Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büşra T.

Büşra T.
@harfibe
“Ah bu eski kağıtlardan, eski kitap aralarından, unutulmuş eski defterlerden çıkan matem kokusu!”
1057 okur puanı
Ağustos 2018 tarihinde katıldı
Bu son paragraf sanıyorum ki aklımdan hiç çıkmayacak
- Merhaba Şeyh Efendi. Rahatı kaçmış bir adam huzursuzluğuyla başını kaldırdı. Beni, uzun uzadıya süzdükten sonra dişsiz ağzının içinde birhomurtu halini alan şu sözleri geveledi: - Merhaba, merhametten gelir. Sen kim oluyorsun ki, bana merhamet edeceksin? Hemen, Muhtar söze karıştı: Kusura bakma; yabanın biridir, dedi. Ben, tek elimin yumruğunu, bir anda, hem Şeyh'in, hem Muhtar'ın suratına savurmak ihtiyacını güç zapt ediyordum. Yarı gülümseyerek, yarı dişlerimi sıkarak dedim ki: - Sen yalnız merhamete değil, terbiyeye de muhtaçsın. Dişsiz ihtiyar teke, bu sözüm üzerine, insana hayret veren bir çeviklikle yerinden fırladı. Kapının bir kenarında duran pabuçlarını koltuğunun altına almasıyla dışarıya uğraması bir oldu. Herkes, arkasından koşuyor. Hatta Mehmet Ali bile. Ben, biraz şaşkın, biraz mahçup, oturduğum yerden kalkıyorum. Gerçi sonradan, bu olayın şu son safhasını hatırladıkça, çok defa, gülmekten katılmışımdır. Fakat, o gün, düştüğüm hüzün sonsuzdu. Yalnızlığımı, kimsesizliğimi ve yabancılığımı o günkü kadar şiddetli hissettiğim olmamıştır. Benim için, bu bunak Türk şeyhinin, İstanbul'daki Ingiliz subayından farkı nedir? Her ikisinin ruhu ile benim ruhum arasındaki uçurum, aynı derecede derin ve karanlıktır. Bu da onun gibi, beni kamçı ile dövecek ya da etimi bir zindanda çürütmekten zevk duyacak.
Sayfa 48
Reklam
Her memleketin köylüsüyle okumuş yazmış zümresi arasında, aynı derin uçurum var mıdır? Bilmiyorum! Fakat okumuş bir Istanbul çocuğu ile bir Anadolu köylüsü arasındaki fark, bir Londralı İngilizle bir Pencaplı Hintli arasındaki farktan daha büyüktür. Bunu yazarken, elim titriyor.
Sayfa 36
Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum: Türk "entelektüel”i, Türk aydını, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir.
Sayfa 36

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Belagat kudretine ve keskin bir dile sahip kimse her zaman bir cümlenin yarısını söyleyip yarısını bırakabilir; haklılığından kuşku duymayan kimse kendine güvenerek iddiasının üçte birini teslim edebilir."
Sayfa 47 - Say Yayınları
"Öyle bir yere geldik ki attığımız en küçük bir adımın en uzak yansımasını bile hesap etmek zorundayız. Onun nerede neye takılacağını, neyi rahatsız edeceğini, neyin huzurunu kaçıracağını, neyin saffetini bozacağını düşünmemiz gerekir. Bu zamana kadar yayına hazırlanan bütün kitaplarda bu endişe hep göz önünde tutuldu ve kitapların önündeki uzun önsözler hep bu düşüncenin, bu kaygının ürünü oldu."
Sayfa 34 - Say Yayınları
Reklam
“…hiç kimse hiçbir konuda "ne ise o olarak kabul edilmez, başkaları onu ne yaptıysa o öyle bilinir, öyle kabul edilir. Ancak bu öyle bir "tezgâhtır ki bu sayede kalburüstü kafalar zapturapt altında tutulup sindirilir; seçkin kafaların mümkün olduğu kadar uzunca bir zaman hak ettikleri yükseklere erişmelerine mani olmak için bu vasıtayı vasatlar kullanır."
Sayfa 27 - Say Yayınları
"Yargı gücünden sonra dünyadaki en nadir şey elmaslar ve incilerdir". Kalabalıklar "hakiki olanı sahtesinden, sapı samandan, altını bakırdan ayırt etmeyi bilmezler. Sıradan ile nadir rastlanır kafa arasındaki geniş uçurumu görmezler."
Sayfa 27 - Say Yayınları
"Bu ülkenin tepetaklak gitmesinin nedeni demokrasi eksikliği. Gerçek demokratik bir sistemle Mısır büyük bir güç olurdu. Mısır'ın laneti diktatörlüktür, diktatörlük de kaçınılmaz olarak yoksulluğu, yolsuzluğu ve her alanda başarısızlığı getirir.”
Sayfa 215 - Maya Kitap
Asalet varoluşun yadsınmasındadır, harap olmuş manzaralara tepeden bakan bir tebessümdedir yalnızca.
Sayfa 13 - Metis Yayınları
Her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dün yadaki kötülük biraz daha artar... Vaaz verme çılgınlığı içimizde öylesine yer etmiştir ki, korunma içgüdüsünün bilmediği derinliklerden doğar. Her insan, kendinin bir şey önereceği ânı bekler: Ne önerdiği önemli değildir. Bir sesi vardır ya, o yeter. Ne sağır ne dilsiz olmanın bedelini pahalıya öderiz...
Sayfa 12
Reklam
Bir inanç için acı çekmiş olandan daha tehlikeli varlık yoktur: En büyük zalimler, kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar.
Sayfa 12
Birisinin idealden, gelecekten, felsefeden içten bir şekilde söz ettiğini, emin bir ses tonuyla "biz" dediğini, "diğerleri"ni andığını duymam; kendini onların tercümanı olarak gördüğüne şahit olmam onu kendime düşman görmem için yeterlidir.
Sayfa 11
Bir tanrıyı yakışıksızca seven kişi, başkalarını da onu sevmeye zorlar, buna razı olmazlarsa onları yok etmeye de hazırdır. Hiçbir hoşgörüsüzlük, ideolojik taviz vermezlik veya din yayıcılığı yoktur ki, şevkin hayvanî temelini açığa vurmasın. Hele insan ilgisizlik melekesi'ni bir yitirsin: Potansiyel bir katil haline gelir. Hele fikrini tanrıya dönüştürsün: Bunun sonuçları sayılamayacak kadar çoktur. Ancak bir tanrı ya da tanrı taklitleri adına insan öldürülür.
Sayfa 9 - metis
Bir gün sorarlarsa öfkemin hesabını Derim ki yaşadım
En çok sevda sözcüğünü kullandım şiirlerimde sonra acı, hasret, bekleyişler ve sabır hangi sözcük yakın durmuşsa bunlara hangi sözcük bir ilmik atmışsa ötekine alıp kullandım yüz kere bin kere kimi kez hep aynı şiiri yazdığımı sandım
1.773 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.