Ah, rüzgârın koynunda usulca çalan çan! Yazıya çağırmakta belki de beni her an. Yazı ki, kara bir büyüdür beni hayata bağlayan. Hayatla aramız bozan da odur gene. Çiy damlasını yazsam, sabah güceniyor. Dikeni yazsam, ağlıyor kiraz çiçeği. Kanı yazsam kan oluyorum. Çimenlere uzaktan baksam, otların kokusuyla eriyor gövdem. Bir vapur düşlüyorum bazen, bacası sığmıyor satırlara. Gözlerimdeki nem damlıyor hep sayfalara. Sahipsiz imgelerin gezindiği o derin beyazlığa damlıyor art arda.
…
Pişman değilim
Zamanın ötesinde akıp gidiyor benim yüreğim
Yaşam yeniden doğuracak onu
Yeniden yaşatacak beni rüzgârların
Göllerinde yüzen haberci gülü
…
Pişman değilim
Benden konuş ey sevgilim bir başka benle
Gecenin soğuk caddelerinde
Gene aşk dolu gözlerini gördüğün
Benden!
Ve hatırla beni, kederle öperken
Gözlerinin altındaki çizgileri…
… topluca yapılanlarının en hatalı gözlemler olduğunu, çoğunlukla tek bireyin yanılsamasını ifade ettiğini ve sirayet yoluyla diğerlerine telkin edildiğini söyleyeceğiz.
Bir kitlenin tanık olduğu herhangi bir olay üzerinde yaptığı değişikliklerin sayısız şekilde ve çok farklı yönlerde ortaya çıkması gerekir çünkü kitleyi oluşturan bireyler birbirlerinden farklı mizaçtadır.
Kitle, öznel ile nesneli birbirinden doğru düzgün ayıramaz. Zihninde uyanan ve çoğunlukla olayın kendisiyle çok uzaktan alakalı denebilecek imgeleri de gerçek kabul eder.