Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Dem
Dem
@harflerin_dili
❝ 𝓗𝓮𝓻 𝓽𝓮𝓵𝓭𝓮𝓷 𝓸𝓴𝓾𝓻 ❞
Çocuk Gelişimi - Sosyal Hizmetler
Anadolu Üniversitesi
İzmir
963 okur puanı
Ekim 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Sahabeden 101 hatıra kitabı, sahih hadislerden toplanıp derlenerek yazılmış.
( Her hatıranın altında kaynakça belirtilmiş.)
Kitabın tek olumsuz yanı konu bütünlüğü yoktu, her konuda ve karışık hadisler verilmişti.
Yakın mana içeren hadisleri ( hatıraları) ardı ardına sırayla eklemiş olsalardı daha güzel olurdu.
Örneğin bir önceki hadis haram - helal ile alakalı bir hatırayı anlatıyorken , bir sonra ki hadis savaş zamanında yaşanan bir olayı anlatıyordu, bu da ister istemez bende kitaba karşı kopukluk oluşturdu.
Yine de sağlam kaynakçalı, güzel ve faydalı bir eser.
Hayatımızın büyük bir alanını kaplayan sosyal medyayı tanımak, İslam'a uygun bir bakış açısı ile incelemek ve kendimizi gözden geçirmek adına yazılmış güzel bir eser. Kitabın en beğendiğim yönü her konuya bir ayetin örnek olarak verilmesi.
Yani tamamiyle ayetler üzerinden konu açıklaması yapmış Abdülaziz Kıranşal.
Bize; " sosyal medya hakkında kendi benliğinize sınırlar çizmenizi söyleyen ben değilim bizzat Allah." dermiş gibi.
Yazarın kalemine ait okuduğum ilk kitabı, anlatım şeklini gerçekten beğendim..
Telli Baba romanı klasik bir Leyla'dan Mevla'ya gidiş hikâyesidir.
Kitabın yazarının İstanbul'u çokça betimleme içine alması beni biraz sıksa dahi olaylar başladıktan sonra kitap güzelleşiyor.
Bir kütüphanecinin isimsiz bir defter bulmasıyla başlıyor kitap.
İstanbul'a bir nedenden ötürü gelmiş olan Benjamin 'in arkadaşına
Okur Takip Önerileri
Ebu Ubeyde b.Cerrah, Hz. Ömer'in deyimiyle "dünyanın değiştiremediği adam"
Mekke toplumu içinde bilgisi ve eğitim üstünlüğü ile gözde bulundurulan kişi. Ama bir kez olsun insanların övücü sözleri onun kibrini kabartmamış.
Zengin bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiş bulunsa da iman ettikten sonra babası kendisine yüz çevirmiş.
Eminü'l-Ümme/Ümmetin emini Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.)Muhammed Emin Yıldırım · Siyer Yayınları · 2012911 okunma
Asi Gönül , masumane bir aşk hikayesini anlatıyor gibi bir izlenim versede bana göre kitabın ana konusu : ırkçılık ve ötekileştirmenin toplumda ki etkisi..
Türk - Kürt sorununun çokça bahsedilmiş olması gayet güzel bir yaklaşım olmuş.
Birçok örneklendirme ile denmek istenen : " yeri geldiğinde kardeş bildiğini, araya bozucular girdiğinde düşman bilme."
Hak savunurken bile haddini aşma.
Bir durumdan bütün bir alemi sebep tutma.
İslam ırkçılığa karşıdır.
Peygamber Efendimiz sav " ne siyah beyazdan, ne de beyaz siyahtan üstündür ." demiştir.
Hepimizin inancı bir.
Buluşmamız gereken birlik merkezi dindir.
Din kişileri ötekileştirmenin önüne geçer.
Bu yüzden toplum içindeki tabulaşmış bakış açılarını, kendi içimizde kıralım.
Daha geniş bir yelpaze ile bakmaya çalışalım.
Şiddetin hiçbir zaman çözüm olmadığını kitabın birçok yerinde olaylar ile bağdaştırılıp okuyucuya yansıtılması çok etkileyici olmuş.
Son sözüm olarak diyeceğim o dur ki : ( Manevi anlamda Allah'a)
Dönüş ne şekilde ise karşılamada o şekilde olacaktır.
Üniversite ortamında kendini görünüşü ve davranışları ile belli eden bir gencin içindeki susmayan seslere kulak tıkamasını, yaratılışın hakikatinden kaçışını ama sonunda tekrar, içinde huzursuzluk filizlendiren cevapsız sorularını, uzatılmış bir el ile tatminliğe kavuşturmasını anlatıyor.
Düzceli Mehmet'in hikayesi insanın içine işliyor resmen.
Teslimiyeti , pişmanlığı ve iradesi beni mest etti.
Körü körüne bir inanış içinde olmaması , sorgulaması ve kendini tatmin edecek cevapların arayışında ki azmi birçok insana örnek olmalı.
Bir de Halit Bey'in, öğrencisine yaklaşım biçimi çok hoşuma gitti.
Ön yargısından sıyrılmış insan her zaman başkasının kalbine dokunabilir.
Düzceli Mehmet'in görünüşünden dolayı çevresindeki insanlar ona ön yargı ile yaklaşırken Halit Bey ılımlı bir yaklaşım sergiledi.
Yumuşaklık ve güzellik, bilgi ile de birleşince insan imar etme yolunda sağlam bir adım attı.
En önemlisi ise biz "Müslüman olarak doğduk deyip inandık itaat ettik" kısmından sonra kesinlikle yaratılışın, evrenin , ölümün veya kişilerin aklında muallak sorular bırakacak her durumun bilgisini edinmemiz gerekiyor.
Bu hem dinimizi yenilemek açısından hem de başkalarına karşı dini sempati kazandırmamız açısından iyi bir gelişim olur.
Kitabın sonu beni çok etkiledi.
Kendi halimdeki eksikliklere bakınca, Düzceli Mehmet'in pişmanlığından sonraki yaşantısı benim boğazımı düğümledi.
Rabbim arayışımızın sonunu güzel eylesin..
Halit Ertuğrul'un kalemine ait okuduğum ilk kitaptı.
Kurgusunun daha basit olacağını düşünmüştüm açıkçası şaşırdım.
Kitap onurlu bir insan olmanın özelliğini taşıyan ve bunun için çabalayan bir karakterin ( Angelica - Amine ) yaşamının çıkmazlarını ve bu çıkmazlardan karşısına çıkan güzellikleri anlatıyor.
Kitabın kurgusu ise şöyle ; Eşinin belli başlı hareketlerinden şüphe eden Angelika , farkında olmadan büyük bir cevabın kucağına düşüyor. Hukukçu olduğu için bu işin peşini bırakmayıp birçok kirli işe el atmış mafya liderini ele veriyor. Bu gerçeklerin ortaya çıkmasından dolayı kimliği belirsiz kişilerden çok fazla tehdit almaya başlıyor bunun üzerine Türkiye'ye bir otele sığınıyor.
İç dünyasında bazı şeylerin farkına varmasıyla birlikte Almanya'da bırakıp geldiği kaosta peşinden geliyor maalesef, kitabın kurgusu bu şekilde ilerliyor ben gerçekten çok beğendim bazı kısımları çok naif bir şekilde insanın iç dünyasını yoklarken, bazı kısımları ise gerçekten okuyucuya beklediği adrenalini yaşatıyor.
Aynı zamanda kitap Alman asıllı bir kadının gerçek hikayesinden esinlenerek yazılmış galiba.
Okumanızı tavsiye ederim.
Kerim yetim olduğu için Murat'ın yanına çalışması için veriliyor..
Bir nevi Kerim'e sahip çıkıyor.
Murat ise bir dava insanı olma yolunda. Çabası Hak'tan gelene sahip çıkmak.. Düzgün insanlar yetiştirmek. İnsanlığın bilincinde olan , insana kıymet verenleri ayağa kaldırmaya çalışan biri olmak.
Olaylar bu iki adam üzerinden
Kitap insanın iç dünyasında dikkat etmesi gerekenleri anlatıyor.
Bu durumları önermeler ve soru cevap şekilde anlatmış.
Özellikle dünya sevgisi ,nefis , Allah bilinci ve korkusunun üzerinde durulmuş.
Yakın zamanda okuduğum kitaplarda hep dünya sevgisine rastladım. Gerçekten bu zamanın en büyük girdabını bu sevgi barındırıyor.
Malın mülkün kölesi olup , kendimizi daha gelmemiş , bize geleceği muallak olan geleceğin garantisini almış zannediyoruz.
Bu zan üzerine de yaşıyor oluşumuz en büyük hatamız. Çünkü zan sadece bir düşünceden ibaret.. Düşüncelerimize de garanti bileti kesilmediğine göre?!
Demek ki bir düşünceye köleyiz.
Bu kitaptan önce İmam Gazali 'nin Murakabe Ve Muhasebe kitabını okuduğum için birkaç yerde tekrara düştüm.
Bu tekrar da ister istemez kitaba karşı okuma hevesimi zedeledi.
Ama ona rağmen çokça altını çizdiğim bir kitap oldu.
Olaylar çocuğun iç dünyasında geçiyor. Evet belki küçük bir köyde birkaç ev sahibi insancıklar arasında geçtiğini anlatabilir yazar , ama asıl olay çocuğun düşüncelerinde, hayallerinde yaşanıyor.
Kitabın sonu içime oturdu resmen.
Karakterinden hiç haz etmediğim Orozkul'a beklentim dahilinde bir şey olmayınca oturup düşündüm uzun uzun.
İmam Gazali'nin okuduğum ikinci kitabı..
Kitap genel olarak nefis terbiyesi yönünde ilerliyor. Aşamalar ile ne yapılabilir onu adım adım öğretiyor.
Benim kitap içerinde iki şey dikkatimi çekti. Birincisi bir işi yaparken üç defter açılmasından örnek verdi İmam Gazali.
Birinci defter neden defteri : Sen bu işi Allah'ın emri olduğu için mi ? Nefsin istediği için mi ? Yapıyorsun diye sormak gerekiyormuş kendimize.
İkinci defter nasıl defteri : Sen bu işi kesin bir ilim ile mi yapıyorsun yoksa bir düşünce veya zan üzerine mi ?
Üçüncü defter ise kime defteri : Bu işi Allah rızası için mi yapıyorsun yoksa desinler diye mi yapıyorsun?
Bu üç soru bizim her anımızda kendimizi yoklama içinde olmamızı öğretiyor.
Bir alim veya bir sahabi bu konu da dikkatliymiş. Bir konu için soru sorulduğunda hemen cevap vermek yerine detaylıca düşünür o cevabın sualinden sakınırmış. Bir işi yapmaya niyetlendiklerin de saatlerce düşünür kendi içini yoklarmış. Yaptıktan sonra acaba nefsimin bir payı var mıydı bu işte diye düşünür ağlarlarmış.. Bu kadar hassasiyetli bir inanış var içlerinde.
İkinci dikkatimi çeken husus şuydu:
Sahabiler veya alimler en sıcak günler de oruç tutar , ibadet etmek için uykusu gelmesin diye sıcak hava ise serin bi yerde durmaz. Serin bir yer ise sıcak bir yerde durmazmış.
İbadetleri için bile en zor seçimi yaparlarmış nefislerinin kırılması için.
Rabbim bizi nefsimize galip eylesin.
Hanım sahabelerin yaşantıları gerçekten beni çok etkiledi.
Cennetle müjdelenmiş hanımlar olarak anılmalarının sebeplerini de direk görmüş oldum.
Kendisinde sabaha çıkaracak kadar yiyeceği yokken kapısına gelen kişiyi geri çevirmeyen sahabe hanımlarından tutun, hamile olduğu halde savaşta askerlere yemek pişiren, yaraları sarmak için savaş meydanında koşturan sahabe hanımlarına kadar.
Bunlar arasından beni en çok etkileyen isim Ümmü Haram'dı.
Kendisi Deniz seferine katılan gönüllü askerlerin içinde tek sahabe hanımdı.
Onun Kıbrıs fethinde belki bedenen yani fiili anlamda sağlayacağı bir katkı yoktu ama onun o seferdeki önemi : bir kanaat önderi olmasıydı. O gönüllü olan askerlere manevi bir mesajdı. Çok tehlikeli bir sefere gönüllü olarak katılmış askerlerin haricinde Ümmü Haram'ın orada bulunması birçok gönüllü askerin de sefere katılmasına sebebiyet vermiştir. Çünkü sağlam bir imanın, imanına gösterdiği samimiyetin ve ihlası ile örnek bir Müslüman modeli olmuştur.
Bu sahabe hanımın hayatı bana : bir duruşun veya bir seçimin bile rol model olma yönünde etkisini gösterdi.
Küçük bir örnek verecek olursak bir fikre dahi bir duruş sergilemek bile o fikrin bir modelliğini yapıyor oluşumuzun cevabıydı.
Gökteki yıldızlar kitabı, dini değerler altında bölüm bölüm ayrılarak sahabelerden bize ders olması gereken içerikli kıssalardan oluşturulmuş.
Bu kıssalar ayetlerle kaynakça olarak desteklenmiş.
Beni en çok etkileyenlerden biri sahabelere bir konu hakkında danışıldığında o cevabı tam emin şekilde vermek için soruyu soran kişilerden araştırmak
Talha Bin Ubeydullah cömert kelimesinin vücut bulmuş hali gibi..
Bunu da isminin kişiliğine sirayet etmesinden anlıyoruz. Talha ismi zamk ağacı anlamını geliyor. Bu ağaç akasya ağacı olarak da biliniyor.
Bildiğiniz üzere akasya ağacı her türlü kısmından faydalanılan bir ağaç türü.
Hz.Talha da işte böyle bir akasya ağacı misali, her zerresinden
Talha b. Ubeydullah; Şehidü'l Hayy / Yaşayan ŞehitMuhammed Emin Yıldırım · Siyer Yayınları · 20201,430 okunma
Hz. Hatice..
Hayatına çokça vakıf olduğumu sandığım ( ama yanılmış olduğumu gördüğüm) sadakatin , vefanın , fedakarlığın , edebin , ana temsili olan kudretli kadın Hz.Hatice'ye dair nice yeni bilgiler edindiğim bir kitaptı.
Her zaman ki gibi akıllı , cömert ve vefakar eş olmasının yanında sağlam bir duruşa sahip olmasına hayran kaldım.
Hz. Muhammed sav Peygamberliğini ilan edince Müslüman olan birçok kişiye karşın Kureyş halkı Müslüman olanlar için ambargo uyguluyor hemde üç yıl.
Büyük zengiklikler içinden gelmiş Hz. Hatice o dönemde tüm mal varlığını inananlar için harcıyor. En son bir çadırda kalmaya başlıyorlar.
Efendimiz bu duruma oldukça üzülürken , Hz.Hatice bir gün olsun pişman olmuyor verdiklerinden, dağıttıklarından, koca evler yerine çadır da durmaktan.
Bu duruş hakiki duruş bence.
Çünkü bu duruş Hakka karşı bir duruş.
Can, mal korkusu gözetmeksizin herşeyini feda etmek. İnsan ancak sevdiği şey ya da kişi uğruna feda edebilir. Hz. Hatice de En büyük sevgili Allah uğruna , sonrasında gönül yoldaşı Hz. Peygamber uğruna feda ediyor.
Onun geçtiği yollara diken döşeyenler varken bir an olsun Peygamberin peşini bırakmıyor. Ondan gizli onları toplayıp atıyor. Yaptığı işte gram gösteriş yok. Samimiyet var. Çaba var sevgisi için.
Destekleyici yanına da hayran kaldım.
Bunun ardında ne var demeden güvenmek birine . Bu zamanda güvenmek ne kadar zor herkes bilir. Böylesine bir güven ve bağ muhteşem bir sevginin ürünü.
Birçok yerin altını çizdim. Hz. Hatice'nin önceki hayatına dair bilmediğim şeyler öğrendim.
Tavsiye ederim.
