Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Edmond Charlot, 1936’da 21 yaşındaydı ve bir kitabevi açmaya karar verdi: Vraies Richesses. Öyle hayalleri vardı ki.. Yeni kitaplar, ilk basımlar, yazar ve eser keşifleri, sergiler..
Yaptı da..
Küçücük kitabevinin kapısından Albert Camus, Antoine de Saint-Exupery,Andre Gide gibi nice isimler girdi.Edmond Charlot ise onların yayıncısı,editörü ve
Bu güzel eserle birlikte yazarın okuduğum ikinci kitabıydı sanırım bununla da sınırlı kalmayacak. İki kitabın da sonuna geldiğim de hayatıma bakışımın tamamen değiştiğini farkettim özellikle Hz.Yusufun kıssasının ele alındığı bu eser. Nerdeyse bütün cümleleri çizmek istedim hepsi de hayatımın farklı noktalarına bir ümit huzmesi oldu.
Bencil Dosta Mektuplar
Wilde'ın "dostu"(sevdiği adam) Lord Alfred Douglas'a yazdığı mektuplar...
Kitabın başlarında ve ortalarında Wilde'ın Alfred'e ne kadar kırgın ve öfkeli olduğuna dair müthiş bir duygu aktarımı söz konusu. Ona çok darılmış, öfkelenmiş, ne kadar kötü bir insan olduğundan bahsediyor. Ki Alfred'in ne kadar aşağılık
Otomatik Portakal
Ah, bu nasıl bir kitaptır. O kadar argo ve içindeki anlatılanlar acayip derecede iğrençti. Kitapa lafım yok, içindeki olaylar tüyler ürperticiydi. Tecavüz, taciz, kan, dövüş, bütün igrençlikler bu kitapta vücud bulmuş. Ve bunu yapan Alex adında, 15 yaşında bir çocuk ve üç arkadaşı. Böyle durumların olduğu bir yerde de haliyle güvensizlik ve korkuda hüküm sürer.
Bu çocuklar bu şiddeti yaparken adeta haz ve zevk duyuyorlar.
Öyle ki ikinci bölümde bizim Alex o çok güvendiği arkadaşlarının kurbanı oluyor ve sanırsam 14 yıl hapis cezası veriliyor. Ancak iki yıl sonra bir deney söz konusu oluyor bu deneyin amacı tutsakları topluma kazandırma. İlk kurban ise Alex oluyor. Üzerinde 15 günlük bir deney yapılıyor iğneler yapılıyor. Gözüne kancalar takılarak işkence filmleri izletiliyor. Ve bu on beş günün sonunda bizim Alex otomatik portakala dönüyor. Kötülük yapmaya kalksa veyahutta düşünse, bedeninde ağrılar sızılar hissediyor, bu yüzden de bu acılardan kurtulmak için iyiliğe yöneliyor.
Ancak topluma bırakılınca, artık herkes kendi adaletini yerine getirmektedir. Alex öyleki topluma kazanmak yerine toplumdan resmen dışlanmış ve gelen gidenin dayağına maruz kalmıştır.
Güzel bir kitaptı, ama bir puan kırdım. Bunun sebebi de çok argo kelimelerin kullanılmasıydı. Ben genellikle kitapların edebi bir dille yazılması taraftarıyım.
Lâkin önereceğim bir kitap. Gerçi belki yarımızdan çoğu okumuştur bu kitabı.
Okumayanlar var ise küçük bir tavsiye vermek isterim. Eğer çok hassas bir kişiliğe sahipseniz okumayınız.
Bu kez Attila İlhan hakkında şahane bilgiler ile geldim. Zira her Attila İlhan kitabında övgüler dolusu bahsettiğim için bu kez de bilgi yığını yapmak istedim . Gelelim şahane bilgilere ;
Şiire yeni bir ses düzeni, taşkın, coşkulu bir anlatım ve kendisine özgü bir duyarlılık getirdi. Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum şiir
Kitabın kısaca konusu annesinin hapis cezası yüzünden hapishanede büyümek zorunda kalan Barış'ın tahliye olan kendisinden yaşça büyük arkadaşı İnci'ye yazdığı karşılıksız mektuplardan oluşuyor çünkü çoğu mektup İnci'ye ulaşamıyor.Bu kitap bazı şeylerin kıymetini daha iyi anlamamızı sağlıyor en çok da özgürlüğün...Kitaptan içimi burkan cümleler şu oldu. "Güneşin batışı çok güzel olurmuş, öyle mi? Ben hiç görmedim batışını.Doğuşunu da görmedim."
"Hani bir kere taş atmıştım bir kuşa. Küserler sonra demiştin sen. Küstüler mi dersin? Ama bir daha hiç taş atmadım ki!" Keşke her çocuk eşit, özgür şartlar altında yaşayabilse,herkes o küçücük çocuk gibi merhametli,düşünceli olabilse.
