“Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filan da gider bu gidişle”
Aralık yoktur Turgut Uyar’da
Ekim gibidir her şey
Bence de öyle
Ekim gidiyorsa Aralık niye beklensin ki
Ekimin şiiri var, Aralıksa şiir yerine
Bir kere bile geçmesin sokağımızdan kötü şiirler gibi bekletmesin de sonuna dek
Ekim gibi ansızın bitsin ya da bitmeden…
Yarım kalsın!
Ne kadar yarım kalırsa o kadar şiir
Ne kadar Ekim olursa o kadar Aralık
Kalır şiire, kaybolalım diye hemen
Ve şiirimiz sanki yazılmış gibi önceden
Yarısı Ekimden yarısı şiirden yarım Aralık
Bir şehrin kapısı her zaman hatıralara açılır, hatıralara kapanır.
Şehirler; hatıralar dükkanıdır ya. Hatıralar uzun zaman o kapının ardında
unutulur, şehirler gibi. Bir dükkanın kapısına kilit vurup açmamak gibi.
Üstümüze kapanan ne varsa biraz da yokluğumuzdur. Yokluğu çoğalta çoğalta
yaşadığınız bir yeni şehir ise, sizin eskiliğinizi gün be gün yüzünüze vurur.
Gün gelir, o yokluğun kapısını bir kez daha açmayı göze alırsınız. Gözünüzün
açtığı kapı, yokluğun kapısıdır, unutma kapısıdır, açılır bakarsınız dükkan
yeni mallarla tepeleme doludur. Kendinize ordan bula bula belki bir mendil
bulursunuz, hani olur a, gözyaşlarınız içinize akmasın diye, aksa ne olur
akmasa ne, bulduğunuz bir kağıt mendildir. Buradan açınız.
Haydar Ergülen
O bir çay istemişti, trenin içinde
Biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
Ben yalnız kalmıştım, senin içinde
Oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!
Aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin
O bir dile sığınmıştı, sözü içinde
Yolu yoluma çıkmıştı, çölü içinde
Ben eski kalmıştım, senin içinde
Oysa kaç çocuğun yerine övmüştüm seni!
Düşü geçtik, kendine bakabilirsin
O bir bende kırılmıştı, hayli içimde
Issız otağ kurulmuştu, canım içinde
Oysa kaç bahçe yerine açmıştım seni!
Kimi geçtik, kimseye sorabilirsin
''...biz seninle önsözleri çoktan geçtik
ardımızda kaldı bunca dağ bunca yol bunca nehir
şimdi sözcüklerden bir uçurumun kıyısındayız
ya elimden tut ya yaprakları usulca çevir..''