Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yirmi birinci yüzyıl, bir tarafta giderek daha fazla zenginleşen insanlar, bir tarafta işsizler, bir başka tarafta kısa çalışma süreleri ile iş bulup düşük gelir elde eden insanların yaşadığı toplumların yüzyıl olacak. Bir başka ifadeyle, toplumlar düşük eğitimli insanların yaptıkları işleri yapan robotlar, Karl Marx'ın burjuva ve proleteryaları ve Guy Standing'in perakaryalarından oluşan toplumlara dönüşecek. Orta sınıf bütün dünyada kaybolacak. Bu gelişme büyük olasılıkla çatışmaların artmasını, uluslararası savaşların uluslar içi savaşlara dönüşmesine getirecek.
Sayfa 142
"Farklı bilgi, deneyim ve öğrenme biçimlerine sahip bireylerden müteşekkil bir toplumdan, pek çok insanın toplumsal olarak kurulmuş ve çabucak edinilmiş, orijinallik ve yaratıcılıktan ziyade grup onayına dayalı görüşlere sahip olduğu bir topluma doğru gidişat var. Ortalık sürekli 'kısmi dikkat' ve 'bilişsel' yetersizlik gibi havalı terimlerden geçilmiyor".
Reklam
"Bu dijital dünyanın tefekkür ya da düşünmeye hiç saygısı yok"
Does it ever make you think Everytime he texts you and you feel your heart sink? Maybe you're worth more than that Baby I know that's a fact I'm sick of standing on the sidelines Watching some other guy come and waste your time You should be with someone else Baby that's where I can help If I was your man, just me We'd never need company So come on take my hand, move slow Let your body let me know Something in your mind is changing And you're wondering about you and me Why are you, why are you wasting your time?
336 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Martin Niemöller'in Naziler için söylediği... İnceleme için yeterlidir...
Önce Yahudiler için geldiler Sesimi çıkarmadım Çünkü ben Yahudi değildim Sonra artık komünistler için geldiler Sesimi çıkarmadım Çünkü ben komünist değildim Sonra sendikacılar için geldiler Sesimi çıkarmadım Çünkü ben sendikacı değildim Sonra benim için geldiler ve ses çıkaracak kimse kalmamıştı...
Prekarya
PrekaryaGuy Standing · Ayhan Matbaası · 202288 okunma
kipps was kipps ve flo was flo beni bitirdi
but eight hard-bitten agents, bristling with rapiers, flares and grim-faced purpose? we must have been quite an unnerving sight, standing there─and that was before you assessed us individually. george was just finishing a tuna sandwich, holding his hand underneath to catch the falling flakes. bobby vernon sported his enormous salt gun. kipps was kipps. flo was flo. i kind of understood the guy's point.
Sayfa 300 - lucy's povKitabı okudu
Reklam
The Blinds I moved to Philadelphia for some peace and quiet after New York City. After paying a week’s rent in a roominghouse, I walked down the street to look for the nearest bar. Half a block. I walked in and sat down. It was the poor part of town and the bar was fifty years old. You could smell the urine and shit of one-half a century wafting
.... Umutsuz bir sağlıklı yaşam takıntısı: “Wellness” Modern çağın mecburiyetleri olarak bize dayatılan kuralları düşünmeye pek vakit ayırmıyoruz. Bu kuralları genellikle ya sorgusuz sualsiz uyguluyoruz ya da uygulamayı beceremediğimiz için acı çekmeye başlıyoruz. Bu kurallar dizisinin başında ise ne yiyip içtiğimize, ne kadar yürüdüğümüze veya
"So this guy," I said, standing in the doorway of the living room, "François Rabelais, He was this poet. And his last words were, 'I go to seek a Great Perhaps.' That's why I'm going. So I don't have to wait until I die to start seeking a Great Perhaps."
Sayfa 11
Prekarya yakın zaman içerisinde çok daha fazla dostu olduğunu görebilir. 1930'larda Almanya'da Nazilerin yükseldiği dönemde din adamı Martin Niemöller'e atfedilen meşhur uyarıyı hatırlatmakta fayda var: Önce komünistleri aldılar. Komünist değilim diye sesimi çıkarmadım. Sonra sendikacıları almaya geldiler. Sendikacı olmadığından itiraz etmedim. Ardından Yahudileri tutukladılar. Yahudi değildim. Ses etmedim. En son beni almaya geldiklerinde, beni savunacak kimse kalmamıştı.
Sayfa 320
Reklam
Ne kadar özgürüz?
Özgür olmak demek, başkalarının iradesine tabi olmamak demektir. Birini kızdırdığım için özgürlüğümün elimden alınacağına dair bir korku taşıyorsam ve bu korkunun haklı ve makul sebepleri varsa, özgür değilim demektir.
Liberteryen paternalizme getirilen pek çok iti­razdan bir tanesine odaklanalım ve şu soruları soralım: Yönlendirme sonucu yapılan bir seçimin, kişinin kendisi için ya da genel olarak yanlış bir seçim olduğu anlaşılırsa ne olacak? Özellikle de kişi bu seçimi yapmaya itildiğinin farkında değilse, ortaya çıkan sonucun bedelini kim ödeyecek?
Daha da güzeli, temel gelir sayesinde insanlar boş zamanlarını daha verimli bir şekilde ge­çirme arzusuna ve yetisine sahip olabilir; "schole" sözcüğünün anlamı­na yakışır bir şekilde, derin düşüncelere daldıkları bir tembelliğin tadını çıkarabilirler. Durmadan çalıştığımız ve durmadan tükettiği­miz bu ekonomik sistemde, artık biraz yavaşlamamız gerekiyor.
Sayfa 178Kitabı okudu
İşiniz mi var yoksa mesleğiniz mi?
Yine, bir dizi çalışmada insanlara, kendilerine pi­yangodan para çıkması halinde ne yapacakları soruldu. Büyük bir çoğunluk çalışmaya devam edeceğini fakat halihazırda yaptığı işi bı­rakabileceğini söyledi. Yani insanların aynı işte çalışmaya devam edip etmeyecekleri ne kadar kazandıklarıyla değil, işlerini ne kadar sevdikleriyle ilgiliydi ki bu da hiç şaşırtıcı değil. Çalışmanın sonuç­larına göre, bir mesleği olanlar ve "maaşlı çalışanlar" toplumsal ölçe­ğin alt basamaklarında yer alanlara kıyasla, halihazırdaki işlerini yapmayı sürdürmek konusunda çok daha istekliydiler. Buradan yola çıkarak, toplumun alt basamaklarında yer alanların daha sıkıcı, daha zevksiz işler yaptıkları, iş memnuniyetlerinin de daha düşük olduğu sonucuna varabiliriz.
Sayfa 161Kitabı okudu
Çalışmak nedir?
20. yüzyılda, daha önce görülmemiş bir çalışma anlayışı hüküm sürmeye başladı: Ücretsiz yapılan pek çok iş artık işten sayılmıyordu. Bugün de, çalışma hayatına ilişkin istatistikler bu saçma anlayışı yansıtmaya devam ediyor. "Çalışmak" eğer parasal bir karşılığı, pi­yasada bir yeri varsa, çalışmak sayılıyor. Pigou'nun yüz yıl önce bu konuda söyledikleri meşhurdur: Eğer bir adam ev işlerini yaptırmak için bir kadın tutarsa milli gelir, ekonomik büyüme ve istihdam ar­tar; işsizlik azalır. Bu adam daha sonra bu kadınla evlenirse ve kadın da o güne kadar yaptığı işleri aynı şekilde yapmaya devam ederse, milli gelir, ekonomik büyüme ve istihdam düşüşe geçer; işsizlik ar­tar.
Sayfa 153Kitabı okudu
292 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.