_Ben sana bok demem. Boklar duyar ar eder. Bir zerren düşse boka, onu da mundar eder. Tanrı senin hamurunu, necasetle yoğurmuş. Anan seni sıçar iken, yanlışlıkla doğurmuş.
_Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararım içerim. İkimiz de gelsek kıldan köprüye. Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim
_Göbekler perçin olmuş, hava geçmez aradan.
Ama ben böyle hatırlıyorum ve tek yapabileceğimiz, gerçekliğin kendisinden çok gerçekliğe dair anılarımıza sadık kalmaktır ki o da tam aynı şey olmasa bile gerçeklikle
yakından ilintilidir.
"çok ilginç,” dedi furi.
“şimdi, ya ben aklımı kaçırdım ya da sen, beş yaşındayken o odaya girip orada yatan bebeği
gördüğünde onu öldürmeyi isteyecek kadar nefret duyduğun için, bu öyküyü uydurdun, ne dersin?”
“ama hatırlıyorum.”
“nefret ettiğini hatırlayabilirsin, ama bütün kanıtlar
aleyhinde. annen içeri girdiğinde ne demişti? ‘bırak şu
bebeği!’ ya da ‘bebeği incitme!’ gibi bir şey mi?”
“hayır, net bir biçimde hatırlıyorum. annem ‘ne
yapıyorsun burada?’ dedi ve bebek de o sırada ağlıyordu.”
“bu işte beni şaşırtan şey, olayın duygusal yönünü –
nefreti ve acıyı– dinlemeye kendimi çok kaptırdığım için,
gerçekleri gözden kaçırmış olmam. bu gerçeklerin,
varlıklarını bana duyurmak için tekrar tekrar bağırmaları
gerekti. nefret gerçekti, deborah, acı da öyle. ama şu
yaptığını hatırladığın şeylerin hiçbirini yapacak kadar büyük değildin o sırada. ve annenle babanın bütün bu yıllar boyunca duyduğunu söylediğin utanç da, kız kardeşinin ölmesini istediğin için kapıldığın suçluluk duygusundan başka bir şey değil. kendi gücün konusunda edindiğin yanlış bir fikirle (sırası gelmişken söyleyeyim, hastalığın yüzünden bir türlü
kurtulamadığın bir fikir bu), bu düşünceleri kafandan
atamadığın bir anıya dönüştürmüşsün.”
“gerçekten olmuş bir şey gibiydi sanki. bunca yıl, gerçek
bir şeymiş gibi yaşattım bu anıyı.”
Yolu yarılamışken her şeyden vazgeçmek hiç de sanıldığı kadar zor değildir aslında. Zor olan kısmı, o hatırladığın yoldan tekrar dönmektir. Her şeyi geri sarmak ve ardından tekrar başlamak... Tekrar, tekrar, tekrar, tekrar... Ve her başlangıçta "her şeye sıfırdan başlıyorum" hissine kapılırsın. Sıfır toplamada etkisiz eleman, çarpmada yutan eleman, gerçek hayatta ise kandıran elemandır. Çünkü hiçbir zaman sıfırdan başlayamazsın hayata. Her dönüş biraz daha eksiltir seni..
Yolu yarılamışken her şeyden vazgeçmek hiç de sanıldığı kadar zor değildir aslında. Zor olan kısmı, o hatırladığın yoldan tekrar dönmektir. Her şeyi geri sarmak ve ardından tekrar başlamak... Tekrar, tekrar, tekrar, tekrar... Ve her başlangıçta "her şeye sıfırdan başlıyorum" hissine kapılırsın. Sıfır toplamada etkisiz eleman, çarpmada yutan eleman, gerçek hayatta ise kandıran elemandır. Çünkü hiçbir zaman sıfırdan başlayamazsın hayata. Her dönüş biraz daha eksiltir seni..
Berrak rüya, rüya görürken bunun bir rüya olduğunun farkında gl. duğun rüyalardır, Aynen öyle. Çoğu rüyalarımızda deneysel bir düzeyde bilineliyizdir. Benim başıma gelen garip bir şeyi örnek vereyim: Yatakta uyanmıştım ) ve sirkte olmakla ilgili bir hikaye anlatmıştım. Bu deneyimleri hatırlayabiliyor olmam, ifade edilebilirlik kriterine göre,
"Bu, evini özleyemeyeceğin anlamına gelmiyor."
"Bazı kısımlarını özlüyorum. Gerçek yeri özlemiyorum. Gerçek yer asla hatırladığın kadar güzel olmuyor."