Sekiz yıldır hayatımı nasıl mahvettiğini, içimde canlı olan her şeyi nasıl boğduğunu, benim aşka gereksinimi olan capcanlı bir kadın olduğumu bir kez bile düşünmediğini bilmiyorlar.
Mademki bir Çingene kızını sevmek dünyayı böyle altüst etti, benim o dünyada ne işim kaldı? Dünya yine dünya ehline kalsın. İşte ben başımı alıp dünyadan çıkıyorum
Düşlerimde yarattığım kadına o kadar çok benziyorsun ki. Ne olur benden daha yaşlıysan, söylesene, ne olur? Etin mi benden biraz daha yumuşak, çizgilerin mi biraz daha fazla ve derin? Benden fazla birkaç çizgin oluşu benim seni sevmemi nasıl engelleyebilir?
Okur Takip Önerileri
Evlilik çocuk oyuncağı değil, ama sevgisi bitmiş iki kışinin aynı çatı altında yaşaması hiç değil. Erkeği sevmemek için ise ille de ondan kötü davranışlar görmek, dayak yemiş olmak gerekmiyor. İyi davranışlar görmemek yetiyor sevginin bitişi için
Yaşam boyu bir kişiyle, hep aynı heyecan, aynı ateş, saygı, sevgi ve aşkla.. Ne kadar isterdim... Kim istemez ki bunu ama gerçek o değil. Ya ateşsiz, heyecansız, tekdüze ve gerilim içinde, ama mutlu gibi aile yaşamını sürdüreceksin... Ya da bana yaşamak gerek, aşk gerek, sevgi, şefkat gerek diye olmayanı elinin tersiyle iteceksin
Üstelik soğuk baktığı zaman da bakışları hiç soğuk olmuyordu; çünkü bir kere gözleri çok güzeldi, sonra çok uzun, yumuşak, koyu renk kirpikleri de güzelliğine güzellik katıyordu.
Sımsıkı Aydın'ın elini tutuyorum, kaç yıl geçmiş, hâlâ onun elini tutmak bana heyecan veriyor, acaba o da aynı duyguları duyuyor mu? Hiç sanmıyorum, tüm kadınların yakınması bu değil mi? Hiç de uzun olmayan bir süre sonra erkekler bu gibi basit davranışlardan vazgeçiyorlar, oysa kadınların istediği yalnızca bu...
Düşünebiliyor musun, birisine deli gibi aşıksın, onunla birlikte olmak istiyorsun. Ve bir dolu insan sizin bir deftere imza atıp atmadığınızın peşinde. İnanılır gibi bir şey değil bu.
"Biz uygar ve bilinçli iki olgun insanız, evlilik bizim için asla bir sorun olamaz."
(O zaman bana çevrenden bir örnek göster, aradan yıllar geçtikten sonra hâlâ birbirlerine deli gibi aşık, hâlâ saygı içinde, hep heyecan duyan, akşamları koşa koşa eve dönülen ve geceleri yatıp birbirlerinin bedenlerine dokunmak için arzu duyulan bir evlilik örneği göster.)
İş de neymiş, işten daha nankör, daha yıpratıcı bir şey var mı insanın yaşamında, hiç iş, aşktan daha önemli olabilir mi, iş neymiş, aşkın yanında...
Kim demiş savaş insanları katı yürekli, bayağı, açgözlü, değersiz yapar diye? Doğru değil. Savaş insanoğlunu çizmeleri altında kırk yıl ezse de, yağmalayıp yaksa, yıksa, öldürse de başını gene eğemez, değerini düşürüp ayaklar altına alamaz.
Sayfa 109
Nicedir burda kendimi arıyorum, kapısının önünde, kapısını açıp evine girmek için karanlıkta yitirdiği anahtarını arayıp bulamayan, çıldıran, kapısını kıramayan, bir çaresiz, bir garip kişi gibi, burda, garip, tanımadığım insanların arasında
