Çok değer verdiğim bir okur arkadaşım bu kitabı bana hediye etmesi ile Raymond Carver ve insan ilişkilerini anlatır Fil'le müşerref oldum.
İlk denkleştiğim yazarların genelde eserlerini okumadan önce kim olduklarını araştırma isteği oluşur bende ve birkaç kaynaktan otobiyografilerini merak eder incelerim. Schopenhauer bir eserinde yazarların
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
Yine zamansız kitaplardan birini okudum diyebilirim :) Hangi devirde olursa olsun okuayana aynı tadi vereceğini düşündüğüm, Tolstoy'a ait Ivan Ilyiç'in Ölümü kitabı bugün blogda bizlerle.
Adından da anlaşılabileceği üzere konumuz İvan İlyiç isimli karakterimizin ölümü. Yani sonu başından belli olan kitaplardan biri. Ancak başı ile sonu arasındaki yolculukta bize hissettirdikleri muazzam. Hayatın eng erçekçi duygularından biri olan ölüm, bu kitabın tamaına sirayet etmiş durumda. Tabi genelde ölümü içeren kitaplarda, insanların sevdikleri birini kaybetmelerinin ardından hissettikleri anlatılırken, bu kitapta günden güne ölmek üzere olduğunun farkında olan İvan İlyiç'in hissettiklerini okuyoruz.
Kahramanmız İvan İlyiç, yüksek rütbesi olan bir yargıçtır. Oldukça sağlıklı bir hayat sürmesine karşın günün birinde başına gelen ufak bir kaza, onu günden güne ölüme sürüklemektedir. Önce hafif sızılar, sonra ardı arkası kesilmeyen sancılar, dindirilemeyen ağrılar derken, kendini hasta yatağında ölümü beklerken bulur. Nihai sonu beklerken de ardına dönüp geçirdiği günleri düşünürken, pişmanlıklar peşpeşe gelir. Boş bir hayat sürüş olduğunun farkına vardığı o ilk an ruhunun çektiği acı, o güne dek ölümün getirdiği fiziksel acıdan kat kat üstündür. Eğitim ve meslek hayatındaki başarıları, kazandığı servet, her bir eşyasını tek tek özenle seçtiği evi o an gözüne bir hiç olarak görünür. Asıl mutluluğun bunlarda olmadığını farkettiğinde ise artık çok geçtir.
Kısa ama sarsıcı, anlamak isteyen için de bir çok ders içeren bir kitap!
thesittingpanda.com
"Nietzsche Ağladığında " kitabı ile tanışmıştım Profesör Irvin D. Yalom ile. O kitabı da beni çok etkilemişti. Bu kitabı da okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği harika bir kitap. Kitap on bölümden oluşuyor. Ve her bölümde terapiye gelen hastaların yaşam öyküleri anlatılıyor. Kitabı okurken bazı bölümlerde çok zorlandım. Çok
"Bazı hayatlar yaşandıkça bulur anlamını
Bazı hayatlar yaşandıkça çıkar boşluğu
Hayat ne uzundur aslında ne de kısa
Ne yaşadığındır yalnızca...
Bazı pişmanlıklar hayatı kısa kılar
Bazıları için çok uzundur tekrarlar..."
bazı hayatlar yaşandıkça bulur anlamını
bazı hayatların yaşandıkça çıkar boşluğu
hayat ne uzundur aslında ne de kısa
ne yaşadığındır yalnızca
bazı pişmanlıklar hayatı kısa kılar
bazıları için çok uzundur tekrarlar
Sayfa 51 - Metis Yayınları, 2.Basım Ocak 2002, İstanbulKitabı okuyor
Klasikler arasında gercekten Tolstoy'un düşünce dünyasını, fikriyatını seviyorum. Sanırım bu kitabın beni derinden etkilemesinim sebeplerinden biri de bu.
"İvan İlyiç'in sıradan, basit ve bir o kadar da ürkütücü bir hayat hikayesi vardı..." diye başlayan bir kitap. Görünüşte herkesin yaşamak istediği, onun yerinde bulunmak istediği bir yaşam. Ama İlyiç'in hayatına yakından baktığınızda belki durumu acınası. Çünkü bir insanın hayatındaki en çok korktuğu şey ölmek değil bence, ölümünden sonra geridw bıraktığı izlenim ve ya gerçekten hayatını olması gerektiği gibi mi yaşadım endişesidir. Kahramanımızında son anlarında hissettiği şey de budur.
Yükselişte olan hayatınız bir anda küçücük sizinde önem vermediğinz bir hata yüzünden bir an da elinizden kayıp gidebilir. Bir anda her şey gözünüzde yaşadığınız hayat dahi değersizleşebilir. Bu yüzden hayatınızın kıymetini bilerek yaşayın... Bir de asıl odak nokta ölümün olması sizi para, şan, şöhret ve mevki den uzaklaştırmıyor. İlyiç'in boşalan koltuğu başında arkadaşları derin hülyalar kuruyor oluyor. Cenazeye gelme durumuda tamamen formaliteye dökülmüş durumda. Eşi olarak nitelendirdiği kadın için dahi.
Sizce de hayat gerçekten çok kısa değil mi? Asıl sorgulamamız gereken mesele gerçekten son nefesimize geldiğimiz de olmak istediğim ya da yaşamak istediğim bir hayatı mı yaşadım? Yoksa hep pişmanlıklar mı var gözlerimde...?
Keyifli okumalar dilerim...
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,6bin okunma
"Hayat hem çok uzun hem de çok kısa. Huzursuz bir evde geçen her gün, bir asır gibi geliyor insana. Saatin tik-takları bile ağır ve yavaş. Öte yandan, güzel günler için de çok kısa. Dahası pişmanlıklar için çok çok kısa."
Bazı hayatlar yaşandıkça bulur anlamını
Bazı hayatların yaşandıkça çıkar boşluğu
Hayat ne uzundur aslında ne de kısa
Ne yaşadığındır yalnızca
Bazı pişmanlıklar hayatı kısa kılar
Bazıları için çok uzundur tekrarlar