Zor bir mesleği icra ederek otuz yıl geçirdikten sonra, anca emekli olunca özgür olmuş insanları görürüz. Kendimizin ustası olmak gibi yüce ve asil bir çalışmaya ayıracak vaktimiz yok mudur?
İdealleri için ateşli bir susuzluğu olmayanlar veya hayvani tabiatlarını kademeli olarak yükseltmenin zorlu görevini sürdürmelerini sağlayacak herhangi bir zihin asaletine sahip olmayanlar, sürüklenirler.
Nazik bir kalp, daimi ümitvarlık.
Mai semadaki elmas yağmurlarına bakarak başlayan hayallerin bolca ayrılık ve hayal kırıklığıyla siyah bir gecede bitişi...
Gencecik yaşta babasının ölümüyle başlayıp hiçbir şeyin yoluna girmemesiyle hayatın sillesini acı bir şekilde yiyor Ahmet Cemil. Bir anda yoğun bir iş hayatına girip gece gündüz çalışıyor. Biricik kardeşinin mutsuz evliliğini görüyor, düşmanlarının alayına uğruyor, malını mülkünü kaybediyor, en sonunda sevdiğine kavuşamıyor...
Bütün bu olayları yaşarken bir yandan da çok emek verdiği, her şeyi olan eserini yayımlayıp şöhret sahibi bir yazar, matbaa sahibi olma hayallerinden vazgeçmiyor.
Ancak hayattan yiyebileceği bütün darbeleri yedikten sonra artık gerçekleri, fazla hayalciliğini görüyor. Eseri, çevresi, malı mülkü, hayalleri; artık her şeyden tamamen vazgeçerek siyah bir gecede hüzünlü bir vedayla ayrılıyor İstanbul'dan, gidiyor uzaklara...
Çok güzel bir kitaptı. Ben günümüz Türkçesiyle olan basımını okudum, bu sebeple çok akıcıydı. Başka ülkelerin edebiyatında olmadığını düşündüğüm edebiyatımızın ince betimlemeleri, şiirsel ve hoş üslup bu kitapta da görülüyordu.
Ahmet Cemil zarifliğiyle çok sevdiğim bir karakter oldu.
Sadece beni rahatsız eden şey, karakterimizin başına çok fazla kötü olayın aynı anda gelmesi ve karakterin de gencecik yaşında tamamıyla, her şeyden pes etmiş olmasıydı. Bu da bizim eserlerimize has bir şey bence, başa bir anda bütün felaketlerin gelmesi. Servetifünun Dönemi romanı olması da bunun sebebi tabii.
Benim çok sevdiğim bir kitap oldu, kesinlikle tavsiye ederim.
Mai ve SiyahHalid Ziya Uşaklıgil · İş Bankası Kültür Yayınları · 201826,9bin okunma
Ta ötede dönen bir tablonun yalnız bir kısmı şeklinde gözünün akıp giden şu gezinenlerle,ağaçların arasında küme küme oturan bütün bu halkla onun ilgisi var mı ki gitsin de o kalabalığın içine atılsın? O bu dünyada herkesten uzak,herkese yabancı değil mi?
Hevesler, doğaları gereği geçicidirler; çıldırma eşiğindeki bir saplantıyı ve baskıyı elde ettikleri nadir durumlar dışında ne kadar şiddetli olurlarsa, süreleri de o kadar kısa olur.