Edebiyatımızın romantizm akımından gerçekliğe geçişinin ilk örneği olan Sergüzeşt, okuması güzel bir klasikti. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Türk Edebiyatı Klasikleri'ni okumak isteyen herkes için bizlere bu kitabı günümüz Türkçesi ile yayımlamış. Sergüzeşt'in kelime anlamı 'macera'dır ve bir nevi, biz de Dilber'in esaret maceralarını okuyoruz. Kitabın sonuna yaklaştıkça duygulandım, zaten sonunu okuyunca da bir "ah!" çektim. Uzun lafın kısası, Samipaşazade Sezai ile tanışmak isteyen herkese yazarımızın ilk ve tek romanı olan Sergüzeşt'i yürekten tavsiye ederim.
Kitapla kalmanız temennisiyle...
“Yıldızlar karanlık içinde parladığı gibi, fakirlik ve sefalet içinde de saflık ve yüceliğiyle parlayan ruhlar yok mudur? Bir kalp, sevmek için mutlaka servete, asalete mi muhtaçtır? Bence en gerçek ikbal, içinde ruhun görüldüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin hissini gösteren gül renginde dudaklardan yansıyan tebessümdür. Güzellikten büyük asalet, kalp saflığından büyük servet mi olur?” (syf 40)