Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
HaKaN
HaKaN
@hakers
Emekli
Üniversite / Lisans
Kuşadası - Aydın
137 okur puanı
Ocak 2016 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
İçsel Gerçekliğe Ulaşma
Osho, gerçek adıyla Bhagwan Shree Rajneesh, 1931 yılında Hindistan'da doğmuş ve 1990 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde hayatını kaybetmiş bir öğretmen, yazar ve mistik liderdir. Osho, özellikle 1960'ların ve 1970'lerin popüler kültüründe etkili olmuştur. Osho'nun öğretileri, dinler arası diyalog, meditasyon, kişisel
Mister Pickwick'in Serüvenleri
Dikkat biraz spoiler içerir....
Mister Pickwick'in Serüvenleri, Charles Dickens'ın 1836-37 yılları arasında yayımlanan, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Roman, Mr. Pickwick adında, iyi kalpli, saf ve iyimser bir avukatın ve onun kurduğu Pickwick Kulübü üyelerinin maceralarını anlatmaktadır.
Romanın ana
Eğer vatan dediğin,üzerine bastığın toprağın geçmişini bilmek , zengin kültürünü özümseyip gerçekten ben buralıyım diyorsan bu 3 kitabı mutlaka okumalısın. Aslında bu bir roman fakat yazar Manfredi bu 3 kitabı tarihi roman olarak yazmış . Tarihi seviyorsanız , bugünkü olayları kavrayarak geleceği tahmin edebilmenin geçmiş tarihlerdeki olayları kavramaktan geçtiğini düşünüyorsanız bu 3 lü kitap mutlaka okunmalı.
Okur Takip Önerileri
ABUM RABUM (Akatça) ( YÜCE BABA ) # Hz İbrahim #
ABUM RABUM (Akatça) ( YÜCE BABA ) # Hz İbrahim #
Ben bu kitabı sevdim mi ? Bu kitap bana ne verdi ?
Edebi olarak hayır sevmedim.Fakat Mezopotamya uygarlıkları ve dinler tarihi konusunda beni merak ve araştırmaya sevk etti.
Bu kitap bir tarih kitabı olmayıp roman olarak yazıldığından değerlendirmemi bu kapsamda yapacağım . Tabi bu benim
Bu cesur yeni dünyada herşey mükemmel,insanlık son derece sağlıklı,çok gelişmiş bir teknolojiye sahip,yaşayanlar çok mutlu savaşlar ve hastalıklar kalmamış.Fakat bu güzelliği elde edebilmek için toplumsal değerlerin hepside yok edilmiş.Aile kavramı diye bir şey yok.Anne ve baba sözü bile geçmiyor.Hatta anneden doğmak pornografik bir olgu olarak görüyorlar.Sanat,felsefe,edebiyat ve din kaldırılmış.Toplum temelleri tamamen haz üzerine kurulmuş tüketim toplumu olarak tasarlanmış.Doğumların tamamı ana rahminde değilde tüplerde gerçekleştiriliyor.Toplumda yer alacak kişilerin sayısı ve niteliği ihtiyaca göre saptanıyor.Sınıflar önceden belirlenmiş.İşçi gerekli ise daha az akıllı ; yönetici gerekli ise daha akıllı olarak üretiliyorlar.Her doğum sonrası çocuklar yapacağı işe göre şartlandırılıyor ve bu nedenle bireyler oldukça mutlu.Bu kitabın çok basit dille anlattığı bu.
Böyle bir dünyada yaşamak ister miydiniz? Yoksa aslında yaşamaya başladık mı ?
Toplum Mühendislikleri Tarih Boyu Nasıl Gerçekleştiriliyor.
Biraz tarih ve tarihsel olaylara ilgisi olan bu kitabı sıkılmadan okur.Fakat sadece roman türü kitapları okumaya alışık bir kişi bu kitaptan uzak durabilir.Bir kitabı okurken okuyana birşey katması gerektiğini düşünenlerdenim.Fakat günümüzde maalesef kitap okumada nitelik değilde nicelik öne çıkmaya başladı.Kim kaç tane kitap okudu gibi :)
Bu
Düşünmeli miyiz ? Yoksa her şeyi olduğu gibi kabullenmeli miyiz ?
Bazı bilgileri tekelinde tutup onun üzerinden çıkar sağlamaya alışık olanlar tabi ki düşünmememizi isterler.İnsan düşünürse ne olur ? O zaman çoğu insanın kazanç kapısı kapanır.Toplumu ve insanlığı istediği gibi yönlendiremezler ve tüm çıkarları tehlikeye girer.Tarih boyunca bu böyle olmuştur ve halen böyle devam etmektedir.Bu nedenle de genellikle felsefeden hep korkulmuştur.Çünkü felsefe insana düşünmeyi ve soru sormayı öğretir.
Bu kitabı okuduğunuz zaman dünya felsefe tarihine etki eden kişiler (filozoflar) kimlerdir,felsefe nedir,felsefi sorular nasıl sorulur,düşüncenin sistematiği vb.konularda oldukça öz bilgeye sahip olacaksınız.Böylelikle felsefeye giriş yapmış olacaksınız.Hem bir roman havasında .Belki ilginizi çeker,bundan sonra nelki felsefe ağırlıklı okumaya karar verirsiniz.Mutlaka okunması gereken bir kitap bence.
İyi okumalar.
"Gün Olur Asra Bedel" kitabının eksik bir bölümünün tamamlayıcı kitabıdır.Bu kitap okunmadan önce mutlaka "Gün Olur Asra Bedel" kitabının okunması gerekir.
!!! Çevirenin Notu: Bu romanın en güzel, en ilginç bir bölümü bu ciltte yer almamıştır. Sovyetler Birliği’nde glosnosta geçişin eşiğinde iken o bölümün yayınlanmasına izin verilmemiş ya da Aytmatov bunu, okuduğunuz bu ve öteki eserleriyle ortamı hazırladıktan sonra ayrı bir roman olarak yayınlamayı uygun bulmuştur. Aytmatov’un bu son romanını da Ötüken Neşriyat için Türkçe’ye çevirmiş bulunuyorum.
“Cengiz Han’a Küsen Bulut” adını taşıyan bu çok güzel romanı okumadan “Gün Olur Asra Bedel” romanının tamamını okumuş olamıyacağınızı siz sayın okurlarımıza hatırlatmayı gerekli görüyorum. Aytmatov bu son eserinden (Cengiz Han’a Küsen Bulut’ta) Cengiz Han’ın Avrupa seferiyle ilgili çok güzel ve bugünlere çağrışım yaptıran bir efsaneyi, öğretmen Abutalip Kuttubayev’in nasıl öldüğünü ve KGB’nin insanı şaşkınlıklar içinde bırakan çalışma yöntemlerini öğreniyoruz. Saygılarımla. (Refik Özdek)
Her iki kitapta mükemmel bir kitap mutlaka okuyun derim.
****************************************************************************************************
Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel romanının film çekimleri için gittiği Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da 16 Mayıs 2008 rahatsızlandı ve böbrek yetmezliği teşhisiyle tedavi için Almanya'ya getirildi. Almanya'nın Nürnberg kentindeki Klinikum Nord'da tedavi gören Cengiz Aytmatov, komaya girdi.10 Haziran 2008 tarihinde Nürnberg'de hayatını yitirdi.
Aytmatov romanda geçen olayları bir gün içerisinde iki farklı konuyu aynı anda anlatıp fakat bir anda kesiştiren bir örgüde anlatmaktadır.
Olaylar İkinci Dünya Savaşı sonrası Yedigey ve Kazangap adlı kişilerin yollarının Kazakistan’da Sarı-Özek bozkırının kuş uçmaz kervan geçmez bir köşesindeki bir tren istasyonunda,ikisinin de tren yolu işçileri
Aşık Veysel dizelerinde ”Benim Sadık Yarim Kara Topraktır”demektedir Çoğu dinlerde ve islamda da insanın ve canlıların varoluşundan beri toprak her zaman kutsal olarak kabul edilmiştir.Tanrının insanı topraktan yarattığı,insanın ve her canlının tekrar toprağa döneceği bir gerçektir.Toprak hem canlıların hemde ölülerin mekanıdır.
youtube.com/watch?v=Qpo8sBb...
Cengiz Aytmatov romanda;
“Saban izine bir çekirdek, bir tohum tanesi atın, size yüz katını vereyim, küçük bir fidan dikin kocaman bir çınar vereyim! Evler kurun, temel olayım! Üreyin, çoğalın, hepinize güzel bir barınak olayım! Derinim, yükseğim, büyüğüm, ucum bucağım da yok.. Hepinize yeterim ben. Sen de bana, insanlar savaşmadan yaşayamaz mı diyorsun Tolgonay. Bu bana bağlı değil ki. Siz insanlara, niyetinize, irade ve bilgeliğine bağlı.” demektedir.
Ah aç gözlü insan ah….
Ben incelemelerde kitapların içeriğini ve özetini vermek istemiyorum.Okuyun ve bu muhteşem eseri keşfedin.
Aytmatov’un bu romanı da sizi yine sarsacak ve düşündürecek.Önemli olanda bu değil mi?
Tek kelime ile mükemmel.Ben Cengiiz Aytmatov’u hiç okumamıştım,çok geç kaldığıma pişmanım.Türk sinema severlerin “Selvi Boylum Al Yazmalım”ile tanıştığı,seyredenlerin bu filme aşık olduğu fakat çoğunun acaba bu eseri kim yazdı deyip de merak etmediği büyük Kırgız yazarı bende ilk defa okudum.
Okuyucuyu etkileyen,onu hiç yormayan,edebiyat
Yazar Jerzy Kosinski;
“Yazdığım şeyler, yazar ve okur arasında yeni bir ilişkiyi kabul etmeye hazır olanlar içindir” demiş;
Yazar ne kadar böyle söylese de ben kitabı okurken içinde yer alan şiddet öğelerini içim kaldırmadı.Roman yazarın otobiyografisi .Bu kadar şiddet öğesini altı yaşında bir çocuğun fiziksel ve ruhsal olarak kaldırabileceğini pek sanmıyorum.Belki olayları çocuk gözü ile biraz abartmış da olabilir.Romanın kurgusu çok iyi.Okumaya başlayınca sizi sürüklüyor.Fakat dediğim gibi dikkat ! bu kadar şiddet öğesi bana fazla geldi.
Stefan Zweig genelde psikolojik roman, hikaye ve biyografilerin yanı sıra tarihsel olaylara da değinen bir yazar.Yazdığı zaman gerçekten kısa öz ve akıldan çıkmayacak şekilde yazıyor.Buda yazdığı konuları ne kadar iyi irdelediğinin ispatı bence.Örneğin ben Zweig’ın Satranç,Korku,Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu,Rotterdamlı Erasmus ve en sonda Gömülü Şamdan’ı okudum.Her biri bende bazı izler bıraktı..Okumanın amacıda bu değil mi zaten ?.
Bu kitabında da Musevi inancının kutsal emanetlerinden biri olan Süleyman Tapınağında Ahit Sandığı içinde bulunan Yedi Kollu Şamdan (Menora Şamdanı) ‘ın tarih boyunca başından geçenlerin anlatıldığı bir söylenceden esinlenerek yazmıştır.Yazarın kendisi de Yahudi asıllıdır.Süleyman Tapınağı Babil kıralı tarafından yıkıldıktan sonra Menora Kudüs’ten Babil’e gitmiş,oradan Roma imparatoru Titus Flavius Vespasianus tarafından Roma’ya getirilmiş,sonra Vandallar’ca çalınıp Kartaca’ya götürülmüş sonra Flavius Belisarius (Dönemin büyük Bizans Komutanlarından Mö:500-Ms:565) Kartacı’yı fethedince şamdanı Bizans’a Konstantinopolis (İstanbul)’a nakletmiş İustinianos (Jüstinyen) sonra bu şamdanı Kudüs’e fakat Hristiyan kilisesine göndermiştir.Bu ilginç yolculukların Yahudilerin yüzyıllardır süregelen göçebeliklerine benzetilmekte ve onla ilişkilendirilmekte.
Çok ilginç ve tarihi kısa ve öz roman.Okumanızı tavsiye ederim.
Maksim Gorki’nin otobiyografisini anlatan,Çocukluğum;Ekmeğimi Kazanırken ve Benim Üniversitelerim eserleri bu sırası ile okunmalı.Bu üç eserde Gorki’nin yaşam hikayesini,çocukluğundan itibaren yaşadığı zor hayatı gerçekçi üslubu ile,zamanın Rus yaşamını yazarla birlikte yaşamış gibi olacaksınız.Gorki küçüklüğünden beri yaşamış olduğu zor şartlar altında tamamen kendi kendini yetiştirmiş bir yazardır.Bu üçüncü kitabında Üniversite okumak için Kazan’a gitmiş maalesef üniversite öncesi eğitimini resmi okullarda tamamlayamadığından dolayı üniversiteden kabul görmemiş,bu nedenle kendi deyimi ile hayat üniversitelerinde eğitimini tamamlamıştır.Bu önemli yazarı tanımak,devrim öncesi Rusya’yı anlamak ve devrime götüren sebeplerin nedenini kavrayabilmek için bu üç eserin okunması oldukça faydalı olacağı görüşündeyim.Başlayınca zaten yazarın akıcı anlatımı sizi sürükleyecek,bir bakmışsınız ki bu üç kitap bitivermiş.İyi okumalar.
Çocukluğum,Maksim Gorki (Aleksey Maksimoviç Peşkov) ‘un otobiyografik romanı.1868 doğumlu Gorki Sovyet öncesi ve Sovyet zamanı Rus yazarlarındandır.Her iki dönemin zorluklarını yaşayan bir yazar olarak "Çocukluğum"da ise çarlık döneminde halkın ve özellikle kendi yaşama tarzının zorluklarını anlatmıştır.
Aleksey Maksimoviç Peşkov çocukluğunda yaşadığı büyük zorluklardan dolayı soyadını acı anlamına gelen Gorki ile değiştirmiştir..Çok küçük yaşta babasının ölmesi sonucu öksüz kalan Aleksey ,annesi ile doğduğu ve dedesinin yaşadığı yere taşınmışlardır.Dede çok sert,gösteriş ve ezbere dindar bir kişiliğe sahiptir.Ençok anneannesi ile anlaşmakta ve onun masalları ile büyümektedir.Annesi babasının ölümünden sonra iki kez başarısız evlilik yapmış ve annesi de saha sonra vefat etmiştir.Böyle sıkıntılı ve yoksulluk içinde sürdüğü bir hayatı ,çocukluk yıllarını çok akıcı bir dille anlatmaktadır..Bu romandan sonra,Ekmeğimi Kazanırken ve Benim üniversitelerim romanlarınında okunması gerekir ki Maksim Gorki’nin otobiyografisi tam olarak anlaşılsın.İyi okumalar.
