Bin yıl iki bin yıl süren bu akıl mücadelesinin bir evresinde insanlar keşfettikleri gerçeği hakikatin yerine ikame etmeyi aklettiler. Bilinirdi ki, hakikat tanrısal ya da evrensel olan idi. Gerçek ise yalnızca dolaşımda olan, insanların gördüğü, yaşadığı ya da kabul ettiğiydi. Tam olarak öyle değildi de, öyle dersen öyleydi. Misal hava hafifti ve bu hakikatti. Ama insanlar derse ki hava ağırdır ve insanlar hava ağırdır deyince inanırsa insanlar "hava ağırdır"a, gerçek hava ağırdır olur idi. Misal insan fıtreten iyiydi. Aslında kötü idi. Ama insanlar derse ki insan kötüdür, bir iki delil de gösterirse istisna kabilinden, hakikatte insan iyidirken, gerçekte insan kötü oluveriyor idi. Ya da tersiydi.
CİNS/MART24.
Güray Süngü