Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özgür

Olası mıdır, sürekli yıkılmış büyük hayallerim için O be­ni bağışlatsın, – rahat bir son telafi etsin yoksulluk çağlarını, – bir günlük başarı alnımıza yazılmış beceriksizliğin utancı üstüne uyutsun bizi? (Ey palmiyeler! Sevgi ve güç! – Sevinçlerden, şan ve ün­den daha yüksek! – her biçimde, her yerde – İblis, tanrı, işte şu kişinin gençliği: Ben!) Olası mıdır, bilimin peri oyununda gerçekleşenleri, top­lumsal kardeşlik akımlarını sevip kucaklamamız, ilk özgür­lüğümüzün adım adım yeniden kazandırılması olarak? Ama bizleri putperest kılan vampir bize bıraktıklarıyla oyalanmamızı buyuruyor, öbür türlü daha da uçuk olma­mızı. Debelenmek yaralarla, bitkinlik veren havada, denizde; işkencelerde, öldürücü suların ve havanın suskusunda; gülen azap içinde, amansız dalgalanan suskusuyla onların.
Sayfa 34 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Étienne de La Boétie’nin Le Discours de la servitude volontaire ile harika bir örneğini ver­diği gibi, itaat üzerine, insanların hangi sebeplerle itaat ettikleri üzerine çalış­malar yapılmıştır ve hala da yapılmak­tadır. Ama itaatin zorunlu ön koşulları­na, yani buyruğa ya da hangi sebepler­le insanların kumanda ettiğine/buyur­duğuna dair hiç ya da neredeyse hiçbir çalışma yoktur. Ben kendi adıma şuna kani oldum ki iktidar (pouvoir), sade­ce itaat edilme kapasitesiyle tanımlan­maz ama öncelikle buyurma/kumanda etme kapasitesiyle tanımlanır. Bir ik­tidar, kendisine artık itaat edilmediği ya da hiç itaat edilemediği için değil, emirler vermeyi kestiği için yıkılır.
Sayfa 20 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
82 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Dispozitif Nedir? / Dost
Dispozitif Nedir? / DostGiorgio Agamben
9.7/10 · 9 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dost
Dostluk, saf bir olma olgusunu birlikte hissetmedir. Dostların paylaştıkları bir şey yoktur (doğum olsun, yasa, mekan, lezzet olsun): Bunlar, dostluk deneyimi tarafından birlikte-bölüştürülmüş yani ortaktır (con-diviso). Dostluk, her bölüşmeyi (divisione) önceleyen bir paylaşma­dır (condivisione) çünkü bölüştürdüğü şey varolma olgusu­nun, yaşamın kendisidir. Siyaseti teşkil eden de bu nesnesiz bölüşüm, bu özgün birlikte-duyumsamadır.
Sayfa 78 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Dost
Dost, diğer bir Ben değil, aynılığa içkin bir başkalık, aynının başkaya dönüşmesidir.
Sayfa 76 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dost
Dostluk, temsile dökeme­yeceğiz, kavramlaştıramayacağımız bir yakınlık değilse nedir? Birisini dost bilmek (riconoscere), onu belli “bir şey” olarak tanıyamamaktır (non poterlo riconescere).
Sayfa 70 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Bir yandan Avrupa normları antropometri teknolojilerini geliştirip kusursuzlaştıran ve parmak izinden kimlik fotoğrafına kadar 19. yüzyılda suçu yineleyen suçluların kimliğini tayin etmek üzere icat edilmiş biyometrik dispozitifle­ri bütün vatandaşlara dayatırken, öte yandan güvenlik kameraları kentlerimizdeki kamusal alanı dev bir hapishane avlusuna çeviriyor. Otoritenin gözünde -belki de haklı olarak- hiçbir şey sıradan insan kadar teröriste benzemiyor.
Sayfa 41 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
İşte gerçek özneler ve kimlikler (işçi hareketi, burjuvazi) varsayan politikanın sönüşü ve oikonomia'nın, yani kendi suretini tekrar üretmekten başka bir hedef güt­meyen katıksız bir yönetim faaliyetinin zaferi de bundan ötürü... Sırayla iktidarın idaresine soyunan sağın da solun da içinden doğdukları siyasi bağlamla pek bir alakaları yok. Sadece aynı yönetimsel düzeneğin iki kutbunun adıdırlar: Kutuplardan biri vurdumduymaz bir tavırla öznelikten­ çıkarmayı hedefliyor, diğeri ise ikiyüzlüce bunu ‘iyi vatan­daş’ başlığıyla demokrasi kisvesine büründürmeye uğraşı­yor.
Sayfa 39 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Dispozitif, ne tek bir polisiye önlem, ne tek bir iktidar teknolojisidir, ne de soyutlama yoluyla elde edilmiş bir genelleme. 1977’de Foucault’nun bir röportaj esnasında ifade ettiği gibi dispozitif “bu unsurlar arasında örülen ağ”dır.
Sayfa 21 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Sinema, Felsefe ve Politika: Yerin Altından Perdeye Taşanlar – Onur Kartal
Sinemacı yeraltında olanı, baskılanmış ya da yok sayılmış, görmezden gelinmiş ya da hasıraltı edilmiş olanı yüzeye taşır. İcra ettiği de sadece sinema değildir bu nedenle, bir yüzey ontolojisidir ve bu ontolojinin daima politik bir iddiası vardır. Ontoloji daima politik ontolojidir, hasıraltı ettikleriyle de gün ışığına çıkardıklarıyla da. Sinemanın politik ontolojisi ise daima gün ışığına çıkarmakla ilgili olmalıdır. Varlık düzleminde başa çıkılamadığı, tasnif edilemediği ya da bir rol biçilemediği için kendilerine herhangi bir varlık kategorisi bahşedilmemiş, mağaraların derinliklerine hapsedilmiş yokluklar, sinemacının elinde yeniden vücuda gelir, yüzeye taşar, perdeye yansırlar. Öyleyse sinema, evvela, kendine has bir dünyanın inşasıdır; Daniel Frampton’ın dediği gibi “titizlikle, neredeyse görünmez bir şekilde örgütlenmiş bir dünya”.
Sayfa 9 - Phoenix YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Özgür
@hakikatidesi·2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
5/20 kitap - %25 tamamlandı
5 kitap okudu
20 kitap
366 sayfa
0 inceleme
18 alıntı
16 günde 1 kitap okumalı.
92 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Ötekini Kovmak
Ötekini KovmakByung-Chul Han
8.6/10 · 208 okunma
Adorno’ya göre “dünyaya yabancılık” bir sanat momentidir. Dünyayı yabancı bir şey olarak algılamayan kimse, onu hiçbir şekilde kavrayamaz. Sanat açısından negatif bir gerilim esastır. Dolayısıyla Adorno’ya göre iyi hissettiren sanat diye bir şey yoktur. Dünyaya yabancılık, aynı zamanda bir felsefi momenttir. Tinin kendisinde içkindir. Yani tin, özünde bir eleştiridir.
Sayfa 69 - Ketebe YayıneviKitabı okudu
2.230 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.