Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Çay bahçesindeki kadın, seninle ışıkları söndürmekte mümkün. Kendimi sana anlatma çabası, çayın demi kadar içten... Ve sancılarıma ortak etmek seni... Havar, demek sana, havar ki ucunda ölüm var. Sarı saçların köpüklü gibi sanki, uzun... Onlara, misal, Halepçe' yi anlatmak. Adının Kürtçe' deki anlamını soruyorsun bana... Hatırlamıyorum. Havar, diyorum sadece. Havar ki ucunda ölüm var. Soykırımlarda dul kalır geceler, türkü olurlar. Ama senin haberin yok. Sıralarını savarlar, sır olurlar. Ruhun duymaz, maneviyatın üşümez..."
Seni de vururlar bir gün ey Acı Uçuşup durduğun kanatlarından Sazın, sözün, türkülerin tükenir Ellerin koynunda kalakalırsın Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey Acı Gül açan yüzlerimizde Göğeriyor rengin senin de
Reklam
Halepçe Katliamı
Şeyh Mahmut Berzenci olayında olduğu gibi, üzerinde defalarca alçakça oyunları oynanarak katliamı sürüklenmiş Kürt insanı, emperyalizmin Ortadoğu'daki çıkarları için bir kez daha "Kan bağışı"nda bulunmuştu.
Savcı: Müdür Bey, radyoyu aç da şu kısa haberleri dinleyelim!. Müdür: Aman Savcı Bey, bu saatte hangi haberi merak edersin ki? Savcı: Aslında merak ettiğim haber de yok ya! Bu işinde tadı kalmadı. Eften-püften haberler. Yok efendim yahudiler Filistinlilerin ellerini kırıyormuş da, Halepçe'de binlerce çocuk gaz bombalarıyla öldürülmüş de, falan-filan beni ilgilendirmeyen şeyler... Müdür: Sizin için bu haberlerin değeri yok mu? Yâni televizyon ekranlarında gözünüzün önünde yahudiler Müslümanların kollarını, ayaklarını kırarlarken, gaz bombalarıyla ölmüş binlerce Halepçeliyi seyrederken size birşeyler olmuyor mu? Savcı: Bana ne olmasını bekliyorsun ki? Herhalde bunlar için ağlamamı beklemiyorsun ya!.. Ağlayayım mı yâni? Müdür: O halde Hitler'in Yahudileri kesmesini de tabii karşılıyorsunuz; öyle mi Savcı Bey. Savcı: Saçmalama! O ayrı şey; Hitler bir canavardır. Çocuklar kesilir mi hiç? Görmüyor musun? Sonunda cezasını da buldu pis faşist. Müdür: Peki Savcı Bey, Yahudi çocukları kesilmez de Halepçe'li bebekler nasıl nasıl katliam edilir. Yoksa o bebekler, Yahudiler gibi insan evlâdı değiller mi? Adaleti temsil eden siz, nasıl yaparsınız bu ayrımı?
Sayfa 89 - BeyanKitabı okudu
1988 yılı Mart ayı ortalarında, Güney Kürdistan'da Halepçe kenti, İran yönetimiyle ortak hareket eden Kürt peşmergelerin eline geçmiştir. Sömürgeci Irak yönetimi, kenti terketmek zorunda kalmıştır. Fakat geri çekilirken kente kimyasal silahlarla saldırmıştır. Ajansların verdiği habere göre 5.000 Kürt insanı kimyasal silahların kullanılması sonucu yaşamlarını kaybetmiştir.. 10.000 kişinin üzerinde yaralı vardır. Kürt kaynakları bu sayıların aslında çok daha büyük olduğunu vurgulamaktadırlar. Bu kuşkusuz büyük bir soykırımdır. Bu soykırımda çocuklar, kadınlar, yaşlılar kitleler halinde yaşamlarını yitirmişlerdir. Bu vahşet karşısında, Türk Hükümeti'nin, Türk siyasal partilerinin, Türk üniversitesinin, yazarların, günlük Türk basınının, TRT nin sergilediği tavır, üzerinde dikkatle durulması gereken bir tavırdır. Filistin-Israil mücadelesinde bir Filistinlinin ölümünü yoğun bir biçimde protesto eden, kamoyuna duyuran bu kurumlar, Güney Kürdistan'da, Halepçe'de 5.000 den fazla Kürt insanının katledilmesine, 10.000 den fazla insanın yaralanmasına neden olan soykırım karşısında sessiz sedasız kalmayı tercih etmişlerdir. Olayı görmezden duymazdan gelmişlerdir. Sorunun odak noktası budur.
Devlet bizim için güvence değilse onu ne diye benimseyelim.
Sayfa 51
Reklam
Onu yıllar öncesinden tanıyormuşum duygusu çaresizliğimdi.
Görüyordum; özgürlüğe giden yol baştanbaşa acı,günah ve suçluluktu! Özgürlük masum değildi!
Halepçe'de binlerce Kürt kimyasal silahlarla öldürüldü. Öldüren rejimi Saddam Hüseyin yönetiyordu ve Batı'da ve Türkiye'de kimsenin aklına Saddam Hüseyin'in bir Hitler olduğunu söylemek gelmedi. Hatta birçok ülke ve bu arada Türkiye, bütün kanıtlara karşı, Saddam'ın kimyasal silahlar kullandığı konusunda tereddütler ifade etti. Şimdi Saddam, Kuveyt'i aldı ve emperyalizm, Saddam'ın Hitler olduğuna karar verdi. Türkiye hükümeti ve basını, hiç tereddütsüz buna katıldı.
Sayfa 216Kitabı okudu
Halepçe katliamı başla olmak üzere sayısız cürmü boynuna yüklenmiş bulunan ve kendi halkına büyük acılar çektiren Saddam’ın, sırf ABD işgalinden sonra asıldığı için “masum” ilan edilmesi hem tarihe hem de hafızalarımıza haksızlık. Saddam ve Kaddafi gibi liderler hakkında konuşurken, “Amerikan karşıtlığı” kisvesini kendi iktidarlarını sürdürmek ve meşrulaştırmak için kullandıkları, kamuoylarını bu şekilde manipüle ederken, demir yumruklarını masum sivillerin kafasına son sürat indirdikleri gerçeğini de akılda hep tutmalı.
Reklam
Halepçe ' de sivilleri, çocukları, bebekleri zehirli gazla öldürmekten utanmadınız mı? Hiç vicdanınız sızlamadı mı?
Sarı saçların, köpüklü gibi sanki, uzun.. Onlara, misal, Halepçe ’yi anlatmak. Adının Kürtçe’deki anlamını soruyorsun bana.. Hatırlamıyorum. Havar, diyorum sadece. havar ki ucunda ölüm var.
86 syf.
·
Puan vermedi
·
69 günde okudu
Ji bo bîranîna Apê Mûsa :((
“Kitaptan “ Kasaplar. Deresi’nde yatanların anısına...
Musa Anter
Musa Anter
ve onun gibi binlerce faili meçhul cinayetlere öldürülen Kürt halkına… Kurt kuzuyu yakalamış yiyecek. Ancak bir bahane uydurmak lüzumuda hissetmiyor değil. Kuzuya demiş ki, sen geçen yıl bana küfretmişsin, bunun cezası ölümdür, seni yiyeceğim. Kuzu, beni yemek istediğini biliyorum
Üniformalı Kasaplar
Üniformalı KasaplarGünay Aslan · Pencere yayınları · 19909 okunma
savaş muhabiri john simpson’un sarin gazı saldırısı sonrası tanıklığı: “herkes ölmüştü ama her şeyin bir-iki saniye içinde olduğu belliydi. yaşlı bir adam ekmeğini ısırırken ölmüştü. bir başkasının ise gülümsemesi sanki bir şakanın ortasında asılı kalmıştı. Halepçe katliamı
1.368 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.