Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
‘Hayat nedir?’ sorusuna böyle cevap vermişler. Dostoyevski: "Cehennem” Sokrates: "Izdırap" Nietzsche: "Güç" Picasso: "Sanat" Gandhi: "Savaş" Sana göre “ Hayat” nedir ?
"İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat." Ivan Aleksandroviç Gonçarov Oblomov
Reklam
‘Hayat nedir?’ sorusuna böyle cevap vermişler. Dostoyevski "Cehennem” Sokrates "Izdırap" Nietzsche "Güç" Picasso "Sanat" Gandhi "Savaş"
‘Hayat nedir?’ sorusuna, Dostoyevski "Cehennem” Sokrates "Izdırap" Nietzsche "Güç" Picasso "Sanat" Gandhi "Savaş" böyle cevap vermişler.. Bana göre ise Hayat sevmek sevilmek ve sevgililer diyarına gitmeye hak kazanmaktır.
‘Hayat nedir?’ sorusuna böyle cevap vermişler. Dostoyevski "Cehennem” Sokrates "Izdırap" Nietzsche "Güç" Picasso "Sanat" Gandhi "Savaş" Sana göre ‘Hayat nedir?
Oysa son lokmamizi paylasabilsek,Hemen mutlu olabiliriz..
Günümüzde insanlar "Ne şekilde yaşamam gerekir?" sorusunu dikkate almaktansa "Gerçekten ne istiyorum?" sorusuna cevap arıyor. Ahlaki olandan uzaklaşıyor ve bireysel olana yöneliyoruz. Erdemli bir hayat, yani "iyi olmak" yetmiyor bize, "kendimizi iyi hissetmek istiyoruz. Bir tür "mutluluk tiranlığı'na gönüllü olarak boyun eğmek istiyoruz. Geçmiş başka bir ülke çünkü geleneksel toplumda mutlu olmak birincil amaçlardan değildi. Mutluluk, ahlaki bir bakış açısının erdem eksenli hayat tasavvuru yerine, psikolojik bakış açısının öznel ve kişisel ideali olarak değişmiştir artık. "Ortalığı ayağımızla ezip geçeceğimiz bollukta beyaz somun ekmek kapladığında ve süt içinde boğulduğumuzda hiç de mutlu olamayacağız. Oysa son lokmamızı paylaşabilsek hemen mutlu olabiliriz!" diye yazar Alexander Soljenitsin. İnsanın modern zamanlardaki mutluluk arayışı, mutluluk paradoksu olarak isimlendiriliyor. Diğer insanların gittiği yönden ayrılma, farklılaşma ihtiyacı olarak beliren özgürlük isteğiyle; kurallara boyun eğme ve alkış arama ihtiyacı olarak beliren onaylanma isteği arasında bir çelişki var.🥀
Beni Sessiz De Sevebilir Misin?
Beni Sessiz De Sevebilir Misin?
Kemal Sayar
Kemal Sayar
Reklam
"İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat..."
Oblomov
Oblomov
İvan Gonçarov
İvan Gonçarov
‘Hayat nedir?’ sorusuna böyle cevap vermişler. Dostoyevski: "Cehennem” Sokrates: "Izdırap" Nietzsche: "Güç" Picasso: "Sanat" Gandhi: "Savaş" Peki size göre ?
‘Hayat nedir?’ sorusuna böyle cevap vermişler. Dostoyevski: "Cehennem” Sokrates: "Izdırap" Nietzsche: "Güç" Picasso: "Sanat" Gandhi: "Savaş" Peki size göre ?
İnsanoğlu güvenilmezdir. Aksi olsaydı hiç yaptığımız her şeyde sözleşme imzalamamız gerekir miydi? Evlenirken bile bir sözleşme imzalıyoruz. Hâl böyle iken neden güvenilmez bir varlık olduğumuzu kabul etmiyoruz? Neden birinin bize güvensiz hitapları, söylemleri, bizi o kişiye karşı öfkelendiriyor? Doğamız bu kadar güvensizlik vermeye müsaitken, bir başkasının bize güvenmemesi, temkinli yaklaşması çok doğal olabilir. Bu noktada insan kendisine bakmalı. Davranışlarını bir teraziye koymalı. Ben gerçekten güvenilir biriyim, sorusuna samimiyetle cevap vermeli. İnsan içine baktığında görecektir ki, gerçekten de hep acı çeken taraf da olsa hep mağdur olan taraf da olsa, kendisinin güvenilmez olduğunu anlayacaktır. Çünkü nefis çok güçlüdür. Hayatı boyunca çok kez yenilmiştir. Bu yüzden kendisine güvenmeyen insanları anlayışla karşılayıp, olayı içselleştirip benliğini koymazlar. En güvenilir insanlarda, nefsini bilen tanıyan insanlar değiller midir zaten? Bu insanlar bana illa güven diye ortaya dökülmezler, güvenilmez nefsine ne zaman uyacağını bilmedikleri için ki, uymama gücünü de her zamanda kendilerinde bulamaz ki, bulmamaları da gerekir. Çünkü Hz. Aişe r.a şöyle dua etmemiş miydi; Rabbim beni nefsimle göz açıp kapayıncaya kadar baş başa bırakma. Demek ki, insanın kendi nefsine galip gelmesi de, büsbütün insanın tekelinde değil. Özet olarak, birinin bize güvenmemesi, bizi kendi içimizde kendimizi sorgulamaya yönetmeli, başkasını sorgulamaya değil.
Reklam
Najla Tammy Kepler İle Hakikat Yolculuğu Üzerine...
Söyleşi: Mahir Kılınç 1971’de, ABD’nin Teksas eyaletinde dindar Hristiyan bir ailenin ilk çocuğu olarak dünya ya geldi. Üniversitede okurken bir Türk öğrencinin ona Allah’ı ve İslâm’ı anlatması ve 40 Hadis kitabını hediye etmesinden sonra İslâmiyet’i araştırmaya başladı. Kitap onun hayatını değiştirdi ve Müslüman oldu. 1994 yılında
Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu....
Dün tam 1 sene olmuş... vay be dedirtmiyor değil :) İnsan, unutamam dediği şeyleri ne çabuk unutuyormuş meğer... 1 sene ama o kadar dolu dolu bir sene ki, sanki 10 sene olmuş.. Tuhaf bir seneydi, mümkünse bir daha olmasın. Güzel şeyler de oldu tabi. Ama değdi mi? Değmedi bence.. Kelebek etkisine inanıyor musunuz? Ya da paralel evrenlere falan?? Hayatınızı değiştiren o olay, ya yaşanmasaydı hiç? Ya o adımı hiç atmasaydınız? Şu anki hayatınız nasıl olurdu sizce? Ya da zamanda geriye gitseniz, yine aynı şeyi yapar mıydınız? Yapmasanız, bugün olduğunuz kişi mi olurdunuz?? Ufacık bir olayın ya da basit bir kararın insanın hayatını bu denli etkilemesi iyi mi kötü mü karar veremedim... Değdi mi sorusuna değmedi diye cevap vermiştim ilk, sonra düşününce değdi dedim... Bizi biz yapan şey seçimlerimizdir demişti JK. İyi ya da kötü, farketmiyor. Kararlarımız kadar biziz. Ne anlatıyorum derseniz ben de bilmiyorum. Tesadüfen takvime gözüm ilişince farkettim.. günler çabuk geçiyor, hayat kısa kitaplar çok ve kuşlar uçuyor. Okunacak bir sürü kitap, tanışılacak yüzlerce yazar var. İnsan hayatında bir sürü dönüm noktası vardır, benim için ilki buydu sanırım... Hani Twain demiş ya "Hayatınızda iki önemli gün vardır, biri doğduğunuz gün, ikincisi de neden doğduğunuzu anladığınız gündür." diye, neden doğduğumu anlamam bir gün kadar kısa bir sürede gerçekleşmedi ama kelebeği tetikleyen nokta buydu sanırım.. bu yüzden önemli. Zordu, acıydı, hatta hatırlamak bile istemeyeceğim kadar kötüydü evet, ama yine de ben olmam için gerekliydi...
siyahbeyazanılar
"İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat." | İvan Aleksandroviç Gonçarov | Oblomov
833 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.