :) )selam ederim bu arada :) Beni etkileyen kısımları alıntı yaptım fakat değinmek istediğim bir kaç nokta var. İbn i Arabi Endülüs ve Şam da yaşamış bir Zat. şu halde gitmek istediğim ama gidemediğim bir yer olması hasebiyle çok üzüldüm açıkçası. inş Endülüs e yani ispanya ya gitmek nasip olur. Nitekim çok okuyan değil okuduğunu yerinde gören daha makbul zannediyorum. Tercüme eden sadeleştiren İsmail Hakkı Bursevi ve Abdülkadir Akçiçek in de ruhları şad olsun büyük bir hizmet bizlere ulaşmasına vesile olmaları. .bu ilimler için ve aktarmak için bir ömürlerini verdiklerini görünce kendi adıma "ne yaptım ben bu yaşıma kadar kendime hizmet etmekten başka" diye ciddi esef duydum.ne bıraktık ardımızda değil mi insanlığa yararlı bir şey olarak?? İçerik anlamında kitapta silsile ve tekvinin anlatıldığı yerler çarpıcı..zan ile İlah kavramları mükemmel anlatılmış.. Damıtılmış özün özü isteyenler buyursun lar efendim..iyi okumalar anlamalar ve hazmetmeler diliyorum.
Özün Özü
Özün ÖzüMuhyiddin İbn Arabi · Kurtuba Yayınları · 2014691 okunma
110 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Bu eser,aşk,vecd içinde yanan ,mana zenginliği ile dolan bir büyük zatın eseridir.Onun derinliği,bilinen bir gerçektir. O aşk ile doğmuş,vecd ile yaşamış bir insandır.O ölmeyen varlığı arayan ve daima hayır yüklü kafayı taşıyan olmuştur.Kapısını çalan bir dilenciye ,evini bağışladığı bilinir.
Özün Özü
Özün ÖzüMuhyiddin İbn Arabi · Kurtuba Yayınları · 2014691 okunma
110 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Büyük mutasavvıf İbn Arabi'nin yazdığı eserlerle alakalı öncelikle şunu söylemek gerekir ki; kendisi "Benim seviyeme gelmeyenler eserlerimi okumasınlar" demişlerdir. Ki buradaki seviyeden murad Vahdet-i Vücut anlayışıdır. Tasavvufi kaynaklara göre vahdet bir haldir. Yani okumakla öğrenilecek bir şey değildir. Bu eser dahil İbn Arabi'ye ait kitaplar zaten konuya aşina olanlar tarafından anlaşılacak şekilde tasnif edilmiştir. İbn Arabi k.s. nin eserinde temel olarak inceledikleri konular şu şekildedir: Kişinin kendi aslını (nefsini) bilmesi "Nefsini bilen rabbini bilir" sözü ile açıklanmıştır, Hazarat-ı Hamse olarak ifade edilen beş makam, Ariflerin itikadları ki şu sözle işaret edilmiştir: "Ariflerin dini olmaz", Seyr-i Sülük olarak da söylenegelmiş "İnsanın manevi yolculuğu", Kaza-kader bahsidir. Kitabı okuyacak olanlara keyifli okumalar, keskin anlayış dilerim...
Özün Özü
Özün ÖzüMuhyiddin İbn Arabi · Kurtuba Yayınları · 2014691 okunma
106 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Okuduğum anlamlı, düşürücü, güzel bir kitaptı. Dili ağır geldi bana. Yalnız benim gibi tasavvuf kitaplarını pek okumamış, okusanız da anlamakta güçlük çekiyorsanız pek tavsiye etmem. Önce daha sade anlaşılır dildeki kitaplardan başlamanızı tavsiye ederim..
Özün Özü  Arifler Allah'ı Nasıl Bilir?
Özün Özü Arifler Allah'ı Nasıl Bilir?Muhyiddin İbn Arabi · Hayy Kitap · 2010691 okunma
130 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Asırlar boyunca manevi dünyamızın zirve isimlerinden olmuş ve eserleri hakkında çok sayıda şerh ve çalışma yapılmış olan Muhyiddin-i Arabi hz. bu eserinde manevi yolun yolcularını, mana aleminde bekleyen makamları, seyr-i süluk esnasında karşılaşılan manevi halleri detaylarıyla anlatmaktadır. Derin bir ilmi ve fikri ziyafet sunan eseri Osmanlı dönemi mutasavvıflarından İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri dilimize çevirmiştir. Nefsini bilen, Rabbini bilir...
Özün Özü
Özün ÖzüMuhyiddin İbn Arabi · Ehil Yayınlar · 2015691 okunma
129 syf.
·
Puan vermedi
Aklet/Tefekkür et ve Şükret...
Bismillahirrahmanirrahim... Yanlış bir söz sarf etmekten âlemlerin Rabbi olan Allah'a sığınırım. Hamd yalnızca Allah'a mahsustur. Bu yıl itibariyle okumaya başlamış olduğum bir çok kitap tevafuk sonucu birbirini takip etti. Okuduğum her kitapta verilen en net mesaj şu idi... Sen yoksun! Sadece O var! Herşey O'nun esmalarının tecellisi... Ki bu durum yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim de de defaten bizlere bildirilmektedir. Bizler ise işin özünden habersiz bir hayat kavgası sürdürmekteyiz... Hakeza bu kitapta farklı bir mesaj vermedi. Anlatılara göre yorumlamak bile güç geliyorken nefse, uygulamak güç gelmez mi.? Ne diyor Allah Azze ve Celle Kudsî Hadiste... "Kulumun zannı üzereyim." Biz cuzi aklımız ile nasıl tahayyül edebiliyorsak o şekilde tecelli ediyor... Ve bundan sebep Kur'ân'ı Azimüşanda bildirilen emre işaret ediyor. "Her an O yeni bir iştedir." (Rahmân,29) Ve yine bir Kudsî Hadis tefekkür deryasına götürüyor bizi... "Yere ve semaya sığmam, mü'minin kalbine sığarım." SübhanAllah... Bize düşen aslında nefsimize ağır gözükse de bir an düşünmekten başka bir şey değil. Zira Kur'ân'ı Azimüşanda defaatle insan için uyarı niteliğinde akletmez mi, şükretmez mi, düşünmez mi emirlerin tekrarıdır.
Özün Özü
Özün ÖzüMuhyiddin İbn Arabi · Büyüyenay Yayınları · 2018691 okunma
103 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Bilinsin ki, bir güzel sevgilinin güzelliğine bakılsa ve onun etrafına yüz binlerce ayna koyulsa o sevgili yüz binlerce görünür. Görüntüler, o aynaların kendi kabiliyet ve istidatlarına farklı farklı olabilir. Sevgilinin bir aynada görünen yüzünü görüp diğer yüzleri inkâr eden ârif değildir. Ârif olan hepsini kabul eder. Ârif sevgiliyi ayna ile de görür ayna olmadan da. Çünkü o bir sevgili ve bir tek yüzdür. Bu Hakk’ın bir yüzüdür. İlâh-ı mutlak hiçbir şeye sığmaz. Gönle de sığmaz. Hem nasıl sığsın ki, O her şeyin aynıdır ve kendisinden başka bir şey yoktur. Bu anlamda gönlün de aynıdır.
Özün Özü
Özün ÖzüMuhyiddin İbn Arabi · Hayykitap · 2010691 okunma
110 syf.
6/10 puan verdi
Özün Özü kitabı ve Muhyiddin İbn-ül Arabi Hz Hakkında
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Büyüklerimizin beğendiği, büyük bildiği Muhyiddin-i Arabinin, birçok sözlerinin ehl-i sünnete uymaması, şaşılacak şeydir. Hataları keşfinde, kalbde doğan bilgilerde olduğu için, ictihaddaki hatalar gibi bir şey söylenemez. Onu büyük bilir ve severim. Ehl-i sünnete uymayan yazılarını yanlış ve zararlı
Özün Özü
Özün ÖzüMuhyiddin İbn Arabi · Kurtuba Yayınları · 2014691 okunma
103 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
“Yer üzerindeki herkes fanidir. Senin Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü bakî kalır.” İbni Arabi -Özün özü- ”Müminin kalbi Allah‘ın evidir, Müminin kalbi Allah‘ın arşı’dır. Müminin kalbi Allah‘ın hazinesidir Müminin kalbi Allah‘ın aynasıdır.” Dil ile kelimelerle kalbe giden yolda ,sözleri temiz tutmak,kalbi temiz kılar şüphesiz. Kirlenmiş bu dünyada ,sözlerimi temiz tutmaya çalışmanın,ağırlığını yaşıyorum. Bu eser ruhuma şifa gibiydi ramazan ayında okuduğum*
Özün Özü
Özün Özü
Özün Özü
Özün ÖzüMuhyiddin İbn Arabi · Hayykitap · 2010691 okunma

Yazar Hakkında

Muhyiddin İbn Arabi
Muhyiddin İbn ArabiYazar · 166 kitap
Muhyiddin İbnü'l-Arabî (Arapça: مُحِي اَلدِّينْ اِبْنُ الْعَرَبِي; d. 28 Temmuz 1165 - 10 Kasım 1240) ya da tam adıyla Muhyiddîn Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabî el-Hâtimî et-Tâî (Arapça: أَبُو عَبْدُ الله مُحَمَّدْ بِنْ عَلِي بِنْ مُحَمَّدْ بِنْ اَلْعَرَبِي اَلحَاتَمِي اَلطَّائِي), ünlü İslâm düşünürü, mutasavvıf, yazar ve şair. Şeyhü'l Ekber unvanı ile de bilinir. Muhyiddin İbn-i Arabi, Muvahhidun döneminde Mursiye (Murcia), İspanya’da doğdu. Bilinmeyen bir sebeple 8 yaşında ailesiyle birlikte İşbiliye’ye (bugünkü Sevilla) geldi (muhtemelen babasının memuriyeti nedeniyle). Ailesi Arap Tayy kabilesine mensuptu. Yakın cedleri hakkında fazla bir şey bilinmiyorsa da, anne ve baba tarafından nüfuz ve itibar sahibi kimseler olduğu anlaşılıyor. Akrabaları arasında tasavvufî bilgilere sahip kimseler vardı. İlk tahsilini bu şehirde yaptı, uzun bir süre burada kaldı. Çocuk yaşlarında 'Ahmed İbnu’l-Esirî' adında genç bir Sufi ile arkadaş oldu. Hakkındaki kayıtlara göre İbnu'l-Arabî, bu tahsil sırasında bir aralık Halvet'e çekilen İbnu'l-Arabi, halvetinden keşf yoluyla edindiği çeşitli bilgilerle çıkmıştır. Endülüs'de bir süre daha kaldıktan sonra, seyahate çıktı. Şam, Bağdad ve Mekke'ye giderek orada bulunan tanınmış alim ve şeyhlerle görüştü. 1182'de İbn-i Rüşd ile görüştü. Bu görüşmeyi eserinde anlatır. Bu İbnu Rüşd’ün bilgi'nin akıl yolu'yla elde edileceğini söylemesiyle meşhur olduğu yıllardır. 17 yaşındaki genç Muhyiddin gerçek bilgi'nin sadece aklımızdan gelmediğine, böyle bir bilginin daha çok ilham ve keşf yoluyla elde edilebileceğine inanmıştı. Bu senelerde 'Şekkaz' isminde bir şeyh'le tanıştı. Bu zat küçük yaşlardan itibaren ibadete başlayan, Allah korkusu taşıyan, hayatında bir kerecik olsun ‘ben’ dememiş olan ve uzun uzun secde eden bir kimsedir. Muhyiddin o ölene kadar onunla sohbete devam etti. 1182-1183'de İşbiliyye’ye bağlı Haniyye’de 'Lahmî' isimli bir şeyhden, bu zatın adını taşıyan bir mescidde Kur'an dersi aldı. 1184-1185'de 'Ureynî' isimli bir şeyh’le tanıştı. Eserlerinde Ondan ilk hocam diye bahseder, çok faydalandığını söyler. 'Ureynî', Ubudiyet [kulluk] meselesinde derin bir bilgiye sahipti. Bu yıllar'da 'Martili' adlı bir şeyhten de istifade etti. Ureynî O’na:’Sadece Allah’a bak’ derken Martilî‘Sadece Nefsine bak, nefsin hususunda dikkatli ol, ona uyma’ diye öğüt vermişti. Martilî’ye bu zıt önerilerin içyüzünü sordu. Bu zat, kendi nasihatinin doğruluğunda ısrar edecek yerde, ‘Oğlum, 'Ureynî'’nin gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir. Ona uyman lazım. Biz ikimiz de, kendi halimizin gerekli kıldığı yolu sana göstermişizdir’ dedi. Bu yıllar'da İşbiliyye’de Kordovalı Fatma adında yaşlı bir kadına (tanıştıklarında 96 yaşındadır) 14 sene hizmet etti. Bu kadın, erkek ve kadınlar arasında müttaki ve mütevekkile olarak temayüz etmişti. Çok iyi bir kimseyle evliydi. Yüzünün İbn Arabi'nin bakmaktan utanacağı kadar güzel olduğu söylenir. 1189'da Ebu Abdullah Muhammed eş-Şerefî adında biriyle tanıştı. Kendisi doğu İşbiliyye’li olup, Hatve ehlindendi. Beş vakit namazını Addis Camii'nde kılan bu zatın ibadete aşırı düşkünlüğünden namaz kılmaktan ayaklarının şiştiği söylenir. Arabi, İşbiliyye’deyken (1190) hastalanıp okuma kabiliyyet'ini kaybetti. İki yıl bu halde kaldıktan sonra 589'da (Hicri) Sebte Şehri'ne giderek orada ahlak makamına erdiğini söylediği İbnu Cübeyr ile tanıştı. Bir süre sonra İşbiliyye’ye döndü. Aynı yıl Tlemsen’e geldi. Burada Ebu Medyen (ö.594)[1] hakkında gördüğü bir rüyayı anlatacaktır. 1196'da Fas’a gitti. Orada yaptığı Seyahatler sırasında büyük şöhret kazandı. 1198'de tekrar Endülüs’e geçti. Gırnata Şehri dolaylarındaki Bağa kasabasında Şekkaz isimli bir şeyhi ziyaret etti. Onun Tasavvuf yolu'nda karşılaştığı en yüce kimse olduğunu söyler. 1199-1200'de İlk defa Hac için Mekke’ye gitti. Orada [el-Kassar] (Yunus ibnu Ebi’l-Hüseyin el-Haşimi el-Abbasi el-Kassar) isimli bir şahıs'la sohbet etti. Hac’dan sonra Mağrib’de, oradan da Ebu Medyen’in şehri olan Becaye'de bulundu. Bir süre sonra tekrar Mekke’ye geldi ve "Ruhu’l-Quds", "Tacu'r-Rasul" adlı eserler'ini yazdı. 1204'de Medine, Musul, Bağdad'da bulundu. Musul'da, "et-Tenezzülatu'l-Musuliyye" yi yazdı. Musul’dan ayrıldıktan sonra Konya’ya geldi. Orada tanıştığı Sadreddin Konevî’nin dul annesi ile evlendi. Konya’da iken "Risaletü’l-Envar" ı yazdı. Selçuk Meliki tarafından hürmet ve ikram gördü. Sonra Mısır’a geçti. Orada Futuhat-ı Mekkiye'deki sözlerinden ötürü Mısır uleması tarafından hakkında verilen idam fetvasıyla yüzyüze gelince gizlice oradan kaçtı.Tekrar Mekke’ye geldi ve burada bir süre kaldı. Bağdad ve Halep’de bir süre dolaştıktan sonra 612/1215 de tekrar Konya’ya geldi. 617 de Şam’a yerleşti. Zaman zaman civar şehirlere seyahatler yaptı.Şam'da kendisinin Fütuhat'tan sonra en büyük eseri olarak kabul edilen Fusus'u kaleme aldı(627/1230). İbn Arabi bu eseri rüya'sında Peygamber'den ümmetine aktarmak üzere aldığını belirtir. 638 de 22 R.Evvel’de (1240) Şam'da öldü. Kabri Şam şehri dışında Kasiyun dağı eteğindedir. 1516 yılında I. Selim, Şam’ı Osmanlı toprağı yaptığında oraya türbe, camii ve imaret inşa ettirdi. Medfun bulunduğu türbenin kubbesinde -İbn Arabi'nin kendisine ait olduğu iddia edilen- 'bütün yüzyıllar yetişdirdikleri büyük insanlarla tanınır, benden sonraki yüzyıllar benimle anılacak' mealindeki bir beyit yazılıdır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.