Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Hakîkî Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların selâmette kaldığı (zarar görmediği) kimsedir. Hakîkî muhâcir de Allâhü Teâlâ’nın haram kıldığı şeyleri terk eden kimsedir.”
(Sahîh-i Buhârî)
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hakîkî Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların selâmette kaldığı (zarar görmediği) kimsedir. Hakîkî muhâcir de Allâhü Teâlâ’nın haram kıldığı şeyleri terk eden kimsedir.” (Sahîh-i Buhârî)
1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hakîkî Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların selâmette kaldığı (zarar görmediği) kimsedir. Hakîkî muhâcir de Allâhü Teâlâ’nın haram kıldığı şeyleri terk eden kimsedir.” (Sahîh-i Buhârî)
Hanım sahabeler mutluluğu halıda, hasırda, gösterişte değil; imanda aradığı için eşlerine "senden dünyalık talebim yok, tek şartım hakiki müslüman olmandır" demişler. Şimdi ise hayaller hiç doymayan nefsi tatmin, fani dunyayi imar etme üzerine... Rabbim kadın-erkek herkesi halden anlayan, tek derdi ve endişesi ahiret olan iyi insanlarla karşılaştırsın.
Tâhâ Suresi'nin 82. Ayet-i Kerime'sinde (meâlen): "Ve şüphesiz ki ben, tevbe ve iman edenleri, salih amel işleyenleri, sonra da doğru yolda ölünceye kadar kararlı bir şekilde devam edenleri elbette çok affediciyimdir." buyurulmuştur.
Müslüman bir kimse; Allâhü Teâlâ'ya tevbe etmeli, kalbiyle ona yönelmelidir. Allâhü Teâlâ, kulunun samimi olarak yaptığı tevbesini kabul eder.
Tevbe, sözlükte dönmek demektir. Allahü Teâlâ'ya tevbe etmek demek ise Allâhü Teâlâ'ya yönelmek ve günahları terk etmektir. İbadet ve Allah'ın isteklerini yapmaya dönmek de bir tevbedir. Namaz kılmayan birinin namazlarını kılmaya başlaması tevbeye dahildir.
İşlediği günahı devamlı işlemiş olsa bile o anda kesin olarak terk etmek, tevbedir. Daha önce işlemiş olduğu günahlardan pişmanlık duymak ve o günahlara bir daha dönmemeye kararlı olmak, tevbedir.
İşlenmiş olan günah, eğer bir namazın terki ise muhakkak bunun tevbesi, işlenilen bu günaha pişman olmakla beraber, geçmiş olan namazları kaza etmektir. Oruç ve zekat gibi ibadetlerde de durum böyledir.
Eğer günah; haksız yere başkasının malını almak gibi bir günah ise bunun tevbesi pişmanlıkla beraber malı aldığı kimseye geri vermek, artık bu günahı bir daha işlememeye yürekten karar vermektir.
Bir şeyler oluyor etrafta
Duyuyor ve hissediyorum
Ve demek istiyorum ki
Bizim hakiki vazifemiz yalnızca Allah Azze ve Celleye kul olmak ve hakiki bir Müslüman olmaya en güzel şekilde gayret etmektir.( Biliyoruz ki biz aciz ve kusurluyuz)
Zaman ve insanlar değişir.
Küfür kazanmış sanar kendini.
Fakat hakikat açık ve beyandır.
Sadece küfrün gözleri perdeli olduğu için şimdilik bu hakikati görmeye yetkisi yoktur.
Burası dünyadır.!!
Ve ben, sen yani biz vazifesini bilen ve O’na itaat eden kullar olmalıyız.
Çok uzaklara insanoğlunun zor hatırlayacağı çağlara gitti malesef. Sırf Allah rızası için birbirini seven; aile, akraba, arkadaş, komşu, bütün bir toplum birbirlerini sevmiş olsa bugünün acı tablolarına şahit olmazdık. Bana kalırsa bir müslüman herkesi Allah yarattığı için sevmeli ve kendini buna mecbur hissetmeli.Haset etmeden, kin beslemeden "Yaratılanı severiz Yaradandan ötürü" dûstüruyla. Hakiki seven herkes bu uğurda kendine yapılan haksızlıkları görmez. Düşüncesi hep "kul bilmezse hâlık bilir" olur.
Allah sevsin bizi,
Sevdirsin bizi,
Sevindirsin bizi.
zeynepparlak
@zeynepparlak_
·
11 Mart 14:06
Nereye gitmişti Allah rızası için birbirini sevmek...
Yordu beni şu amalı fakatlı sözler
Nerede Yunus'un odunları?
Nerede kalemkârın elifleri?
Nerede "...emrolunduğun gibi
Dosdoğru ol!" diyen Kur'an!
Nerede Ömer'i kılıcıyla düzeltenler?
Nerede İslâm, nerede hakiki Müslüman?
Deli Filozof
“Ben dünya kürresi,
Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden,
El-Aziz (Elazığ ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz,
Çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin,
Ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken,
Başhekimlik üzerinden Hâkimler Hakim’inin
Dergahı Uluhiyetine son arzuhalimdir..!
Ben gam (dertlilik)