"Bir yokmuş, iki yokmuş, üç yokmuş... Eski
günlerde yeryüzünün bir ülkesinde hiçbişey
yokmuş. Hiçbişeyi olmayan bir ülkenin bir padişahı varmış. Bu padişahın da bir hazinesi
varmış. Bu hazinede o ulusun en değerli bir
emaneti korunurmuş. Atalardan kalan bu
emanetle o ulus övünürmüş. "Hiçbişeyimiz
yoksa da, atalarımızdan bize böyle bir emanet
kaldı" diye avunurlar, yoksunluklarını,
yoksulluklarını unuturlarmış."