Sessiz sedasız okuyorum burada. Hikmet'e bakılırsa okumam da duyuluyormuş. Gözleriniz çok ses çıkarıyor albayım, diye geldi bir gece yarısı. Üşenmemiş; pijamalarını çıkarmış, giyinmiş. Hakikaten okuyordum tesadüfen. Albayım, gene mi tarih? diyerek azarladı beni. Ben de ona diyorum ki: Gecenin bu saatinde neden kendini eziyete soktun? Sıcak yatağından çıkmanın ne faydasını gördün? Siz de, bir işe yaramadığı halde durmadan okuyorsunuz diye karşılık veriyor bana.
Sessiz sedasız okuyorum burada. Hikmet’e bakılırsa okumam da duyuluyormuş. Gözleriniz çok ses çıkarıyor albayım, diye geldi bir gece yarısı. Üşenmemiş; pijamalarını çıkarmış, giyinmiş. Hakikaten okuyordum tesadüfen.
Sessiz sedasız okuyorum burada. Hikmet'e bakılırsa okumam da duyuluyormuş. Gözleriniz çok ses çıkarıyor albayım, diye geldi bir gece yarısı. Üşenmemiş; pijamalarını çıkarmış, giyinmiş. Hakikaten okuyordum tesadüfen. Albayım, gene mi tarih? diyerek azarladı beni. Ben de ona diyorum ki: Gecenin bu saatinde neden kendini eziyete soktun? Sıcak yatağından çıkmanın ne faydasını gördün? Siz de, bir işe yaramadığı halde durmadan okuyorsunuz diye karşılık veriyor bana.
Sessiz sedasız okuyorum burada. Hikmet'e bakılırsa okumam da duyuluyormuş. Gözleriniz çok ses çıkarıyor albayım, diye geldi bir gece yarısı. Üşenmemiş; pijamalarını çıkarmış, giyinmiş. Hakikaten okuyordum tesadüfen. Albayım, gene mi tarih? diyerek azarladı beni. Ben de ona diyorum ki: Gecenin bu saatinde neden kendini eziyete soktun? Sıcak yatağından çıkmanın ne faydasını gördün? Siz de, bir işe yaramadığı halde durmadan okuyorsunuz diye karşılık veriyor bana.
Hikmet, kitaplara bakıyordu. Sermet Bey sordu: “Karından ne sebeple ayrıldığını pek anlayamadım doğrusu.” “Sen hiç evlenmedin, Sermet. Bilemezsin. İnsana öyle bir bakarlar ki, yaptığın hiç bir işi ciddiye alamazsın.” Hikmet başını albaya çevirdi: “Oysa burada huzurumuz var, değil mi albayım?” Hüsamettin Bey başını salladı: “Huzurumuz var da