Nedir Kahramanlık?!.
~~~ Kahramanın halkına gösterdiği yol, diriliş yoludur. Hazreti İsa'nın ölüleri diriltişi gibi peygamberler ve onların yolundaki kahramanlar ölü gönülleri diriltirler, ölü ruhları ayağa kaldırırlar, düşmeye yüz tutmuş halklarının başlarını yeniden yükseltirler. Kahraman, halkı için, milleti için, baba gibidir. Ona gereğinde sert davranır.
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Reklam
Selef alimlerinin, günümüz tağutları ile kıyaslanamayacak derecede aralarında fark bulunmasına rağmen, kendi dönemlerindeki yöneticilere karşı takındıkları tavır son derece açık, kararlı, net ve temizdir. Peki günümüz davetçilerinin çoğunun, yöneticilere karşı olan tavırları nerede? Selef, siyasi bilimler fakültelerinden veya hukuk fakültelerinden mezun değildi. Düşmanlarının planları konusunda basiret sahibi olma bahanesiyle kokuşmuş gazeteleri ve dergileri de takip etmiyorlardı. Bununla beraber onlar, değil yöneticilerden, onların kapılarından bile uzak duruyorlardı. Ama bugün şeytanın dinleriyle oynadigi, selefe bağlıların(!) çoğu, dinlerinin ifsad olması uğruna dünyalarının menfaatini arzu ediyorlar ve kendilerini hor görüp umursamadıkları halde yöneticilerin kapılarının eşiğinden ayrılmıyorlar.
Resullerin Daveti ve yolu Budur...
Şeyh Muhammed Bin Abdullatif şöyle der: “Şunu iyi bil ki (Allah bizi de seni de sevdiği ve razı olduğu şeylere muvaffak kılsın) Allah’ın ve Rasulü’nün düşmanlarına düşmanlık yapmadıkça ve Allah’ın ve Rasulü’nün dostlarına dostluk yapmadıkça kişinin Müslümanlığı ve dini düzgün olmaz.(15) Allah (subhanehu ve tealâ) şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli (dost) edinmeyin.” (Tevbe/23)(16) İşte tüm Rasullerin dini budur... Onların daveti ve yolu budur... ****************************************************************************** (15) Burada kastedilen düşmanlığın aslı ise; ifade geneldir ve bu hali ile alınır. Ancak kastedilen, genel manadaki düşmanlık, bunun ayrıntıları ve açığa vurulması ise kişinin İslam’ının aslının yokluğunu değil istikamet üzere olmadığını belirttiği söylenir. Şeyh Abdullatif’in bu konunun ayrıntılı açıklamaları bulunmaktadır. İsteyen oraya müracaat edebilir. Bu açıklamalarının birinde şöyle der: “İmam’ın sözlerinden kafirlere olan düşmanlığını izhar etmeyen kişilerin tekfir edildiğini anlamak, yanlış ve geçersiz olur...” Günümüz davetçilerinin çoğunun niteliklerini unuttuğu bu temelin önemini açıklamak maksadı ile, onların bu mesele ile ilgili olan sözlerini burada aktardık. Aslında söz açıktır. Ancak, bulanık suda avlanmaya çalışan bazı kişilerin, bizi Haricilikle suçlamalarına engel olabilmek için ilave açıklamada bulunmayı istedim. (16) Ed-Düreru’s-Seniyye, Cihad Bölümü, 208.
Sayfa 22 - Beyaz Minare Kitap
İbrahim-i Milletinin İlkeleri...
İbrahim Milleti’nin ilkelerinden ve özelliklerinden olan, ancak günümüz davetçilerinin genelinin ihmal ettiği hatta çoğunun tamamen terk ettiği hususlardan bazıları şunlardır: Birincisi: Müşriklerden ve batıl ilahlarından uzak durmayı açık bir şekilde yerine getirmek. İkincisi: Müşrikleri, sahte ilahlarını, sistemlerini, kanunlarını, şirk düzenlerini ve yasalarını açık bir şekilde inkar etmek. Üçüncüsü: Müşriklere, küfür ile ilgili tutumlarına ve durumlarına düşmanlığı ve buğzu açığa vurmak. Ta ki onlar, Allah’a dönünceye, bu yaptıklarının tamamını terkedinceye, bunlardan uzak duruncaya ve hepsini inkar edinceye kadar. Allah (Subhanehu ve Tealâ) şöyle buyurur: “İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a iman edinceye kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.” (Mümtehine/4)
Sayfa 19 - Beyaz Minare Kitap
Ebu’l-Vefa Bin Akil (rahimehullah) şöyle der: “Eğer günümüz insanları içinde Müslümanların konumunu tespit etmek isterseniz, cami kapılarındaki kalabalıklara ve 'Lebbeyk' diye haykıran yığınlara bakmayın. Asıl olarak, şeriat düşmanlarının peşinden giden ayak izlerine bakın! Asıl sığınma Allah'ın kalesine olan sığınma ve O'nun sağlam ipine sarılmadır. Bu dinin dostlarına bağlılıktır. Bu dine muhalif olan düşmanlara karşı çok dikkatli ol. Kişiyi Allah (Subhanehu ve Tealâ)’ya yaklaştıran en faziletli amel, Allah ve Rasülü’ne karşı çıkmış olanlardan nefret etmek ve onlara karşı el, dil ve kalp ile mümkün olduğunca cihad etmektir.”(9)
Sayfa 17 - Beyaz Minare Kitap (9) Ed-Düreru’s-Seniyye, Cihad Bölümü, 238.
Reklam
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.