İbn Arabî insani çabanın arayanları sadece kapıya kadar getirdiğini söyler. Kapıya ulaşanlar ise istedikleri kadar kapıyı çalabilirler. Kapıyı açıp açmayacağını ve bunun zamanını Allah belirleyecektir. Arayanlara ne vereceğine sadece O karar verir. Kapının açılmasıyla birlikte peygamberî miras tam anlamıyla gerçekleşir. Açılan kapı imgesi Şeyh'in en önemli eserine verdiği Fütuhat-ı Mekkiye isminin anlamını açıklar. Bu kitabındaki ilimleri İbn Arabî çalışma veya akli faaliyet ile elde etmemiştir. Allah'ın kapıyı açmasıyla bu ilimler kendisine verilmiştir.
William Chittick, Hayal Âlemleri, sf. 22
Geçti eyvah bir hayal oldu saadet demleri
Kim bilir kimler öper şimdi o zülfün tellerini Ağla gönlüm ağla şimdi mazideki günlere Doldururken bir zaman şevkin bütün alemleri Kim bilir kimler öper şimdi o zülfün tellerini
“İncire ve zeytine andolsun ki” diye başlıyor Kuran’daki Tîn suresi, “biz insanı en güzel biçimde yarattık.” Allah incir üstüne yemin etmiş yani. Yaradan’ın yarattıklarının adıyla yemin etmiş olması, muhteşem bir dil eğretilemesi. Cebrail’in değil de insanın sesiyle konuşuyor Allah. Bütün âlemleri kaplayan insan sesiyle inciri anıyor.
Sana
ibn i arabi der ki :
bu yaşadığımız hayat
insan merkezde etrafında aynadan bir oda
bir sürü görüntülere şahit oluruz
o görüntülerin hepsi
iç dünyamızın birer ete kemiğe bürünmüş
(bu söz Yunus tan) yansımaları
aynı rüyada olduğu gibi
bulunduğumuz misaller alemi,
buz misali katı ama aynı zamanda en yok olacak olandır/
rüya alemi sıvı su
Milyonlarca sene olanca hızımızla bu alemleri dolaşsak bile, kainatın ancak bir mahallesini gezmiş sayılırız.
-Ya Rab! Ya Rab! Bu nedir? Bu idraki paramparça eden büyüklük ve genişlik nedir?diye yakardım.
Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Saf bir inancın pek güzel cevap verdiği bu soruya akıl ve fen cevap veremiyordu. Bir kere daha tabiata baktım. Bu sefer gözlerimin önünde eşsiz güzellikler kayboldu. Her tarafı karanlık istila etti. Sanki hakikat bütün dehşetiyle gözlerimde parladı. İnsanın gözlerini okşayan çimenliklerdeki yeşillikler ancak ışık oyunu! Mini mini kuşların cıvıltısı havanın titremesi ! Alemleri kaplayan huzur, her şeye nüfuz eden bir dalgalanma ! Sözün kısası, hepsi bir zarurete, kanuni bir emre esir !
Sayfa 12 - Antik Şark Klasikleri Lacivert YayıncılıkKitabı okudu
Hayatın vereceği huzur ve güzellik ancak hayatından uzakta başka âlemleri düşlerken ortaya çıkıyordu. Bilet alıp film seyrederken, hayal kurarken olduğu gibi ruhunun bir yerinde suçluluk duygusunu ince bir acı gibi hissederdi.
"Depresyona girenlerin çok uyuması başka birşeyin arzusu gibi geliyor bana. Onlar rüya istiyorlar. Uyku bunun duası. Rüyayı da Cenab-ı Hakkın büyük bir ihsanı olarak görüyorum. Bu çok sınırlı dünyanın cenderesinde, daha bir üst âlem için yaratılmış olan ruhum ve kalbim sıkıldığında, rüyalar bana bir nefes aldırıyor. "Bak!" diyorlar.
“Olduğundan farklı bir yerde bulunmayı özlemek, olduğundan başka biri olmayı istemek ya da aniden sıkılmak her şeyden... Belki herkesin yaşadığı duygular zaman zaman. Ama kimileri bunaldıkları böyle anlardan kendilerine özgü, yepyeni resimler yapabiliyorlar. Hayal dünyalarında çizdikleri alemleri gerçeğe dönüştürebiliyorlar. Aşık olarak, seyahat ederek, kurallara karşı koyarak, yaratıcılıklarını kullanarak.”